Hukuk Dairesi kaldırma kararında hafta tatili alacağının hesaplanması gerektiği ve belirsiz alacak kabul edilen fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacağı yönünden faizlerin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerekirken ıslah ile arttırılan kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi olduğunu ancak usul ve yasaya aykırı raporda istinaf kaldırma kararı dışına çıkılarak davalının ıslaha karşı zaman aşımı defi ileri sürdüğünden bahisle ıslah tarihinden geriye doğru zaman aşımı uygulanmasının hafta tatili alacağının düşük hesaplanmasına sebep olduğunu, Bam kaldırma kararında bilirkişinin beyan ettiği gibi ıslaha karşı zaman aşımı defi'inin göz önünde bulundurulmasına ilişkin her hangi bir karar bulunmadığını, kaldı ki davalının ıslaha karşı zaman aşımı defi' ileri sürmediğini, fazla mesai ve hafta tatili alacakları belirsiz alacak davası olarak davaya konu edildiğinden zaman aşımının dava tarihi itibariyle kesileceğini, alacaklarının zaman aşımı itirazı gözetilmeden...
Davalının ayıplı malı devrinde ağır kusurlu olmadığının anlaşılması halinde ise bu kere zaman aşımı define dayanabileceği ve zaman aşımı defi ilk itirazlardan olmadığı için cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zaman aşımı definin ıslah ile ileri sürülebileceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekecektir Yerel mahkemenin verdiği kararın tarafların temyizi üzerine bu gerekçelerle bozulması gerekirken dosya içeriğinin yanlış değerlendirilmesi nedeniyle yazılı şekilde bozma yapıldığı anlaşıldığından taraf vekillerinin karar düzeltme taleplerinin kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılması ve genişletilmiş bir bozma kararı verilmesi gerekmiştir....
Mal Müdürlüğüne ödendiği, daha sonra mevzuat değişikliği olması nedeniyle hataen yatırılan verginin ret ve iadesi istemiyle idareye başvurulduğu, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre 5 yıllık süre içinde her zaman hataların düzeltilmesini idareden isteyebilecekleri, davanın süresinde açıldığı ve süre aşımı olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir....
Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davalının asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğu, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak değil kısmı dava olarak açıldığı, kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin 10 yıllık zaman aşımı süresinin fesih tarihinden itibaren gerçekleşmediği gibi fazla mesai ve UBGT ücretleri bakımından zaman aşımı defi gözetilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm verildiğinin anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Tanık anlatımlarına, işyeri şartlarına, davacının yaptığı işin niteliğine, bilirkişi raporuna göre davacının çalışma süresi boyunca hak kazandığı ve ödenmeyen fazla çalışma, UBGT, ücret alacağı ve hafta tatili ücreti alacakları sübut bulmuştur. Belirtilen alacakların ödendiği davalı tarafça usulen ispatlanamamıştır. Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu, ıslah dilekçesi ve davalının ıslah zaman aşımı defi birlikte değerlendirildiğinde fazla çalışma, hafta tatili ve UBGT alacaklarının fazlaya ilişkin kısmının ıslah zaman aşımı nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Aksi yöndeki davacı istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun iş hukuku ilkelerine uygun, ayrıntılı, gerekçeli ve denetlemeye elverişli olduğu, bu bakımdan hükme esas alınabileceği değerlendirilmiştir....
hatalı olduğunu, Davacı diğer kalemlerde zaman aşımı itirazında bulunmuş olmasına karşın fazla mesai alacağı kaleminde zaman aşımı itirazında bulunmadığını, Dava dilekçesine karşı cevap dilekçesinde böylesi bir zaman aşımı itirazı olmadığı cihetle artık bu aşamada bu konuda, fazla mesai alacağı konusunda artık zaman aşımı itirazında bulunamayacağını, yaptığı zaman aşımı itirazı dinlenemeyeceğini, Bu nedenle davalının bu aşamada yaptığı zaman aşımı itirazının da bir hükmü olmadığını ve bu itiraza göre bir hesaplama yapılmasının da kabulü mümkün olmadığını belirterek beyanda bulunmuştur....
Zira zaman aşımına uğramış borcun talep edilmesinde ve defi ileri sürülmemesi halinde tahsilinde bir engel bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı HÜKÜM : Eylem reşit olmayanla cinsel ilişki kabul edilerek şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşmesi İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Oluşa uygun kabule göre sanığın işlediği reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun TCK'nın 104/1. maddesinde düzenlenip, öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zaman aşımı süresine tabi bulunduğu ve sanığın mahkeme sorgu tarihi olan 23.06.2006'dan inceleme gününe kadar bu sürenin geçtiği anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında görülen kamu davasının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zaman aşımı sebebiyle...
Alt işveren asıl borçlu, asıl işveren ve kefil ise alacaklıya karşı garanti yükümlülüğü altındadır. Bu itibarla asıl işverenin ileri sürdüğü zamanaşımı definden sadece asıl işveren yararlanır. Alt işverenin ileri sürdüğü zamanaşımı defi asıl işverene sirayet eder. Bu şekilde asıl işverenin sorumluluğu alt işverenin sorumlu olduğu miktarı aşmamış olur. Somut olayda, davalı asıl iş veren Mimart Yapı tarafından süresinde zaman aşımı defi ileri sürülmüştür. Davalı Vartaş tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmadığı gibi, zaman aşımı defi de ileri sürülmemiştir. Yukarıda açıklandığı üzere asıl iş verenin ileri sürdüğü zaman aşımı definden sadece asıl iş veren yararlanır. Davalı alt iş veren Vartaş tarafından zaman aşımı defi ileri sürülmediği için dava konusu işçilik alacakları yönünden Vartaş açısından zaman aşımı defi değerlendirilemez. Bu yöndeki davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır....
Maddede zamanaşımını keseceği belirtilen dava açılmasından anlaşılması gereken alacaklı tarafından açılan alacak davası olup, borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetle borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK. nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. TTK'nın 730/18. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 663/2. maddesi gereğince zaman aşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren, müddeti aynı olan yeni bir zaman aşımı işlemeye başlar. Ayrıca alacaklının yaptığı, takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zaman aşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar. Alacaklı tarafından icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser....