İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2021 NUMARASI : 2021/181 2021/448 DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 15.06.2021 tarih 2021/181 esas 2021/448 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 1. İcra Müdürlüğünün 2021/384 E sayılı dosyasından müvekkiline gönderilen ödeme emrinin aynı konutta oturan açıklamasıyla Nebi Altınöz isimli kişiye tebliğ edildiğini, müvekkilinin bu kişiyle birlikte oturmadığını, aralarında akrabalık bağının olmadığını, bu kişinin köyde kahvehane işlettiğini, müvekkilinin usulsüz tebliği 26/02/2021 tarihinde e-devletten öğrendiğini belirterek ödeme emrinin tebliğ tarihinin 26/02/2021 tarihi olarak düzeltilmesine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/112-258 Esas-1991/1344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak (7) günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Bir diğer anlatımla, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK.nun 16/l.maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. İcra müdürünün, borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda, borçlu usulsüz tebligattan 08.11.2012 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiğine göre, usulsüz tebligatı bu tarih itibariyle öğrendiğinin kabulü gerekir....
Mahkemece, yukarıda açıklanan Yasa maddesi gözetilerek bilirkişinin terditli raporunda, asıl alacak üzerinden yapılan hesaplama (1 nolu hesaplama) nazara alınarak icra emrinin düzeltilmesi gerekirken; takip çıkış miktarı üzerinden yapılan hesaplamaya göre icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; dayanak ilamda yasal faize hükmedildiği halde, icra emrinde ilama aykırı olarak %60 oranında faiz talep edildiğini belirterek icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir....
Dava açıldıktan sonra alacaklı vekili söz konusu hatanın düzeltilmesi için icra müdürlüğüne başvurarak alacaklının soyisminin düzeltildiği takip talebini sunmuş ve borçluya doğru ödeme emrinin gönderilmesini talep etmiştir. HMK'nun 124 maddesine göre, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Somut olayda, takibe dayanak belgelerin Şener Gündüz adına olduğu, borçlu tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı, nitekim daha sonra alacaklı vekilinin başvurusu üzerine maddi hatanın düzeltilerek borçluya alacaklı adının doğru yazıldığı ödeme emrinin gönderildiği, ilk gönderilen ödeme emrinin maddi hata sonucu düzenlendiği ve mahkemece maddi hata sonucu düzenlenen ilk ödeme emrinin iptaline karar verildiği, kararın sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmıştır....
Borçluya gönderilen icra emri, ilama veya takip talebine aykırı ise, borçlu icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabilir (İİK.nun 41, 16.maddeleri). Şikayeti inceleyecek icra mahkemesinin yetkisi ise sınırlıdır. Bu nedenledir ki, yerleşik yargısal uygulamada, ilamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olduğu, hükmün içeriğinin aynen infazı gerektiği ve gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı kabul edilmiştir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.-2008/453 K. 03.03.2010 tarih, 2010/12-124 E.-2010/110 K., Sayılı ilamları)....
Ancak, borçluya gönderilen icra emri, ilama veya takip talebine aykırı ise, borçlu icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabilir (İİK.nun 41, 16.maddeleri). İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup bu kısmın aynen infazı zorunludur. İcra mahkemesince hükmün (infaz edilecek kısmının) yorum yolu ile değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi yeniden belirlenmesi de mümkün değildir (HGK 8.10.1997 tarih ve 1997/12- 517 E., 1997/776 K. sayılı kararı). Bu kabule aykırı talepler içeren takipler ilama aykırılık yaratacağından icra mahkemesinde süresiz şikayet konusu yapılabilir (HGK 21.6.2000 tarih, 2000/12- 1002 E). Davacı tarafça dava dilekçesinde icra emrinin iptali istenmişse de, mahkemece icra emri denetlenerek ilama uygun olup olmadığı tespit edildikten sonra icra emrinin düzeltilmesi de mümkündür....
Sayılı dosyasından alınan karar örnek gösterilerek icra ödeme emrinin gönderilmesi talep edildiğini, Bursa 4.İcra Müdürlüğü tarafından icra ödeme emrinin gönderilmesi talebi kabul edildiğini ancak akabinde icra dairesine yapmış oldukları itirazlar sonucunda yukarıda esas numaraları verilmiş dosyalardan gönderilen ödeme emirlerinin iptal edildiğini, Bursa 4.İcra Müdürlüğü 2019/10212 E. Sayılı dosyasında takibe konu olan kambiyo senedi hakkında Bursa 5.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/18 E. Ve 2021/73 K. Sayılı iptal kararları sonrasında Bursa 1.Asliye Tİcaret Mahkemesi 2021/39 E.(Taraflar davacı T1 ve davalı T3 Ltd. Şti.)...
YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının mahkeme kararına rağmen müşterek çocuğu müvekkiline göstermekten sürekli olarak kaçtığını, en son icraya başvurarak kişisel ilişki kurulmasını istediklerini, icra emrinin davacının mahalle muhtarına usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacıyı yargılamada temsil eden vekillerinin icra emri düzenlendiği tarihte vekil olmamaları nedeniyle icra emrinin asile gönderildiğini, ayrıca çocuk teslim borcununu yükümlüsünün asil olduğunu, ihlal halinde ceza yükümlülüğü doğacağından asile tebliğinin zorunlu olduğunu, asile yapılan tebliğin usulsüzlüğünün şikayet konusu edilmediğini, dolayısıyla tebligatın düzeltilmesi veya icra emrinin iptalinin sözkonusu olmadığını, ayrıca icra emrinin ilama aykırı olmadığını, çocuk tesliminin icra takip türlerinden biri olduğunu, icra müdürlüğünce matbu evrakın davacıya gönderildiğini, davacının kusurlu hareketleri nedeniyle takip başlatmak zorunda kaldıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini...
Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için ödeme/icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; borçlunun vekili varken icra emrinin asile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun dayanak ilamda yazılı olan vekiline tebliği gereklidir. O halde, ilk derece Mahkemesince, icra emrinin vekile tebliğ suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, icra emri tebligatının iptaline karar verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın kaldırılarak eksikliğin ikmaline yönelik yeniden hüküm kurulması ile yetinilmiştir. İlamların infaz edilecek kısımları hüküm bölümüdür....