Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti: Bölge Adliye Mahkemesince, feshin haklı ve geçerli nedene dayanmadığı İlk Derece Mahkemesinin işe iade kararının yerinde olduğu ancak Mahkemece işe iade davasının netice olarak bir tespit davası olduğu gözardı edilerek, işe başlatmama tazminatı ve en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan alınıp davacıya ödenmesi yönünde tahsil hükmü kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılmasına, davacının işe iadesine ve yasal haklarının tespit hükmü şeklinde belirlenmesine karar verilmiştir. Temyiz Başvurusu: Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir....

    İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece; davacının işe iade kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, süresi içerisinde davacı tarafından işe başlama talebinde bulunulduğu, davalının işe davetinin işe iade kararına uygun olmadığından geçersiz olduğu, iş akdinin feshinin geçersizliği işe iade kararı ile tespit edildiğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatına, işe davetin usulüne uygun olmaması sebebiyle de işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine hak kazanıldığı, davacının sendika üyesi olmaması, dayanışma aidatı da ödememesi sebebiyle TİS'den kaynaklı haklarının bulunmadığı, davacının ücretinin asgari ücretin % 50 fazlası olarak kabul edilerek hesaplama yapılan bilirkişi raporunun dikkate alınması gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının işe başlatılmaması nedeniyle işe iade kararında mevcut, işe başlatmama tazminatı ve 4 aylık boşta geçen süre ücretinden davalı işverenin sorumlu olduğu, hükmü esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen, işe başlatamama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin bilirkişi tarafından hesaplanan tutardan fazla olmadığı, icra yoluyla talep edilen tazminat ve ücret alacağının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, alacakların varlığının tespitinin yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir....

      Dava şartı olarak arabuluculuk ile ilgili 3. maddenin on beşinci fıkrasında ise, asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebi ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu hükme göre, “Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 9....

      Dosya içeriğinden; davacının çalışma belgesine göre eğitim ve gelişim uzmanı olduğunu, davacı vekiline işe iade davasındaki Yargıtay onama kararının 23.01.2017 tarihinde tebliği üzerine 24.01.2017 tarihinde davacının noterden ihtarnamesiyle işe iade ve 4 aylık ücretinin talep edildiği, karara uyulmayacak ise işe iade tazminatının ödenmesinin talep edildiği, davalı şirketin 14.02.2017 tarihli noterden ihtarı ile işe başlama talebinin kabul edildiği ve 2 iş günü içinde işe başlamasının istenildiği, 17.02.2017 tarihli tespit tutanağı ile yapılan görüşmede kendi işyerinin olduğunun söylendiği, bu söze istinaden tarafına herhangi bir kurum ve kuruluşta çalışmadığını belgelemek için hizmet döküm listesi ibrazı gerektiği ve bu şekilde işe başlayabileceğinin söylenmesine rağmen işe başlayamayacağının söylendiği ve saat 13.59'da fabrikadan çıkış yaptığının tespiti üzerine tutanağın tutulduğunun belirtildiği görülmektedir....

      rağmen teklif edilen mağazalarda iş başı yapmamış olduğunu, bu bağlamda işe iade başvurusunda samimi olmadığının gözler önüne serildiğini, -Davacının gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvurunun geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemeyeceğini, -Davacının süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, müvekkili şirket tarafından yapılan işe iade daveti üzerine işe başlamamış olmasının, davacının gerçek amacının işe başlamak olmadığını ortaya koyduğunu, işçinin işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmesi gerektiğini, bu durumda müvekkili şirket tarafından yapılan feshin, İş Kanunu'nun 21. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurduğunu, bunun sonucu olarak işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatıyla boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, -Müvekkili şirketin bilmediği ancak yerel mahkemenin bildiği...

      CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; taleplerin zamanaşımına uğradığını, yasal süre içerisinde işe iade başvurusunda bulunulmadığını, takibe konu alacakların dayanağı bulunmadığını, ücret hususunun çekişmeli olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, reddedilecek alacak miktarının %20'sinden az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kesinleşen feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrasında davalı tarafından işe başlatılmadığı, icra takibine konu işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacaklarının işe iade davasında tespit edildiği, davalı borçlunun itirazının haksız olduğu dikkate alındığında hüküm altına alınan asıl alacağın %20'si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

        Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması ve işverenin sözleşme ile kararlaştırılan nakil veya başka yerde görevlendirme yetkisini saklı tutan kuralın da objektif iyiniyet kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerekir. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur....

          iken davacı yanın işe iade davası ile birlikte iş akdinin feshine bağlı olan alacak kalemlerinden ''yıllık izin ücreti'' talebinde bulunması huzurdaki işe iade davasında samimi olmadığını ispatladığını , bu sebeple huzurdaki salt menfaat temini amacıyla açılan işe iade davasının reddinin gerektiğini , İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olması gerektiğini , İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemeyeceğini , Nitekim işe iade talebi ile birlikte iş akdinin feshine bağlı bir alacak talebinde bulunulması işe iade talebinin samimi olmadığını, işe iade davasının ekonomik sonuçlarından yararlanmanın amaçlandığını açıkça ortaya koyduğunu , bu sebeple davacının haksız ve samimi olmayan işe iade talepli davasının tüm talepleri ile tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu