Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi No : Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkin olup, mahkemece ara karar ile ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici hukuki korumalar başlığı altında 389-406. maddeleri arasında iki bölüm halinde düzenlenmiş olup, ihtiyati tedbir hakkında verilen karara karşı aynı yasanın 341/1. maddesi kapsamında istinaf yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür....

    Hukuk Dairesi No : Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkin olup, mahkemece ara karar ile ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine dair verilen kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici hukuki korumalar başlığı altında 389-406. maddeleri arasında iki bölüm halinde düzenlenmiş olup, ihtiyati tedbir hakkında verilen karara karşı aynı yasanın 341/1. maddesi kapsamında istinaf yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür....

      SONUÇ: Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenle davacı yanın bütün temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 sayılı bentte açıklanan nedenle mahkeme kararının hüküm fıkrasının birinci satırındaki “davalı vekilinin ihtiyati haciz kaldırma talebinin reddine” sözcük dizisinin “davalı vekilinin ihtiyati haciz kaldırma talebinin kabulüne” olarak düzeltilmesine ve devamla “ihtiyati haczin kaldırılmasına” sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava; ödeme emrinin iptali talebi olup, takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin istendiği, talebin yargılamayı gerektirdiği, yargılamayı gerektiren konuda ve nihai hüküm etkisini doğuracak mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, karşı tarafın kamu kurumu olması karşısında hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelmesi veya zorlaşmasının söz konusu olamayacağı, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 19. fıkrasında iş mahkemesine başvurulmasının alacakların tahsilini durdurmayacağı düzenlemesi karşısında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği de gözetilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        Dolayısıyla 10/11/2015 tarihinde itirazın iptaline ilişkin olarak verilen karar uyarınca borçluya örnek 4-5 icra emri gönderilerek başlatılan takibin iptali gerekir. Ayrıca 09/01/2014 tarihli tedbir kararından sonra borçlunun malları üzerine herhangi bir haciz veya tedbir de uygulanamayacağından bu tarihten sonra konulmuş tedbir veya haciz varsa bunların da iptali gerekir. O halde Mahkemece bu nedenlerle istemin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu nedenlerle, ihtiyati haciz icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HUMK.nun 101. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan, İİK.nun 289. maddesinde öngörülen takip yasağından sayılamaz. Bu nedenle ihtiyati hacze binaen yapılan işlemlerin icra takip işlemi olmadığının kabulü gerekir. Dolayısıyla, tahsil harcı, ancak icra takibi sırasında, takip dosyasına münhasıran yapılan ödemelerden kesilen bir harç olup, takip kesinleşmediği müddetçe ihtiyati haciz, icrai hacze dönüşmeyeceğinden ve dolayısıyla bu durumda ihtiyati haciz icra takip işlemi sayılamayacağından, ihtiyati haciz kapsamında, ihtiyaten haczedilen araçlardaki haczin fekki nedeniyle tahsil harcının kesilmesi mümkün değildir....

            İhtiyati haciz ve icra takibi birbirinden ayrı hukuki düzenlemeler olup ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. İhtiyati haciz bir icra takip işlemi olmayıp icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan bir nevi tedbir işlemidir (HGK. 16.02.2000. gün 2000/12-49 E. 2000/94 K. 22.06.1968 gün 1967/805 E. 1968/475 K.). Bu açıklamalar ışığında ihtiyati haciz kararının infazı sırasında borcun kabulü, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere icra takip işlemi olmayan ihtiyati haczin tatbiki sırasında gerçekleştiğinden, hukuki nitelik olarak harici ikrar olup bu ikrar başka emare ve delillerle teyit edilmediğinden bağlayıcı sayılamaz....

              Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararı verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun'un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK'nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir....

              Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan itirazın iptali davasında 2020/100 Esas, 2021/381 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabul edildiğini, itirazın iptali kararı ile birlikte duran takibe devam edilebileceğini, mahkemece devamına karar verilen alacak kalemleri yönünden ayrıca icra emri gönderilmesine gerek bulunmadığını, ancak itirazın iptali davasında ilk defa hüküm altına alınan alacaklar yönünden icra emri gönderilmesi gerektiğini, müvekkiline bütün alacak kalemleri yönünden icra emri gönderildiğini, bu hususun yasal olmadığını, ayrıca müvekkiline gönderilen icra emrinde takip çıkışının 2.540.599,82 TL olduğunu, bu durumda alacaklı lehine hesaplanacak icra vekalet ücreti 2.540.599,82 TL üzerinden hesaplanacağı için müvekkilinin ödemesi gerekenden fazla icra vekalet ücreti ödemek zorunda kalacağını, takip sonrası işleyen faiz miktarlarının icra vekalet ücreti hesabında dikkate alınmaması gerektiğini, müvekkili itirazın iptali davasında kendisine vekil ile temsil ettirmesine rağmen icra...

              (Ödeme veya icra emrinin tebliği, haciz işleminin yapılması veya satış işleminin kesinleşmesi gibi) Ödeme emri veya icra emrinin tebliğe çıkarılması fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan ödemelerden ve icra takibinden vazgeçme halinde tahsil harcı almak mümkün değildir. (HİGM 20.02.1989 T. 8385 sayılı genelgesi) 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre tahsil harcı alacağının doğması için ödeme veya icra emrinin tebliği gereklidir. Ödeme emri veya icra emrinin tebliğinden önce yapılan ödemelerden tahsil harcı alınmaz. 492 Sayılı harçlar kanuna ekli I sayılı tarifenin icra iflas harçları B bölümünün I-3 maddesindeki tahsil harcının ancak ödeme emri veya icra emri tebliğinden sonraki işlemler nedeniyle alınacağı öngörülmüştür. (12. HD 10.03.2003 T 1505- 4760 Sayılı ilamı,12 H.D. 24/03/2016 T 2015/29803 E. 2016/8786 K.)...

              UYAP Entegrasyonu