Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in sevk ve idaresindeki servis otobüsü ile çarpıştığı ve sanığa hızı nedeniyle kusur izafe edilen olayda; Belediye Başkanlığınca kaza mahallinin 22.08.1990 tarihli protokol kapsamında bulunmayıp Karayolları 5.Bölge Müdürlüğü'nün denetim, gözetim ve sorumluluğu altında bulunduğunun ileri sürülmesi karşısında; öncelikle kaza mahallinin bu protokol kapsamında bulunup bulunmadığının saptanmasından sonra ağacın yola ne zaman düştüğü ya da devrildiğinin belirlenmesi, devrilmesini gerektiren herhangi bir doğa olayının gerçekleşip gerçekleşmediği ve soruluların ağaç devrilmesi olayında önlem alabilecek bir zaman dilimi içinde haberdar olup olmadığı tespit edilerek fezlekede belirtilen olay yeri fotoğrafları da incelenmek suretiyle , bu oluşa göre kusur durumu belirlenerek, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri yerine eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi, Kabule göre de; sanık hakkında TCK'nın 85/2 maddesi gereğince tayin edilen 3 yıl 6 ay hapis cezasının TCK'nın 62/1.maddesi...

    SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/04/2023 NUMARASI : 2023/78 D.İŞ ESAS 2023/76 D.İŞ KARAR DAVA KONUSU : TEVDİ MAHALİNİN BELİRLENMESİ (TBK M.107) KARAR : Antalya 2....

    Ancak; a) 5237 sayılı TCK.nun 7. ve 5252 sayılı Kanun'un 9. maddeleri uyarınca sanığın eyleminin uyduğu kabul edilen 765 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK.nun tüm hükümleri olaya ayrı ayrı uygulanmak suretiyle sonuçların belirlenmesi, bu şekilde belirlenen sonuç cezaların karşılaştırılması ve sonucuna göre lehe olan kanunun belirlenmesi gerekirken, denetime olanak verecek biçimde cezalar hesaplanıp sonuçlar belirlenmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK gereğince yazılı şekilde hüküm kurulması, b) Yakalama, görgü ve tespit tutanağından, suça konu aracın şoför mahallinin anahtar yuvasının bozuk olarak yakalandığı ve düz kontak edilmediği anlaşılmasına, aracın taklit anahtarla çalıştırıldığı iddiası dosyada bulunmadığına ve bu hususta araştırma da yapılmadığına göre, aracın nasıl çalıştırılıp çalındığına dair kesin bir tesbit olmaması karşısında eylemin lehe olan 5237 sayılı TCK'nun 142/1-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken aynı kanunun 142/2-d maddesi uyarınca hüküm kurulması, Bozmayı...

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık Hüküm : 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c-e maddesi uyarınca Beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, kültür varlıkları bulmak amacıyla, yaklaşık 40 x 12 metre karelik bir alanda, 5 ve 6 metre derinliklerinde izinsiz kazı yaptığının iddia olunması, sanığın aşamalardaki savunmalarında, kiralamak suretiyle kullandığı suça konu taşınmazda, tarımsal amaçlı sulama havuzu oluşturmak için kazı yaptığını, define bulma amacıyla hareket etmediğini söylemesi karşısında; kazı yapılan taşınmaza ait tapu kaydının getirtilmesi, taşınmazın, gerçek kişinin mülkiyetinde olduğunun belirlenmesi halinde, tanık sıfatıyla dinlenecek malike, olaya ilişkin bilgi ve görgüsünün sorulması, ziraat mühendisi bilirkişi refakate alınmak suretiyle olay yerinde yeniden keşif yapılarak, kazı mahallinin zirai...

        Bir şeyin teslimine ilişkin edimlerde tevdi hakkı başlıklı 6098 sayılı TBK 107. maddesinde de "Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlunun, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabileceği, tevdi yerini ifa yerindeki hakimin belirleyeceği, bununla birlikte ticari malların hakim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebileceği" hükmü getirilmiştir. Yerel mahkemenin, bozma ilamına uyularak davacının (alacaklının) emtianın teslim adresini davalı (borçluya) TTK 18. maddesine uygun şekilde bildirdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle alacaklı temerrüdünün gerçekleştiğini kabulünde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte mahkemece, TBK 107. maddesi ve TTK 23/1-b maddesi hükümleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılmamıştır. Dairenin bozma ilamı TTK 18. maddeleri hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına yönelik olup, bozma ilamı davanın reddi gerektiği yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak doğurmamaktadır....

          Sulh Hukuk Mahkemesinin 14/09/2022 tarihli 2022/1159 Esas, 2022/1014 Karar sayılı tevdi mahali talep edenin talebin kabulüne yönelik kararıdır. Davalı T5 vekili, müvekkilinin de sözleşmenin tarafı olduğunu, T3 tarafından gönderilen meblağın müvekkili tarafından üçüncü kişiden borç olarak alındığını ve şirkete ödendiğini, bu bedelin T3'a ödenmesinin müvekkilinin zararına olacağını, bu durumun evliliklerini riske sokacağını, en azından tevdi mahalinin her iki eş adına belirlenmesi gerektiğini beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı T3 istinaf dilekçesi sunmuş ise de 28/09/2022 tarihli dilekçesi ile istinaf formu düzenlenmeden önce istinafa başvuru hakkından feragat ettiğini bildirdiği görülmüştür. GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, müteahhit firmanın gerçek şahısların ödediği bedeli iade için tevdi mahali talep etmesinin yerinde olup olmadığı, tevdi mahalinin ne şekilde tespit edileceği hususundadır....

          Hukuk Dairesinin 2021/2667 Esas ve 2021/5595 Karar sayılı ilamı ile de onandığı, dosya davalısı T3 davacı vekilinin hesabına mahkeme kararına istinaden 11.100,00 TL gönderdiği, 3.400,00 TL vekalet ücreti ve 645,00 TL masraf hariç kalan 7.055,00 TL'nin yeniden iade edildiği, bunun üzerine davalının bu bedeli davacının hesabına gönderdiği ancak onun tarafından da iade edildiği, tevdi mahalli tayin taleplerinin ihtiyati tedbir mahiyetinde olup işbu taleplerde talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğine ve duruşma açılmasına gerek olmadığı, davacının mahkeme ilamında belirlenen fazlaya ilişkin alacağına dair dava açmasının kesinleşen ilamda hükmedilen bedeli kabul etmemesine haklı gerekçe olmayacağı, Türk Borçlar Kanununun 111. Maddesi gereğince talep sahibinin tevdi mahalli tayini isteme hakkının doğduğu, bu itibarla verilen kararda isabetsizlik olmadığı anlaşılmış olup, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          Keşif sonucu alınan 03.09.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda haciz mahallinin, davalı borçlu Tahsin Uslu'ya ait tek katlı kargir ev ve bahçe niteliğindeki 105 Ada 30 parsel içindeki evin bitişiğinde olduğu, borçlu Tahsin Uslu'ya ait parsel içinde bulunan evin kuzeyinde bir ahır daha bulunduğu ve bu ahırın da eve bitişik olduğu belirtilmiş olmasına ve alacaklı vekilinin yargılamanın devamı sırasında haciz mahallinin yanlış tespit edildiğine yönelik itirazlarına rağmen, keşif yapılan ahır ile haciz mahallinin aynı yer olup olmadığı konusundaki çelişki giderilmeksizin yargılama tamamlanmışır. Bozma öncesi yapılan yargılamada tanık ...'un 29.03.2011 tarihli celsede " Ben halen köy bekçisi olarak görev yapmaktayım. Tahsin Uslu'ya ait ahır, evin arkasındadır.......'ya ait ahırda yapılan haciz sırasında haczedilen ineklerin kime ait olduğuna dair bilgim yoktur....

            Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/139 D.iş sayılı kararı ile tevdi yeri mahallinin belirlendiği ve kararın davacılar vekiline tebliğ edildiği açık olup, tevdi yeri tayini kararı iptal edilene kadar, geçerli olan tevdi mahalline, zamanında ödenen kira bedellerinin davacılar tarafından alınmamış olması, ödemenin davalılar tarafından süresinde yapıldığı sonucunu değiştirmeyeceğinden, davacıların talebi ile bağlı kalınarak talep edilen aylar kira bedellerinin süresi içerisinde ödendiği nazara alınarak alacak talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 3- 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinde ''Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....

              Aksi halde tevdi edilen parayı teslim borcu altında bulunan davalı banka borcundan kurtulamaz. Bu halde, yani alacaklının belirlenememiş olması nedeniyle alınan tevdi mahalli kararı üzerine, borcun ödeme yerine tevdi edilmesinden sonra, alacaklı olduğunu iddia edenler tarafından açılacak eda davası sonucuna göre tespit edilecek gerçek alacaklıya edim ifa edilecektir....

                UYAP Entegrasyonu