Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun sair temyiz itirazlarının reddi ile yapılan incelemede; Takibin dayanağı kredi sözleşmesi olup kural olarak borcun muaccel olduğu tarih itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca zaman aşımı süresi 10 yıldır. Aynı Kanunun 133. maddesinde zaman aşımını kesen sebepler düzenlenmiştir. Buna göre; 1- Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde; 2- Alacaklı, dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde zaman aşımı kesilir. Yine aynı Kanunun 135. maddesinde; "Müruru zaman katedilmiş olunca kat'ıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeye başlar." düzenlemesine yer verilmiştir....

    SAVUNMA: Davalı vekili; davacı tarafın, 22.04.2009 tarihinde meydana gelen ve sigortalı aracın da karıştığı trafik kazası sonucunda oluşan maluliyet zararının tazmini talebiyle iş bu davayı ikame ettiğini, iş bu davaya konu talepleri 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan dolayı açıkça zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı süresi dolması sebebiyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, mahkemeye intikal eden haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, belirtmiştir. lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ---- sayılı araç sürücüsünün tek taraflı yaptığı kaza neticesinde, minübüste yolcu bulunan davcının yaralanması neticesinde maluliyete uğrayıp uğramadığı, alacağın zaman aşımına uğrayığ uğramadığına ilişkindir. Zaman aşımı yönünden yapılan değerlendirmede; Zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir....

      ne örnek 10 ödeme emri 11.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, icra dosyasında yapılan incelemede takibin kesinleşmesinden sonra dosyanın 3 yıl ve daha fazla takipsiz bırakılmadığı, zaman aşımı süreleri içinde alacaklı tarafından işlemler yapıldığı ve 3 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

        Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde 319. madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zaman aşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zaman aşımı definin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zaman aşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir....

          Olayımızda dava dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiştir. Ancak davacının ıslah harcı yatırmak suretiyle dava dilekçesini ıslah ile zaman aşımının da olduğunu ileri sürebilme hakkı vardır. Ne varki davacı cevaba cevap dilekçesi niteliğindeki 12/06/2010 tarihli dilekçesinde borcun zaman aşımına uğradığına ileri sürmüş isede ıslah harcı yatırılmamıştır. Hal böle olunca mahkemece dava dilekçesindeki iddiaya göre işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hükmün kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalının temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanann nedenlerle BOZULMASINA 22/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            - KARAR - Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine kredi kartı borcu nedeniyle icra takibi başlatıldığını belirterek, dosyanın zaman aşımına uğraması nedeniyle müvekkilinin borcunun olmadığının tespitine, bu iddia reddedilirse, ilgili faiz ve avukatlık ücretinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun' un 5.maddesine aykırı olması sebebi ile geçersiz sayılmasına ve yasal faiz uygulanarak borcun tespitine, bu da mümkün değil ise TBK 120. ve 88. maddeleri uyarınca faiz hesaplaması yapılarak borcun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesinde zaman aşımı süresinin 20 yıl olması nedeniyle zaman aşımı itirazının yerinde olmadığını, davacının 2001 yılından beri borcunu ödemediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir....

              tutamayıp İSB Beton ve Oyak Beton şirketleri sorumlu tutulmuş ise de üç davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, İSB beton şirketinin cevap dilekçesi sunmadığını, diğer davalı Hedef İnşaatın cevap dilekçesi sunarak zaman aşımı defi ileri sürdüğünü, zaman aşımı defi olmayan İSB beton şirketi yönünden zaman aşımı dikkate alınmadan hesaplama yapılması gerektiğini öne sürerek istinafa başvurmuştur....

              olacağını, diğer tarafta ise dosyanın devamına dair müdürlük kararı bulunacağını, bu durumda icranın geri bırakılmasına dair mahkeme kararının infazının mümkün olmadığını, öte yandan, davacının şahsi bir defi olan zaman aşımı itirazını ancak takip dosyasına taraf olduğu tarihten sonraki döneme ilişkin olarak ileri sürebileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2009/244 E. 2009/284 K. sayılı kararının söz konusu şikayet yönünden kesin hüküm oluşturduğu gerekçesi ile şikayetin usulden reddine karar verilmiş ise de bu karar şikayete konu dosya için kesin hüküm teşkil etmez. Somut olayda; kambiyo takibine dayanak yapılan senedin kambiyo vasfı bulunmadığından zaman aşımı süresi on yıla tabidir. Alacaklı tarafından takibin 18.03.1999 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin şikayetçiye 06.04.1999 tarihinde tebliğ edildiği, 31.12.2002 tarihinde takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırılan dosyanın 14.08.2009 tarihinde yenilendiği, alacaklının talebi üzerine haciz işlemleri yapıldığı, kaldı ki en son dosyanın yenilendiği tarih ile şikayet tarihi olan 09.02.2015 tarihi itibari ile dahi on yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmediği anlaşılmıştır. Takip dosyasında on yılı geçmeyecek şekilde takibi ilerletmek üzere yapılmış alacaklı işlemleri bulunduğundan on yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır....

                Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak davalının: davacılardan ... ve ... lehine hükmolunun maddi tazminata yönelik temyiz dilekçesinin reddine, zararlandırıcı sigorta olayının 27.09.1995 tarihinde meydana geldiği davanın ise 02.04.2007 tarihinde B.K.’nun 125 maddesinde öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasından sonra açıldığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde tazminata karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu