dilekçesi ile istirdat talebini ıslah edip 2.287.76 YTL’ nin icra dosyasına yattığı tarihten işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olamaz." düzenlemesi gereği davalı şirketin kendi ticari defter ve belgeler nedeni ile takibe konu çekler nedeni ile davacı şirketin borçlu olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu, bu hali ile takipte haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü ile takibe konu çek bedelinin %20'si oranında hesaplanan 8.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere; 1-Davacının MENFİ TESPİT davasının KABULÜNE; Buna göre; Antalya ...Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasında takibe dayanak 25/12/2016 düzenleme tarihli 40.000 TL bedelli çek yönünden davacının BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, ... Bank Antalya ... Şubesinin 25/01/2017 düzenleme tarihli ... nolu 45.000 TL bedelli çek yönünden davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, İİK.72/5....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan alacak bakımından istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 1-İ.İ.K.'nun 72. maddesi uyarınca, icra takibine itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde istirdat isteminde bulunabilir. Yine B.K.'nun 62. maddesi uyarınca, borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez. Bu kapsamda istirdat talebinde bulunulabilmesi için, ödeme tarihinden itibaren bir sene geçmemiş olması ve söz konusu paranın icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınması ya da kendisini borçlu zannederek hataen ödediğinin ispat edilmesi gerekir. Somut olaya gelince, istirdat talebine konu kaçak elektrik tahakkuk bedeli taksitlendirilmek suretiyle son taksidi 11.01.2008 tarihinde ödenmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/364 esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, Yapıkredi Bankasının 18/01/2016 tarihli yazısı gereğince davaya konu çekin 23/07/2015 tarihinde Yapı Kredi bankasının takasından işlem görmüş olduğunu ve ibraz edenin kimlik ve adres bilgilerinin mahkemeye bildirildiğini, işbu çeklerin lehdarının müvekkili şirket olduğunu, ama müvekkili tarafından cirolanmadığını, çek üzerindeki imzanın müvekkili şirkete ait olmadığını, sahte kaşe basıldığını ve sahte imza atıldığını, çeki ibraz edenin davalı T5 olduğunu iddia ederek müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çekin istirdatına müvekkili şirketin yetkili hamil olduğunun tespitine, davalı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Plastik İnş.San ve Tic.Ltd.Şti olan 23.07.2015 keşide tarihli 23.603,00 TL lik çekteki ciranta imzasının davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, imzanın sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebileceği ve davacının asıl davaya konu 23.07.2015 keşide tarihli 23.603,00 TL'lik çek yönünden davalıya borçlu bulunmadığı, birleşen 30.04.2015 keşide tarihli 10.000,00 TL lik çek yönünden de imza davacı şirket yetkililerine ait olmadığından davacının borçlu olmadığının tespiti gerektiği, davacı tarafından her ne kadar çekin istirdatına karar verilmesi talep edilmiş ise de kambiyo senetlerinde imzaların istiklali prensibi gereğince davalının 3. kişi hamil durumunda olduğu, davacının istirdat talebinin reddine" karar verilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/364 esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, Yapıkredi Bankasının 18/01/2016 tarihli yazısı gereğince davaya konu çekin 23/07/2015 tarihinde Yapı Kredi bankasının takasından işlem görmüş olduğunu ve ibraz edenin kimlik ve adres bilgilerinin mahkemeye bildirildiğini, işbu çeklerin lehdarının müvekkili şirket olduğunu, ama müvekkili tarafından cirolanmadığını, çek üzerindeki imzanın müvekkili şirkete ait olmadığını, sahte kaşe basıldığını ve sahte imza atıldığını, çeki ibraz edenin davalı T5 olduğunu iddia ederek müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çekin istirdatına müvekkili şirketin yetkili hamil olduğunun tespitine, davalı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ticari mümessil olan davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece de dava bu şekilde nitelendirilmiştir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 04.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, kooperatife ödenen aidat borcundan dolayı borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay ....Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek ....Hukuk Dairesine gönderilmesine, 18.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit-İstirdat Uyuşmazlık, su aboneliği sözleşmesi dolayısıyla borçlu olunmadığının tespiti ve ödenen bedellerin istirdadına ilişkin olup, davanın tarafları arasında kiracılık ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durumda hükmün temyiz inceleme görevi Dairemize ait olmayıp Yargıtay ( 3. ) Hukuk Dairesi'ne ait bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay ( 3. ) Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 01/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın, davacı tarafından davalı aleyhine borçlu olmadığının tespiti talebi ile açılan menfi tespit davası olduğu ancak kesinleşmiş mahkeme ilamlarına dayalı icra takipleri üzerine kural olarak menfi tespit ve istirdat davasının açılamayacağı, taraflar arasında kesin hüküm oluşturan ilamın yanlışlığının ancak yargılamanın iadesi yolu ile giderilebileceği, kesinleşmiş ilamların yanlışlığının menfi tespit davası ile ileri sürülemeyeceği, istirdat davasının ise ancak ilamdan sonra gerçekleşen olaylara ve hukuki nedenlere dayanılarak ileri sürülebileceği, aksi halin kabulünün HMK'nın 303. maddesinde düzenlenen maddi anlamda kesin hükme aykırılık teşkil edeceği, davacı iddialarının bu aşamadan sonra takip hukukuyla ilgili olabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir....