Mahkemece, davanın kabulüne, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 137.225,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374. maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir." Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz.Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir. Mahkemece; delil tespiti dosyasında yeralan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiştir.İtiraza uğrayan delil tespiti raporu hükme esas alınamaz....
İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/398 KARAR NO : 2021/17 DAVA : Delil Tespiti DAVA TARİHİ : 17/11/2021 KARAR TARİHİ : 19/11/2021 Mahkememizde görülmekte bulunan Delil Tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2007 yılında kurulduğu, reklamcılık sektöründe faaliyet gösterdiğini, aleyhine tespit istenen tarafın internet adreslerindeki kullanımlarının ve fiillerinin müvekkillerinin tanınırlığından haksız kazanç sağlamaya çalıştığını gösterir nitelikte olduğunu belirterek, bilirkişi marifeti ile öncelikle internet adreslerinde daha sonra karşı taraf adresinde yerinde inceleme yapılarak haksız rekabet ve marka ihlallerinin tespit edilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İş bu talep HMK 400. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken delil tespitine ilişkindir....
Ayrıca delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir (HMK 405/1). Bu nedenle dava ile ilgili olan delil tespiti dosyası nedeniyle yapılan ve HMK’nın 323. maddesinde sayılan giderler de yargılama giderine dahildir. Delil tespiti giderleri yargılama gideri olduğundan dava değerine dahil edilemez. 22.03.1976 tarihli 1976/1 Esas, 1976/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da delil tespiti giderlerinin yargılama giderlerinden sayılacağına ve müddeabihe dahil edilmeyeceğine karar verilmiştir....
Delil tespiti kararı nihai kararlardan olmadığından temyizi mümkün değildir. Açıklanan bu nedenle temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karşı taraf vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/41 Esas KARAR NO : 2023/20 DAVA : Marka (Delillerin Tespiti İstemli) DAVA TARİHİ : 03/02/2023 KARAR TARİHİ : 06/02/2023 KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023 Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili 03/02/2023 tarihli dilekçesi ile delil tespiti talebi bulundukları bu dosyayı sehven esas dava olarak açıldığını, dosyanın tevzi bürosuna iadesi ile değişik iş dosyası olarak işleme alınmasını talep etmiştir. Dosyadaki talebin sadece HMK'nın 400 ve devamı maddeleri gereğince delil tespiti niteliğinde olduğu ve esasa ilişkin bir talebin bulunmadığı anlaşılmakla, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dosya esasının kapatılarak, dosyanın değişik iş olarak kaydedilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir (HMK 405/1). Bu nedenle dava ile ilgili olan delil tespiti dosyası nedeniyle yapılan ve HMK’nın 323. maddede sayılan giderler de yargılama giderine dahildir. Delil tespiti giderleri yargılama gideri olduğundan dava değerine dahil değildir. Bu nedenle dava açılarak istenmesine gerek olmadığı gibi buna rağmen istenmesi halinde de asıl alacak olarak hükmedilemez. Bu giderlerin mahkemece talep olsun olmasın yargılama gideri olarak kendiliğinden haklılık durumuna göre hükmedilmesi gerekir. 22.03.1976 tarihli 1976/1 Esas, 1976/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da delil tespiti giderlerinin yargılama giderlerinden sayılacağına ve müddeabihe dahil edilmeyeceğine karar verilmiştir....
Mahkemece, öncelikle istem delil tespiti olarak nitelendirilip, delil tespiti müessesesinin koşullarını taşımadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, sonrasında ise TTK'nın 343. maddesi gereğince değer tespitinde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Mahkemenin istemin delil tespiti mahiyetinde olduğu şeklindeki görüşünde isabet bulunmamaktadır, zira istem TTK'nın 343. maddesinde düzenlenen değer biçmeye ilişkindir. Bu nedenle mahkemece, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu nazara alınarak usulden red kararı verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru görülmemiş, hükmün mümeyyiz talep eden yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle talep eden vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün talep eden yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, delil tespiti istemine ilişkindir. ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesince 6100 sayılı HMK'nın 382/1-a ve 383. maddeleri uyarınca çekişmesiz yargı işi olan tespit istemli davada sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi ise delil tespiti istenen talebin çekişmesiz yargı işi niteliğinde olmadığı, esas davaya bakmakla görevli mahkemenin delil tespitini de yapmakla görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
Kanunda açıkca öngörülen haller dışında, delilin hemen tesbit edilmemesi halinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dahilinde bulunuyorsa hukuki yararı var sayılır.” 403. maddesinde "Talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunan hâllerde, karşı tarafa tebligat yapılmaksızın da delil tespiti yapılabilir. Tespitin yapılmasından sonra, tespit dilekçesi, tespit kararı, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece kendiliğinden diğer tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde delil tespiti kararına itiraz edebilir." şeklinde düzenlemeler mevcuttur. Delil tespiti kararları, nihai karar olmadığından, bu kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine delil tespiti talep edilen taraf, delil tespiti kararına karşı tebliğden itibaren bir hafta içinde itiraz yoluna gidebilir. Bu itiraz, delil tespiti kararını vermiş olan mahkemece incelenip karara bağlanır....
Karara karşı, delil tespit isteyen vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Delil tespiti isteyen vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin hukuki değerlendirmede hataya düştüğünü, delil tespiti taleplerinin mahkeme kararında bahsi geçen bir dava türü olan tespit davası olmadığını, hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğini, mahkeme kararının gerekçesinin hatalı olduğunu, tespit taleplerinin kabulüne karar verilmesini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür. Talep, HMK 400. vd. maddeleri uyarınca delil tespiti istemi olup, mahkemece delil tespiti isteminin reddine karar verilmiştir....