Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu Esaslarda 4353 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde öngörülen idare yararı, bir hakkın tanınması veya menfaatin terki gibi sözleşmenin konusunun, içeriğinin, tutarının değişmesi sonucu yaratacak esaslı unsurlarında değişiklik yapılabileceğine ilişkin bir düzenleme yer almamakta olup, 4353 sayılı Kanunun bir hak tanınması ya da menfaat terki durumunda görüşü alınacak yetkili mercilere ilişkin hükümler içeren 31 inci maddesi halen yürürlüktedir. Normlar hiyerarşisine göre, yürürlükte olan bir Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanmasına Bakanlar Kurulu kararıyla engel teşkil edecek şekilde bir düzenleme yapılması hukuken mümkün değildir....

    Davaya konu edilen tanınması ve------- yeri ------ Dava konusu olan ------- ---- kararının tanınması ve tenfzinde; --- kararlarının tanınması ve tenfizinde --- olduğu olduğu "------ nazara alınmalıdır.----- Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile bu Sözleşmeyi iç hukukumuza aktarılmıştır -------- ----- maddesine göre; "Bu sözleşme gerçek veya -----arasında ---- uyuşmazlıklarda, tanınması ve icrası istenen ---- ----- verilen ---- kararlarının tanınmasına ve icrasına uygulanır. Sözleşme aynı zamanda tanınması ve icrası istenen ---- hakkında da uygulanır...” Tanınma------ sonucunda verilen ----------- kararıdır. ---------- kapsamında ---- şartı konusunda çekince koyduğundan, tanınması-tenfizi talep edilen----- kararının ------- ----- olması halinde bu ---- hükümleri uygulanacaktır....

      tenfiz şartlarının bulunmasına bağlı olduğunu, anılan kanunun 52. maddesinde tenfiz dilekçesine karşı taraf sayısı kadar örnek ekleneceği, karşı tarafın ad ve soyadının belirtileceği gibi ifadelerden anlaşıldığı üzere yabancı mahkeme kararının tenfizi veya tanınması isteminde karşı tarafın da gösterilmesi ve kendisine 55. maddeye göre tebligat yapılmasına bağlı olduğunu, bu durumda mirasbırakanın, Almanya'da düzenlediği dava konusu vasiyetname ile müvekkili T3'nun yasal mirasçılık hakkı ortadan kaldırıldığından; en azından adil yargılanma hakkı imkanının tanınabilmesi için müvekkilinin, taraf gösterilmesi ve kendisine tebligat yapılarak savunma imkanı tanınması zorunlu olduğunu, ne var ki ne Almanya'da açılıp okunan vasiyetnamenin ne de Türkiye'de açılan işbu davanın müvekkillere tebliğ edilmediğini, bu durumun açıkça müvekkillerinin mülkiyet (miras) hakkının ihlali olduğunu, İşbu durumda tanınması-tenfizi istenen yabancı mahkeme kararıyla mirasçılık hakları ihlal edilen kişiye yönelik...

      Bundan ayrı, komşu taşınmaz maliki olan davalıya ait taşınmaza iyileştirme faaliyeti sırasında geçici olarak tanınan girme hakkının çatının onarımı için geçecek süreyle sınırlı tanınması gerekirken, bu sürenin ne kadar olacağı bilirkişilere sorulup saptanarak bu süreyle sınırlı olarak tanınması yerine bir sınırlama yapılmaksızın girme hakkı tanınması da doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Bölge Mahkemesinin kararı ile tarafların ayrı yaşamalarına karar verildiğini, ayrılık süresince 2009 doğumlu müşterek çocuk Angelina'nın velayetinin kendisine verilerek, kendisi ve çocuk için nafakaya hükmedildiğini belirterek, kesinleşen yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfızine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tanınması istenen yabancı mahkeme kararında ayrılık süresinin belirlenmediği, Türk Medeni Kanununun 171. maddesinde ayrılığın 1 ile 3 yıl arasında süreli olarak düzenlendiği ve süresiz olarak verilen ayrılık kararının Türk kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Tanınması istenen yabancı mahkeme ilamı incelendiğinde davanın "evliliğin korunması" davası olarak isimlendirildiği, davacı kadının talebinin de "ayrı yaşamaya müstahik ilan edilmesine" karar verilmesi olduğu anlaşılmaktadır....

          Buna göre davacı vekili tarafından tanınması ve tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararı bulunmamaktadır. Davacıyı yabancı mahkemece verilen vesayet kararının tanınması ve tenfizi davası açmaya zorlama Yasanın amacına aykırıdır. TMK'nun 411. maddesinde ''Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir.'' hükmü ile kamu düzeni ve kesin yetki ilkeleri benimsenmiş ise , burada amaç, kendisini ve malvarlığını, yönetmekten ve korumaktan yoksun olanlarla (Türk Medeni Kanunu'nun 404, 405.maddeleri), kendisini ve malvarlığını, yönetmek ve korumaktan yoksun bırakılanların (Türk Medeni Kanunu'nun 406, 407, 408.maddeleri) korunmasıdır....

            Somut olayda, eldeki davada vasiyetnamenin açılması ve onaylanmasına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinin talep edildiği , ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2011/374 esas sayılı ve derdestlik itirazına konu davada ise veraset belgesine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinin talep edildiği , her iki davada da davaya konu edilen yabancı mahkeme kararının da aynı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece eldeki davada vasiyetnamenin açılması ve onaylanmasına ilişkin tanıma ve tenfiz talep edildiğine göre , aynı yabancı mahkeme kararına dayalı olsa da veraset belgesine ilişkin tanıma ve tenfize ilişkin davanın derdestlik oluşturmayacağı düşünülerek taraf delilleri toplanarak esastan bir karar verilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirmeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir ....

              Medeni Hukuk Mahkemesi'nde davalı aleyhine açılan alacak davasının 23 Haziran 2010 tarihinde kabul edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, yabancı mahkeme kararının Türkiye'de işlev kazanması için bu kararın tanınması gerektiğini ileri sürerek mezkur yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; tanınması istenilen yabancı mahkeme kararının ülkemiz mevzuatına aykırı biçimde oluşturulduğunu, yabancı mahkeme tarafından yargılamanın müvekkilinin gıyabında yapıldığını ve müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, ayrıca yargılama sürecinde müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde vasiyetnamenin açılıp okunduğuna ve kabulüne ilişkin yabancı mahkeme kararının tenfizi ve tanınması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, vasiyetnamenin açılıp okunduğuna ve kabul edildiğine ilişkin yabancı mahkeme kararının tenfizi ve tanınması istenmiştir....

                  Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 03.04.2014 gün ve 212-174 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen iş bedelinin tahsiline dair verilen yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkin olup, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmekle dairemize gönderilmiş ise de, yapılan incelemede; 1-Tanıma ve Tenfiz davaları 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 4. maddesi gereğince nispi harca tabi olup mahkemece 149.157,00 USD bedelin kabulüne ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizine karar verildiğinden, kararı temyiz eden davalı vekilinden 4.639,77 TL nispi temyiz karar harcı alınması gerekirken 25,20 TL maktu temyiz karar harcı alındığından, noksan 4.614,57 TL temyiz karar harcının 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 434/III. maddesinde gösterilen prosedürün...

                    UYAP Entegrasyonu