Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak akdin haklı feshi halinde istenebilecek zarar, BK'nın 108. maddesi uyarınca, akdin yapılmaması halinde uğranılmayacak olan zararlardan ibaret olup, menfi zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zararın nelerden ibaret olduğu ve nasıl hesaplanacağı ----sayılı kararında açıklanmıştır. Dairemiz uygulaması da bu karara uygundur. Oysa davadaki istem, fiyat farkına ilişkin olup, olumlu zarar niteliğinde olduğundan ve bilirkişi raporu da fiyat farkıyla olumlu zarar hesapladığından hükme esas alınamaz..." belirtmiştir. Davacı davalı yüklenicinin eksik bıraktığı işlerin üçüncü kişilere yaptırılması nedeni ile ikmal işleri nedeni ile uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Talep mahiyeti itibarı ile ileriye etkili fesih halinde istenebilecek müspet zarar istemine ilişkindir. Ancak Taraflar arasındaki sözleşmenin 36.1.1....

    Ancak akdin haklı feshi halinde istenebilecek zarar, BK'nın 108. maddesi uyarınca, akdin yapılmaması halinde uğranılmayacak olan zararlardan ibaret olup, menfi zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zararın nelerden ibaret olduğu ve nasıl hesaplanacağı ----sayılı kararında açıklanmıştır. Dairemiz uygulaması da bu karara uygundur. Oysa davadaki istem, fiyat farkına ilişkin olup, olumlu zarar niteliğinde olduğundan ve bilirkişi raporu da fiyat farkıyla olumlu zarar hesapladığından hükme esas alınamaz..." belirtmiştir. Davacı davalı yüklenicinin eksik bıraktığı işlerin üçüncü kişilere yaptırılması nedeni ile ikmal işleri nedeni ile uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Talep mahiyeti itibarı ile ileriye etkili fesih halinde istenebilecek müspet zarar istemine ilişkindir. Ancak Taraflar arasındaki sözleşmenin 36.1.1....

      Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

      Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

      Menfi zarar sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılması gereken fiili giderler ile sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zararlardır....

        Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebilir. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır....

          Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı şirket arasında alışveriş merkezi ve süpermarket yapımına ilişkin İnşaat Sözleşmesi ve Alt Kira Sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının inşaatı bitirip teslim etmesi gereken tarihte teslim edemediğini, müvekkillerinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşme kapsamında ödenen 287.524,00 USD+KDV’den şimdilik 100.000,00 USD’nin ve 270.000,00 USD cezai şart alacağından şimdilik 1.000,00 USD’nin sözleşmenin feshedildiği 19.06.2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, menfi zarar sorumluluğu kapsamında sözleşme yapma ve delil tespiti masrafı olarak 12.531,71 TL’den şimdilik 1.000,00 TL’nin sözleşmenin feshedildiği 19.06.2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 2/2 maddesi uyarınca işleyecek faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep...

            Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır. Bu durumda, sözleşme ilişkisinin tarafların kusuru olmaksızın sonlandırıldığı ve menfi zarar kapsamındaki alacakların sözleşmeden doğan hakların içinde kalması sebebiyle talep edebileceğinden mahkemece davacının kanıtladığı ve menfi zarar kapsamına giren alacakları ile ilgili toplanan kanıtlar değerlendirilip, konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile davacı tarafın menfi zararlarına ilişkin talebinin ilk derece mahkemesince reddi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir....

            Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı arsa sahibinin sözleşmeyi, sözleşmenin bitim tarihine 3,5 ay kala feshettiği, davalı yüklenici tarafından o tarihe kadar yapılmış faaliyetler nazara alındığında dava konusu binanın kalan süre içerisinde tamamlanmasının mümkün görülmediği, bu durumda davacı arsa malikinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin anlaşıldığı, davalı yüklenicinin sözleşmenin 4. maddesinde yer alan cezai şartı ödemekle ve davacının menfi zararlarını karşılamakla yükümlü olduğu, davalı yüklenicinin ise kusurlu olması nedeniyle herhangi bir zarar talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 100.000,00 TL cezai şart ve 140.000,00 TL menfi zarar bedelinin yasal faiziyle davalıdan tahsiline; birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir....

              Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı menfi- müspet zarar ve bakiye iş bedelinin tahsil istemine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu