Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, velayetin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava, babaanne tarafından açılan torunları Burak can, Yiğit Eren, Kumsal Eylül'ün babalarının vefatı üzerine sadece annede bulunan velayetin kaldırılarak kendiisinin vasi olarak atanmaları için ihbarda bulunulması, talebini içeren davadır. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK m.348). Velayetin kaldırılması kararı ana veya baba için ağır sonuçlar doğuran bir karardır. Asıl olan ana/babası sağ olan velayete tabi çocuğun, velayet altında bırakılmasıdır....

arasında düzenli devam eden bir ilişkinin kurulmamış olması ve küçüklerin yatılı kalacak kadar baba ile bağ geliştirememiş olması nedeni ile bu aşamada davalı T1 ve ortak çocuklar arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocukların yüksek yararına olacağı kanaatine varıldığının belirtildiği, baba ile çocukların şahsi münasebet süreci içinde olmasının çocukların aleyhine bir durum yaratmayacağı, aksine şahsi ilişkinin çocukların bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimlerine katkı sunacağı anlaşıldığından davanın kabulüne, halen davalı anne yanında kalan müşterek çocuklar Aren Ülgün ve Arden Ülgün ile davacı baba T1 arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesisine" karar verilmiştir....

Tercih edilen bu düzenleme şekli ile yasa hükümlerinin ağırlatıcı ve nitelikli halleri arasında farklı, adaletsiz ve eşitliğe aykırı sonuçlar doğmaması için yasa koyucunun amacına uygun yorumlar yapılması gerekir. CMK 253 maddesiyle uzlaşma hükümleri yetişkinler için farklı, suça sürüklenen çocuklar için farklı düzenlenmiştir. Yetişkinler için şikayete tabi suçlar ve sınırlı sayılı suçlar uzlaşma kapsamına alınmışken, suça sürüklenen çocuklar açısından şikayete tabi suçlar, sınırlı sayılı suçlar ve mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşulluyla üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar uzlaşma kapsamına alınmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22/01/2013 gün ve 2013/17 sayılı kararında bu hususu belirtmiştir....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması Olmadığı Takdirde Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 176.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 27.09.2018(Prş.)...

      İcra Müdürlüğünün 2019/181 sayılı dosyası ile takibe konulan tedbir nafakası borcunun ödenmediğinden bahisle şikayette bulunularak, sanığın öncelikle birikmiş tüm nafaka borçları yönünden, bu mümkün olmaz ise cari nafaka borçları yönünden cezalandırılmasının talep edilmesi üzerine yapılan yargılama neticesinde,...İcra Ceza Mahkemesince sanığın 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, borçlu tarafından nafakanın azaltılması veya kaldırılması davasının açıldığı, davanın ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/114 esasına kayden derdest olduğu, ayrıca kararda tazyik hapsinin hangi aylara ilişkin nafaka borçları yönünden verildiğine ilişkin belirsizlik bulunduğu gözetilmeden itirazın bu yönlerden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Borçlu tarafından nafakanın azaltılması veya kaldırılması...

        .); çocuğun cinsel istismarı(suça sürüklenen çocuklar ..., ..., ... ve ...)...

          Davada; önceki iştirak nafakasının yetersiz kaldığı ileri sürülerek artırılmasına karar verilmesi, ayrıca dava tarihine kadar işlemiş olan nafakaların faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 10 TL olan iştirak nafakasının 100 TL ye yükseltilmesine, işlemiş nafakaların ise icra kanalı ile tahsili imkânı bulunduğundan ayrıca karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irat olarak hükmedilen nafakanın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim; nafaka takdirinde olduğu gibi nafakanın artırılması veya azaltılması taleplerinde de, küçüğün yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak hakkaniyete uygun bir artırıma hükmetmelidir. Somut olayda; 1995 doğumlu olan küçüğün, nafakaya hükmedildiği tarihte 5 yaşında olduğu anlaşılmaktadır....

            DAVA Davacı erkek dava dilekçesinde; davalı kadın ile ortak çocukları olan ... ve ...'ın velâyetlerinin, tarafların boşanmalarına ilişkin kararla birlikte annelerine verildiğini, ortak çocuklar lehine 375,00'er TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, büyük çocuk ...'nın bir süredir babası ile birlikte yaşadığını, kadının başka bir erkekle birlikteliğinin olduğunu ileri sürerek ortak iki çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; erkeğin ortak çocuklara karşı ilgisiz olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sosyal inceleme raporundaki tespitler ile annenin ortak çocuk ...'nın velâyetinin babasına verilmesini istemesi, ortak çocuk ...'...

              Somut olayda; davalı-karşı davacının yoksulluk nafakasının artırılması talebi tamamen reddedildiğine göre kendini vekil ile temsil ettiren davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususta bir karar verilmemiş olması usul hükümlerine uygun değildir. Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK .436/2 maddesi gereğidir....

                O halde, mahkemece; çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli, davalı babanın geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda iştirak nafakasının artırılması gerekirken; taraflar arasındaki dengeyi bozacak derecede az miktarda nafakaya hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı-karşı davacı, asıl ve karşı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve ,davaların bağımsızlığını koruduğu halde, lehine iki ayrı değil tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir ....

                  UYAP Entegrasyonu