Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK'nın 142. maddesindeki emredici usul kuralı ve İçtihatı Birleştirme Kararına göre mahkemenin zamanaşımı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermesi zorunlu olduğundan, bu yöndeki davalı vekili istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince dava konusu aracın satış faturasının dosyaya sunulması sağlanıp gerekirse değer konusunda davacıdan beyan alınarak harç ikmali sağlanması gerekirken bu eksiklik giderilmeden ve yine davalının zaman aşımı defi kapsamında ve davacının garanti iddiaları bakımından araca ait garanti belgelerinin dosyaya sunulması sağlanmadan ve zaman aşımı defi değerlendirilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmediğinden, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında yeterli gerekçe bulunmadığı, delillerin yeterince değerlendirilmediği ve ayrıca zamanaşımı defi hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulduğu anlaşıldığından, HMK'nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının...

    Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince dava konusu aracın satış faturasının dosyaya sunulması sağlanıp gerekirse değer konusunda davacıdan beyan alınarak harç ikmali sağlanması gerekirken bu eksiklik giderilmeden ve yine davalının zaman aşımı defi kapsamında ve davacının garanti iddiaları bakımından araca ait garanti belgelerinin dosyaya sunulması sağlanmadan ve zaman aşımı defi değerlendirilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmediğinden, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında yeterli gerekçe bulunmadığı, delillerin yeterince değerlendirilmediği ve ayrıca zamanaşımı defi hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulduğu anlaşıldığından, HMK'nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;zaman aşımı defi işin esasına dair bir itiraz olmakla icra tetkik merciinde incelenme imkanının bulunmadığını, bu nedenle şikayetin reddine karar verilmesi gerektiğini, mevcut icra takip dosyası incelendiğinde takibin ve alacağın zaman aşımına uğramadığını, icra takip işlemlerinin devamı süresince zaman aşımının işlemediğini ve takip ile de zaman aşımının kesileceğini, yerleşik içtihat ve HMK hükümleri gereğince de kesilen zamanaşımının yeniden işlemeye başlamayacağını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak ele alındığında; davacı borçlunun, aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığı İstanbul Anadolu 24....

    Temyiz Sebepleri Şikayetçi borçlu temyiz dilekçesinde; şikayet ve istinaf dilekçesini tekrarı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kambiyo senedine dayalı ilamsız takipte takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 33/a-1, 71/2. 59, 6762 sayılı TTK’nın 661. maddesi, ve Yargıtay 12. HD 2020/632 E.- 1122 K., 2016/25178 E.- 2017/16438 K. sayılı içtihatları 3....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/807 Esas 2019/698 Karar sayılı dosyası ile borçlularca açılan menfi tespit ve istirdat davasına konu senetlerin aynı olduğu, bu davanın takip dosyalarındaki zaman aşımı süresini kestiği ve verilen kararın henüz kesinleşmediği göz önüne alındığında kesilen zaman aşımı süresinin yeniden işlemeye dahi başlamadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Borçlular istinaf dilekçesinde; takip dosyasının işlemsiz bırakılması nedeniyle zaman aşımı iddialarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemişlerdir. C....

        Hukuk Dairesi kaldırma kararında hafta tatili alacağının hesaplanması gerektiği ve belirsiz alacak kabul edilen fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacağı yönünden faizlerin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerekirken ıslah ile arttırılan kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi olduğunu ancak usul ve yasaya aykırı raporda istinaf kaldırma kararı dışına çıkılarak davalının ıslaha karşı zaman aşımı defi ileri sürdüğünden bahisle ıslah tarihinden geriye doğru zaman aşımı uygulanmasının hafta tatili alacağının düşük hesaplanmasına sebep olduğunu, Bam kaldırma kararında bilirkişinin beyan ettiği gibi ıslaha karşı zaman aşımı defi'inin göz önünde bulundurulmasına ilişkin her hangi bir karar bulunmadığını, kaldı ki davalının ıslaha karşı zaman aşımı defi' ileri sürmediğini, fazla mesai ve hafta tatili alacakları belirsiz alacak davası olarak davaya konu edildiğinden zaman aşımının dava tarihi itibariyle kesileceğini, alacaklarının zaman aşımı itirazı gözetilmeden...

        Davalının ayıplı malı devrinde ağır kusurlu olmadığının anlaşılması halinde ise bu kere zaman aşımı define dayanabileceği ve zaman aşımı defi ilk itirazlardan olmadığı için cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zaman aşımı definin ıslah ile ileri sürülebileceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekecektir Yerel mahkemenin verdiği kararın tarafların temyizi üzerine bu gerekçelerle bozulması gerekirken dosya içeriğinin yanlış değerlendirilmesi nedeniyle yazılı şekilde bozma yapıldığı anlaşıldığından taraf vekillerinin karar düzeltme taleplerinin kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılması ve genişletilmiş bir bozma kararı verilmesi gerekmiştir....

          Mal Müdürlüğüne ödendiği, daha sonra mevzuat değişikliği olması nedeniyle hataen yatırılan verginin ret ve iadesi istemiyle idareye başvurulduğu, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre 5 yıllık süre içinde her zaman hataların düzeltilmesini idareden isteyebilecekleri, davanın süresinde açıldığı ve süre aşımı olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir....

            Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davalının asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğu, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak değil kısmı dava olarak açıldığı, kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin 10 yıllık zaman aşımı süresinin fesih tarihinden itibaren gerçekleşmediği gibi fazla mesai ve UBGT ücretleri bakımından zaman aşımı defi gözetilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm verildiğinin anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            hatalı olduğunu, Davacı diğer kalemlerde zaman aşımı itirazında bulunmuş olmasına karşın fazla mesai alacağı kaleminde zaman aşımı itirazında bulunmadığını, Dava dilekçesine karşı cevap dilekçesinde böylesi bir zaman aşımı itirazı olmadığı cihetle artık bu aşamada bu konuda, fazla mesai alacağı konusunda artık zaman aşımı itirazında bulunamayacağını, yaptığı zaman aşımı itirazı dinlenemeyeceğini, Bu nedenle davalının bu aşamada yaptığı zaman aşımı itirazının da bir hükmü olmadığını ve bu itiraza göre bir hesaplama yapılmasının da kabulü mümkün olmadığını belirterek beyanda bulunmuştur....

            UYAP Entegrasyonu