Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

Davacı ödediği 600,00 YTL konusunda yazılı belge ibraz edemediğine göre dava dilekçesinde vs delil demek sureti ile yemin deliline dayandığından, davacıya; sözlü anlaşma ve elden ödenen ücret konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmalı, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 4-İcra dosyasına yatırılan paranın alacaklı davalıya ödenmemesi için mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve para alacaklısına ödenmemiştir. İ.İ.K'nun 72/4 maddesi uyarınca menfi tesbit davası alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hüküm kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde kırktan aşağı tayin edilemez....

    Davacı yüklenici, sözleşmeye konu arsa üzerine davalının kusuru ile inşaat yapılamadığını ileri sürerek sözleşmenin feshine karar verilmesini istemiş, mahkemece sözleşmenin feshiyle birlikte, yüklenicinin yapmış olduğu masraflar ve inşaatı yapamamaktan doğan kâr kaybı hüküm altına alınmıştır. BK'nın 106. maddesi uyarınca akdi fesheden taraf, ancak menfi zararlarının tahsilini isteyebilir. Menfi zarar, akit yapılmasa idi uğranılmayacak zarar olup, kâr kaybı müspet zarar kapsımında olduğundan, akdin feshiyle birlikte kâr kaybına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, davacı yüklenicinin sözleşmenin ifa edileceğine güverenek yaptığı masraflar bedeli olan 9.928,00 TL yönünden davayı kabul etmek, kâr kaybına ilişkin 20.072,00 TL'ye ilişkin davacı talebinin ise reddine karar vermek olmalıdır. Karar açıklanan bu nedenle bozulmalıdır....

      SAVUNMA : Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; menfi tespit istemine konu Ank....Müd.2020/3321 sayılı takip dosyada 19.03.2020 tarihinde 785.123 TL tahsilat yapıldığını, işbu davanın ise 03.04.2020 tarihinde açıldığını ve harca esas değerin 616.166 TL olduğunu, dolayısıyla menfi tespit istenen tutarın tamamının dava açılmadan önce ödenmiş olduğundan davacının istirdat davası açması gerekirken menfi tespit davası açtığını, başka bir anlatımla davanın eda davası olarak açılması gerekirken menfi tespit davası olarak açılmasının hukuka aykırı olup davanın reddi gerektiğini, öte yandan dava dilekçesinde öne sürülen hususların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. YARGILAMA VE GEREKÇE : Dava; menfi tespit istemine ilişkindir. Menfi tespit istemine konu icra takibi davalı (......

        Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, davalıya ödenip işin tamamlanmaması nedeni ile iadesi gereken 8.000,00 TL ile menfi zarar karşılığı 11.046,00 TL'nin davalı yükleniciden tahsili istemine ilişkindir....

          olarak yapılan incelemeye göre; Dava, adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, bunun kabul edilmemesi halinde rayiç bedel, menfi ve müspet zarar, bunun da kabul edilmemesi halinde ödenen bedelin iadesi talebine ilişkin olup terditli dava niteliğindedir....

          Davalı şirket bu itirazları doğrultusunda sözleşmenin 3. maddesinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti için Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2005/885 Es sayılı dosyası ile dava açmıştır. Davalı şirket ödeme emrinin tebliğinden önce kabul ettiği miktar üzerinden takip konusu aylar kirasını ödemiştir.Bu durumda mahkemece, yargılama sırasında davalı borçlu tarafından takipten sonra açılan menfi tespit ve sözleşmenin 3. maddesinin iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekmediği gibi davanın kabulle sonuçlanması üzerine kesinleşmesi de beklenmeksizin karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 106/II. maddesi hükmünce haklı olarak feshedilmesi halinde fesheden tarafın aynı Yasa'nın 108. maddesi uyarınca uğradığı zararları talep edebileceği Dairemiz ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Genel olarak bu zararlar menfi zarar (kaçırılan fırsat) olarak tanımlanmaktadır. Kaçırılan fırsat yüklenicinin eser sözleşmesi ile üstlendiği halde yapmadığı işin fesihten sonraki makul süredeki yapım bedeli ile feshedilen sözleşmenin yapıldığı tarihte kendisinin sözleşme ilişkisine bağlandığı teklife en yakın alınabilecek teklif fiyatı arasındaki farktır. Menfi zarar belirlenirken işin ilk ihalede en yakın teklifi veren teklif sahibine verilmemesi nedeniyle kaçırılan fırsat ile yeniden yaptırılmak zorunda kalınılan fiyat arasındaki fark olarak hesaplanmalıdır....

              Menfi (olumsuz) zarar, haklı sebeple sözleşmeden dönen tarafın dönmede kusurlu olan taraftan isteyebileceği zarar olduğundan, talep edenin dönmede haklı ve karşı tarafın kusurlu olması gerekir. Bu gibi durumlarda feshe taraflar ortak kusurları ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat istenemez. Başka bir deyişle, sözleşmenin feshinde her iki taraf kusurlu olduğunda, yani ortak kusur halinde taraflar birbirlerinden tazminat talebinde bulunamayacaklardır....

                UYAP Entegrasyonu