Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın kayyım olarak atanmasına dair verilen ve halihazırda istinaf incelemesinde bulunan 12/02/2020 tarihli ve... Karar sayılı karara dayanmış olup henüz bu karar kesinleşmediğinden şirketin feshi istemiyle açılan işbu davada şirkete tedbiren kayyım atanması istenmiştir. Gerçekten de dosya kapsamında bir örneği bulunan Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/02/2020 tarih ve ... Karar sayılı kararına konu davada; eldeki davanın davacısı ... tarafından davalı ... ile davalı ... Ltd....

    İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "...davacının eski yönetici olduğu ve yönetici olduğu dönemde site içi toplanan aidat gelirlerinden daha fazla harcama yaptığını ve bu harcamaları kendi uhdesinden yaptığı, toplamdaki harcamalarının 7,300,48 TL olduğunu beyan ederek bu bedeli site yönetiminden talep ettiği anlaşılmış ise de; davacının kendi uhdesinde yaptığı harcamaların site aidat gelirlerinden karşılanmayan kısım olduğu ve niteliği gereği bu bedelden kat maliklerinin arsa payları oranında sorumlu oldukları ancak icra takibinin ve huzurdaki davanın doğrudan site yönetimine yöneltildiği, site yönetiminin bu alacak kalemi yönünden pasif dava ehliyetinin bulunmadığı, dava ehliyetinin tüm kat maliklerine ait olduğu, davanın takip hukukuna ilişkin itirazın iptali davası olması nedeniyle mahkememizce kat maliklerinin davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığı" gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, davacı vekili bu karara karşı istinaf...

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi KARAR : Kabul, ek karar tavzih talebinin reddi Taraflar arasındaki kayyım atanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Kayyım vekilinin 05.05.2014 tarihli tavzih talebi üzerine, Mahkemece 06.05.2014 tarihli ek karar ile tavzih talebinin reddine karar verilmiştir. 06.05.2014 tarihli ek karar, kayyım vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

      Ancak; Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkin olup Kanunun 1. maddesinde bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde .. menfaatinin korunmasını sağlamak üzere mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslarının düzenlendiği; 2. maddesinde ise, 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427. maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamının bu kimselerin malları üzerinde ... hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin...

        un şirkete ait ticari defter ve kayıtlrı YMM ofisine ve müvekkiline teslim etmediğini, tarafların 25/04/2022 tarihinde imza yetkileri ile yönetim yetkilerini son bulduğunu, davalı tarafın kayyım talebini kötü niyet göstergesi olarak lanse ettiğini, ancak bu ithamlarının kendilerince kabul edilmemekle birlikte önceki beyanları ile çeliştiğini, davalı tarafın sergilemiş olduğu hal ve tavırlar ile ... firmasını ciddi zararlara uğrattığını ve uğratmaya devam ettiğini, şu aşamada bir araya gelmesinin imkansız olması, ... firmasının yönetim ve icra organından mahrum bırakılmaması ve davalının şirkete daha fazla zarar vermesinin önüne geçilmesi adına, İlk Derece Mahkemesi'ni şirkete kayyım atanmasına dair talebine ilişkin ret kararının istinaf mahkemesince kaldırılarak ... Firması'na fesih süreci bitene kadar kayyım atanmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Talep; anonim şirketin feshine ilişkin derdest davada şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir....

          Şti. üzerinden yürüttüğü, her iki şirketin iktisadi anlamda özdeş olduğu, söz konusu dava dışı şirketin ticari faaliyetlerinden elde ettiği ve edeceği kazançların davacı şirkete aktarılması suretiyle, davacı şirketin sürekli bir gelir kaynağına sahip olduğu ve olmaya devam edebileceği, ancak, borç ve yükümlülüklerin davacı şirket tüzel kişiliğine ait olmasına rağmen üçüncü kişilerden olan hak ve alacakların başka bir tüzel kişi olan bu şirkete ait olmasının, özellikle davacı şirket alacaklılarının teminatı açısından sakıncalı bir durum teşkil ettiği, iyileştirme projesinin gerçekçi ve inandırıcı olabilmesi için sözü edilen dava dışı şirketin üçüncü kişilerden doğan tüm hak ve alacaklarının davacı şirkete alacağın devri yoluyla devredilmesi ve bu şekilde şirketin aktifine dahil edilmesi gerektiği, bunun dışında davacı şirketin 2013 yılı sonunda sağlamış olacağı net kârın nakit akışı anlamında yeterli olmayacağı, ertelenmiş vergi ve diğer yükümlülüklere ait taksitlerini ödeyebilmesi için...

            ın kayyım olarak atandığını, bu kişinin şirket ortağı ....'a yakın bir kişi olduğunu, kayyım tarafından şirkete müdür seçimi gündemiyle ... ve .... tarihinde olağanüstü genel kurul toplantıları yapıldığını ve ...ve ... sayılı genel kurul kararlarının alındığını, bu kararlar çerçevesinde şirket müdürlüğüne münferiden yetkili olmak üzere diğer ortak ....'ın seçildiğini, bu durumu müvekkilinin haricen öğrendiğini, müvekkilinin yapılan genel kurullardan ve alınan kararlardan hiçbir şekilde haberdar edilmediğini, herhangi bir çağrı yapılmadığını, toplantıların yasa ve usule aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, toplantıların kurucu unsur eksikliği sebebiyle yok hükmünde olduğunu belirterek .... ve .... tarihli (olağanüstü) genel kurul kararlarının kurucu unsur eksikliği sebebiyle yok hükmünde olduğunu tespitine ve iptaline, müvekkilinin müdür olarak şirkete atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir. Ayrıca, somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir. Hakim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir....

                Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/292 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda site sakinlerinin site yöneticisine borcu olduğu ve sitenin o döneme kadarki dış borçlarının yönetici T1 tarafından ödendiğinin açıkça belirtildiğini, site yönetiminin müvekkiline borcu olmasına rağmen itiraz ettiğini, bunun süreyi uzatmaya yönelik olduğunu belirtmiş, davalı tarafın icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına ve %20'den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP:Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle: davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, zira yöneticilik anlaşmasının Akdeniz Apartman ve Site Yönetimi ile yapıldığını, davanın site yönetimine değil ancak kat maliklerine karşı açılabileceğini, apartman yönetiminin tüzel kişiliği bulunmadığını ve davada taraf olamayacağını, Kemer 1....

                kanuna ve taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, mahkemece karar verilirken davacıların dava dilekçesini eksik ve hatalı olarak yorumlayarak davalı site yönetiminin varlığını, sitenin somut ve fiziki durumunu, site çalışanlarının varlığını, site havuzunun ve site elektriğinin mevcudiyetini ve tel örgü ile çevrili sitenin ortak giderlerinin varlığını yok sayarak karar verdiğini, yerel mahkeme vermiş olduğu kararıyla hangi muarazayı giderdiğinin anlaşılamadığını, sitenin 54 villadan oluştuğunu ve davacı hariç tüm site sakinleri sitenin ortak giderlerine katlandığını bildirerek, yerel mahkemenin davacılarca açılan davayı hatalı olarak tespit etmesi, karar gerekçesi ile davacıların talebinin birbirinden farklı olması, karara esas alınması gereken ve İskenderun 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin gerekçeli kararında belirttiği üzere genel hükümlere göre karar verilmesi gerekir iken yerel mahkemenin Kat Mülkiyeti Kanunu'nu esas alarak karar vermesi ve böylelikle taraflar arasındaki ihilafı...

                UYAP Entegrasyonu