istifa ettirilmeye çalışıldığı beyanlarında doğru olmadığını,davacının defalarca görev tanımına aykırı hatta suç teşkil eden davranışlarda bulunduğunu,bu sebeple sözlü ve yazılı uyarı yapıldığını,en son 15.01.2019 tarihinde uyarı ve savunmasının istendiğini,davacının savunmasında hata yaptığını bir daha tekrarlanmayacağını beyan ettiğini,davacının yeni bir iş bularak iş akdini fesih ettiğinin ihtimal dahilinde olduğunu,davacının beyan etmiş olduğu çalışma sürelerinin gerçeği yansıtmadığını,müvekkili bankada mesainin 09:00- 18:00 saatlerinde olup öğlenleri 1,5 saat mola verildiğini,davacının fazla mesai yapmış ise bunu müvekkilinin talimatı ile değil kendi isteği ile yaptığını nitekim prim aldığını,davacının ücret sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere yıllık 270 saate kadar olan çalışmaların ücrete dahil olduğunu,kaldı ki davacının prim ile çalıştığını,davacının fazla mesai alacağı bulunmamakla birlikte kaldı ki kendisine prim ödemesi yapıldığını,yapılan primlerin fazla mesaiyi karşıladığını...
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti: Davalı vekili; davacının 23.09.2002 tarihinde davalı banka bünyesinde çalışmaya başladığını, 31.12.2014 tarihide davacının iş sözleşmesini 1475 sayılı yasanın 14/5 maddesi uyarınca feshettiğini, kendisine bütün haklarının ödendiğini, primlerin (aködül primi) banka mevzuatı gereğince ödeme tarihide görevi başında olan kişilere ödendiğini, davacının ise prim ödeme tarihinde görevi başında olmadığını, davacının talebinin yersiz olduğunu, davalı bankanın jestiyon primi uygulamasının çalışana münhasır olduğunu, kişinin başarı derecesi, konumu, hizmet süresi gibi kişisel özelliklerinin göz önünde bulundurulduğunu, bu nedenle her çalışana özel olarak hesaplandığını, davacının prim ödeme döneminde iş başında olmaması ve iş sözleşmesini kendisinin feshetmesi nedeniyle davacıya ödeme yapılmadığını savunmuştur. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz: Karar süresinde taraflarca temyiz edilmiştir....
Uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanunun Ek 19 ve 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi kapsamında prim borcu nedeni ile durdurulan ve ihyaya tabi sigortalılık sürelerinin prim borcunun ödenmesi sonrası yaşlılık aylığının belirlenmesinde esas alınan basamak tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır. 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinde “Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur....
Davacı tanığı, her yıl iki ya da üç maaş tutarında prim ödemesi yapıldığını, çalışanın performansı ile ilgili şirket zarar etmediği sürece her yıl prim ödemesi yapıldığını, şirketin kar durumuna bakılmadığını, çalıştığı dönemde sürekli prim aldığını, verilmediği bir dönem olmadığını ve davalı tanıkları da, davacının maaş + prim aldığını, prim miktarı değişken olmakla birlikte 2- 3 kat brüt maaş tutarında olduğunu, şirkette her yıl başı belirlenen şirket hedefleri olduğunu, bunun karşılığında başarı oranına göre performans primi verildiğini, bu pirimin hedeflerin tutulması halinde primin senede bir kez verildiğini, davacının 2016 yılında hak ettiği primi 2017 yılı Nisan veya Mayıs ayında aldığını, 2017 yılında çalışması bir yılı doldurmadığından kendisine prim ödemesi yapılmadığını beyan ettikleri görülmüştür....
Ancak, ilk derece mahkemesince, prim uygulamasına ilişkin tüm deliller toplanmadan, yeterli araştırma yapılmadan, eksik inceleme ile karar verildiği görülmektedir. İlk derece mahkemesince, öncelikle, davalı işyerinde prim uygulamasının bulunup bulunmadığı, daha önceki yıllarda davacıya prim ödemesi yapılıp yapılmadığını tespit etmek yönünden, davacıya ait tüm maaş bordroları, çalışma dönemine ilişkin performans veri ve sonuçları, işyerinde prim ödenmesine ilişkin davacının dava konusu ettiği döneme ait yönetim kurulu kararları celp edilmeli, HMK 220.maddesi kapsamında, işyerinden diğer işçilere de prim uygulamasının nasıl olduğuna ilişkin gerekli belgeler istenmeli, mahallinde keşif yapılarak veya konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetine işyerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle bilirkişi raporu alınmalı, sonucuna göre talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir....
Maddesi gereği kıdem tazminatı ve eksik prim ve ücret alacakları istenmesine rağmen ödeme yapılmadığını, müvekkilinin derhal fesih hakkını kullandığını, müvekkiline Kıdem Tazminatı ve Eksik Prim Alacakları ödenmediği gibi, son aya ait ücret alacağının da ödenmediğini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ; 100,00- TL Prim Alacağı, 2.000,00- TL Ücret Alacağı, 2.000,00- TL Kıdem Tazminatı olmak üzere, kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz, ücret ve prim alacaklarına ise dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıyla birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 27/09/2022 NUMARASI : 2022/267 E. 2022/339 K....
na tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Taraflar arasında kararlaştırılan poliçe primi dosyaya sunulan sözleşmede yer almadığından prim bedeli belirlenememiş olduğunu, ancak davacı ve davalı beyanlarından poliçe priminin toplam 76.421,27-TL olduğu belirlenmiş ve iş bu primin ödenmesi konusunda taraflar arasında ihtilafın bulunmadığı görülmekte olduğunu, Taraflar arasında yer alan ihtilaf; poliçede belirlenen prim dışında, özel şartlar 10. Maddesinde yer alan hasar prim oranına göre ertelenmiş prim olarak belirlenen primin ödenip ödenmeyeceği konusu olduğunu, Sigorta pimi, T.T.K. 1401. MADDESİ "(1) Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir."...
Belirlenen orana itiraz halinde ise, oran belirlenirken esas alınan tüm belge ve dayanak verileri getirtildikten sonra, gerektiğinde yapılan iş keşfen ve inceleme konusu olan iş kolunda uzman kişilerden oluşan heyet tarafından yerinde gözlemlenmeli, sonucuna göre, özellikle uygulanması gereken oran somut verilere dayalı olarak tespit edilmeli ve dava konusu olmakla belirlenen oran üzerinden %25 (indirim) eksiltme yapılmaksızın, Kurum müfettişince yapılan belirlemelerden ayrılma yönlerini açıklıkla belirtir şekilde ve hesaplama içerir bir rapor aldırmak suretiyle bir karar verilmelidir. Kabule göre de; açılan davanın niteliğine göre, istirdat istemine ilişkin olan davada, nispi vekâlet ücreti tayini yerine maktu vekâlet ücreti verilmesi isabetsizdir....
Ayrıca yasal düzenlemede ödeme yükümlülüğünün ihlalinin belirlenmesinde taksit borcunu ödememe veya eksik ödeme ile cari ay prim borcunu ödememe veya eksik ödeme sayısı ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulmuş olup aynı ayda taksit ve cari ay prim borcunun ödenmemiş olması ödeme yükümlülüğünün bir kez ihlali anlamına gelmektedir. Öte yandan bir ay taksit veya cari ay priminin ödenmemiş olması halinde bir sonraki ay ödenen taksit veya cari ay priminin BK.'nun 84., 85., 86 maddeleri gereğince önceki ödenmemiş aya mahsuben ödendiğinin kabulü gerekir....