Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun şikayeti, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet niteliğinde olup, İİK.nun 16/1. maddesi gereğince; şikayetin bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun, .... İcra Müdürlüğünce gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine 10.11.2014 tarihinde icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi sunduğu görülmektedir. Bu durumda borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini 10.11.2014 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden 31.12.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır. O halde mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir....

    Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde işleyecek faiz oranına itiraz, borca itiraz olup, İİK'nun 62.maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük sürede icra dairesine yapılmalıdır. Aksi halde talep edilen faiz oranı kesinleşir. Somut olayda, 5.052,78 TL alacağın, takip tarihinden itibaren işleyecek % 180 faizi ile tahsilinin istendiği, ödeme emrinin borçluya 17.8.1999 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen borçlunun icra dairesine itiraz etmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, takipten sonrasına % 180 oranı üzerinden hesaplama yapan 31.01.2014 havale tarihli bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken, olaya uygun düşmeyen rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Çeşme İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, şikayetin kısmen kabul/kısmen reddi ile tebligatın usulsüz olduğu şikayetinin kabulü ile Çeşme İcra Müdürlüğünün 2020/42 sayılı takip dosyasındaki ödeme emrinin tebliğ tarihinin 25/03/2020 olarak düzeltilmesine, takibin durdurulması taleplerinin reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliği kabul edildiğinden ödeme emrinin iptali ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davanın açılış tarihi itibariyle borca itirazları süresinde olduğundan borca itiraz yönünden de değerlendirme yapılması gerektiğini savunarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....

      Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir.Mahkemece, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca ödeme emrinin iptaline dair hüküm kurulması yerinde değil ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 18.12.2014 tarih ve 2014/633-1004 sayılı kararının hüküm fıkrasının “1” nolu bendinde yer alan "ödeme emrinin iptaline" sözcüklerinin silinerek karar metninden çıkarılmasına, yerine "ödeme emri tebliğ işleminin iptaline" sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/112-258 Esas-1991/1344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak (7) günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Bir diğer anlatımla, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK.nun 16/l.maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. İcra müdürünün, borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda, borçlu usulsüz tebligattan 08.11.2012 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiğine göre, usulsüz tebligatı bu tarih itibariyle öğrendiğinin kabulü gerekir....

          Mahkemece, yukarıda açıklanan Yasa maddesi gözetilerek bilirkişinin terditli raporunda, asıl alacak üzerinden yapılan hesaplama (1 nolu hesaplama) nazara alınarak icra emrinin düzeltilmesi gerekirken; takip çıkış miktarı üzerinden yapılan hesaplamaya göre icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2021 NUMARASI : 2021/181 2021/448 DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 15.06.2021 tarih 2021/181 esas 2021/448 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 1. İcra Müdürlüğünün 2021/384 E sayılı dosyasından müvekkiline gönderilen ödeme emrinin aynı konutta oturan açıklamasıyla Nebi Altınöz isimli kişiye tebliğ edildiğini, müvekkilinin bu kişiyle birlikte oturmadığını, aralarında akrabalık bağının olmadığını, bu kişinin köyde kahvehane işlettiğini, müvekkilinin usulsüz tebliği 26/02/2021 tarihinde e-devletten öğrendiğini belirterek ödeme emrinin tebliğ tarihinin 26/02/2021 tarihi olarak düzeltilmesine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

            Dava açıldıktan sonra alacaklı vekili söz konusu hatanın düzeltilmesi için icra müdürlüğüne başvurarak alacaklının soyisminin düzeltildiği takip talebini sunmuş ve borçluya doğru ödeme emrinin gönderilmesini talep etmiştir. HMK'nun 124 maddesine göre, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Somut olayda, takibe dayanak belgelerin Şener Gündüz adına olduğu, borçlu tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı, nitekim daha sonra alacaklı vekilinin başvurusu üzerine maddi hatanın düzeltilerek borçluya alacaklı adının doğru yazıldığı ödeme emrinin gönderildiği, ilk gönderilen ödeme emrinin maddi hata sonucu düzenlendiği ve mahkemece maddi hata sonucu düzenlenen ilk ödeme emrinin iptaline karar verildiği, kararın sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmıştır....

            Borçluya gönderilen icra emri, ilama veya takip talebine aykırı ise, borçlu icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabilir (İİK.nun 41, 16.maddeleri). Şikayeti inceleyecek icra mahkemesinin yetkisi ise sınırlıdır. Bu nedenledir ki, yerleşik yargısal uygulamada, ilamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olduğu, hükmün içeriğinin aynen infazı gerektiği ve gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı kabul edilmiştir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.-2008/453 K. 03.03.2010 tarih, 2010/12-124 E.-2010/110 K., Sayılı ilamları)....

              YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının mahkeme kararına rağmen müşterek çocuğu müvekkiline göstermekten sürekli olarak kaçtığını, en son icraya başvurarak kişisel ilişki kurulmasını istediklerini, icra emrinin davacının mahalle muhtarına usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacıyı yargılamada temsil eden vekillerinin icra emri düzenlendiği tarihte vekil olmamaları nedeniyle icra emrinin asile gönderildiğini, ayrıca çocuk teslim borcununu yükümlüsünün asil olduğunu, ihlal halinde ceza yükümlülüğü doğacağından asile tebliğinin zorunlu olduğunu, asile yapılan tebliğin usulsüzlüğünün şikayet konusu edilmediğini, dolayısıyla tebligatın düzeltilmesi veya icra emrinin iptalinin sözkonusu olmadığını, ayrıca icra emrinin ilama aykırı olmadığını, çocuk tesliminin icra takip türlerinden biri olduğunu, icra müdürlüğünce matbu evrakın davacıya gönderildiğini, davacının kusurlu hareketleri nedeniyle takip başlatmak zorunda kaldıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini...

              UYAP Entegrasyonu