Bilirkişi heyeti Mali Müşavir -----tarihinde düzenlenen kök raporda özetle; Taraflar arasında taşınır satış sözleşmesi olduğu, davacı tarafın ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme hakkını kullanmış olduğu, bu nedenle satış bedelinin faizi ile iadesini ve zararlarını talep ettiği, teknik incelemede malın ayıplı olmadığı ve performans düşüklüğünün ayarlarının yapılmasıyla giderilebileceği tespit edilmiş olduğundan, davacı tarafın ayıba bağlı olarak dönme ve zarar tazmin haklarını kullanamayacağına ilişkin sonuç ve kanaatine vardığı raporu tanzim ettikleri görüldü....
Ancak yüklenici davalı ile davacı arasında yapılan harici satış sözleşmesi gereğince davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine de dayandığı dikkate alınarak şayet yüklenici davalının, arsa sahibi davalıya karşı feshedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yaptığı inşaat bölümü yönünden sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı olarak talep edebileceği bir hakkı varsa davacının, harici satış sözleşmesi ile satın aldığı bağımsız bölüme düşecek hissesi oranında davalı arsa sahibi ...' ten talepte bulunabilir. Ayrıca, davacı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden sonrada yüklenicinin eksik işleri ile ilgili satın aldığı bağımsız bölüme harcama yaptığını ileri sürmüştür. Bu durumda, davalı arsa sahibinin yapılan faydalı masraflardan dolayı bir zenginleşmesinin olacağı muhakkaktır....
Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde amaç ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme (yeni bir sözleşme yapma) taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akit ise taşınmaz mal satımıdır.O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Taşınmaz satım sözleşmesinde objektif bakımdan esaslı nokta olarak tarafların adları veya temsilci ya da vekillerinin kimlikleri,satım konusu taşınmaz ve nitelikleri, semen ve hukuki sebebin resmi şekilde düzenlenecek senette yer alması gerekir. Demek ki taşınmaz satımında semen (satış bedeli) satım aktinin asgari objektif unsurları arasındadır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi açısından bakılırsa, semen; satışı vaat olunan taşınmazın bedeli, vaat alacaklısının da karşı edimidir....
Dava, davalılar tarafından üretilen ve satışı yapılan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak davaya konu aracın iadesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06.04.2015 tarih, 2014/21264 E.-2015/10667 K. sayılı ilamı ile, davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu ve aracın iadesi ile bedelinin tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyulmuştur....
Dava konusu somut olayda, yukarıda belirtilen kanun maddesi içtihat doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Bütün dosya kapsamı incelendiğinde, tarafların ... tarihinde araç satış sözleşmesinin imzalandığı, ... tarihinde araç ÖTV'sinin ödendiği, ÖTV ödendikten sonra 8 günlük süre içinde satıcıya ihbarda bulunulmadığı, ... tarihinde ihbar bulunulduğu anlaşıldığından süresinde ayıp ihbarı yapılmaması ve davacının basiretli davranma yükümlüğünü yerine getirerek araçta vergiden kaynaklanan bir problemin olup olmadığını araştırmaması nedeniyle haksız bulunan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlğa bakıldığında; davacının binanın tamamlanmamasından kaynaklandığını iddia ettiği zarar, satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olup, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve tapuyu devraldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Ne varki, taşınmaz tamamlanmadığından teslimden söz edilemeyeceği gibi, davalı da cevap dilekçesinde ihbarın zamanında yapılmadığı savunmasında bulunmamıştır. Bu durumda, ayıp ihbarının süresinde olduğunun kabulu gerekir....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak eksik ve ayıp işler bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, önceki hüküm Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 25.02.2013 tarih ve 2012/28630 Esas, 2013/4308 Karar sayılı ilamı ile bozulduğundan, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Noterliği’nin 15347 yevmiye numaralı ihtarnamesi tebliğ edilmişse de bu zamana kadar, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması yolunda herhangi bir işlem yapılmadığı belirterek, davada asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun tespiti ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasının talep etmiştir. DELİLLER:Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden temlik alınan konut niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan hukuki ayıp niteliğindeki ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Davacı ipotek sözleşmesinin tarafı olmayıp davalılar arasında kurulan kredi ilişkisinin teminatı olan dava konusu ipoteğin kendisine satışı yapılan taşınmazda ayıp niteliğinde bulunduğu iddiasına dayanmaktadır. Eldeki davada da alıcı davayı sözleşmenin tarafı olan satıcıya da yöneltmiş ve aldığı konutun tapu kaydındaki sınırlandırmalar nedeni ile ayıplı bulunduğunu ifade ederek bu ayıbın giderilmesini istemiştir....
Mahkemece, davalının noterde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde satış bedelini tam ve eksiksiz aldığını belirterek sözleşmeyi imzaladığı, taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu, davalının kendisine para ödenmediği ve dolandırıldığı yönündeki iddiasının ve bu iddiaya dayalı olarak Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/878 E sayılı dosyası ile açtığı davanın dinlenme olanağı bulunmadığı ancak kendisini zarara uğrattığını iddia ettiği ve noterde kendisine para ödemesi yapmadan imza attırdığını iddia ettiği kişiler aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu taşınmazın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan ayıplı iş bedelinin tazmini ve davacının uğradığı zarar oranında semende indirim yapılması talebini içermektedir. Davalının cevap dilekçesi içeriğinden ve rapora karşı itiraz dilekçeleri ile istinaf dilekçesi içeriğinden; esasında davacının taşınmazı 10/09/2012 tarihinde teslim aldığı, 14/01/2013 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu ve ayıpların davacının kusuru ile davalı tarafından giderilemediği iddiasında bulunduğu anlaşılmış olup, davacının sözleşmeye konu taşınmazın ayıplı olduğu hususunda uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın taşınmazdaki ayıpların davacının kusuru ile davalı tarafından giderilemediği ve davacının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı yönünde toplandığı anlaşılmıştır....