Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak satın alınan taşınmazın tapusunun devredilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar ile tapu malikine yeniden arsa payı satın almak için ödenmek zorunda kalınan bedelin ve yapılan masrafın tahsiline yönelik açılan belirsiz alacak davasıdır. Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması nedeniyle geçerli bir sözleşme olduğu açıktır....
Somut olayda; kayıt sahibinin mülkiyeti, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkın bertaraf edilmesi kastiyle ve kötüniyetle kazandığı ileri sürüldüğünden, malikin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi olup olmadığının araştırılması zorunludur. Burada, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilip edilmediğinin önemi yoktur. Önemli olan, mülkiyet hakkı sahibinin satış vaadi sözleşmesini bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının saptanmasıdır. Böyle olunca, taraflardan davacının kötüniyet iddiasına karşı delilleri istenip toplanmalı ve davalının durumu Türk Medeni Kanununun 3. maddesi çerçevesinde değerlendirerek bir sonuca ulaşılmalıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarihinin 24/01/2013 olup, taşınmazın 27/08/2015 tarihinde teslim edildiği, ayıp ihbarının 27/09/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.M2 eksikliğinin davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan, bağımsız bölümü teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. (Yargıtay 13....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, dava konusu bağımsız bölümün ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 09.01.1996 tarihli biçimine uygun düzenlenmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil, ikinci kademedeki istek tazminat talebine ilişkindir. Davalı ..., iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamıştır. Mahkemece, dayanılan satış vaadi sözleşmesinin gerçek alımı yansıtmadığından söz edilerek dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davada dayanılan 09.01.1996 günlü sözleşmenin konusu 294 ada 8 sayılı parseldeki 59.blok 1.kat 6 nolu bağımsız bölüme ilişkindir. Sözleşmenin tarafları davacı ile davalılar vaat borçluları Muhteber, ... ve ...’tır. Sözleşmenin yapıldığı tarihte kaydın adı geçen davalılar üzerinde olduğu görülmektedir. Diğer davalı ...’e yapılan satışın tarihi 07.11.2006’dır. Davalı ..., kayda iyiniyetle malik olduğunu savunmuştur....
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamını önalım bedeli olarak depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; Önalım hakkına konu edilen 1402 Ada 2 no’lu parseldeki toplam 1197/2400 pay 250.000-TL bedelle taşınmazın diğer paydaşı tarafından davalı ...'ye satılmıştır....
Yine dosyada yer alan krokiden satış vaadine konu bölümün 2956 sayılı parselin yeşil ile çerçevelenen bölüm olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bu yerin mülkiyetinin adına tescilini, aynı taşınmaz kapsamında kalan dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılan bölümünün de kamulaştırma bedelinin davalılardan tahsilini istemektedir. Burada öncelikle, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin şekli üzerinde durulması gerekmektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alır. Anılan hükmün 1. fıkrasında “bir akdin ileride inşa edilmesine dair yapılan mukavele mutemeber” denilmiş, dolayısıyla asıl akdi (taşınmaz satış aktini) ileride yapmak üzere ön sözleşme yapılmasına kanun olanak sağlamıştır. Hiç kuşkusuz ileride yapılacak asıl akit (taşınmaz satış akti) bir şekle bağlanmışsa Borçlar Kanununun 22. maddesinde ifade edildiği üzere ön sözleşmenin de (taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin) o şekle uyularak yapılması zorunludur....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava ve davaya katılanların istemi taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davalar ise taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerinin iptali istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davacı ... ... tarafından açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil isteminin kısmen kabulüne, ... ... mirasçıları tarafından açılan satış vaadi sözleşmesinin iptali davasının kısmen kabulüne, ... Gayrimenkul Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davanın kabulüne, davaya katılan ...’in davasının kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine karar verilmiş. Hükmü katılan ... ile davalı ve davacılar ... ... ve ... ... temyiz etmiştir....
Taraflar arasında taşınmaz alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu, taşınmazın fiili olarak ve tapuda teslim yapıldığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sözleşme konusu taşınmazda varlığı ileri sürülen ayıpların bulunup bulunmadığı, iddia edilen hususların eksik ifa mı gizli ayıp mı, açık ayıp mı olduğu, süresinde yapılan ayıp ihbarının bulunup bulunmadığı, ayıplar nedeniyle değer kaybının oluşup oluşmadığı, geç teslimden kaynaklı sözleşme kapsamında davalı şirketin ödemekle yükümlü olduğu cezasının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. İlk Derece mahkemesince ortaya konulan ; "Taraflar arasında İstanbul 25. Noterliğinde imzalanan 25/02/2009 tarih 844 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesinin incelenmesinde, Bosphorus City Projesi kapsamına yer alan ve İstanbul ili Küçükçekmece ilçesi, Halkalı Mahallesinde kain ve tapunun 800 ada 4 parselinde kayıtlı 9 nolu binanın yay blok-1 B giriş 10....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili 25/08/2021 tarihli istinaf dilekçesinde; mahkemece satış sözleşmesinin satıcı lehine yorumlandığını, aracın orijinal olduğu ve kilometresinin oynanmadığı bilgisinin verildiğini, aracın taksi çıkması ve kilometresi ile oynandığı hususunda bir bilgi verilmediğini, satıcının ayıbı bilip bilmemesinin önemi olmadığını, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayalı sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talepli davadır....