Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Tarafların sosyo-ekonomik durumlarının araştırılması sonucu; davacının nafakanın artırıldığı tarihte aktif olarak çalıştığı, ancak bilahare 15.3.2010 tarihinde emekli olmakla maaşının azaldığı, evlendiği eşinin ev kadını olması nedeniyle yükümlülüğünün arttığı, davalının ise SGK’dan 720,00 TL emekli maaşı, babasından dolayı 250,00 TL yetim maaşı aldığı, intifa hakkı annesine ait evinin bulunduğu, reşit 3 çocuğu ile birlikte...

    TMK m.176/4 hükmüne göre ''Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 331. madde uyarınca; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." Belirtilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir. Somut olayda; tarafların Beykoz Aile Mahkemesinin 2011/1126 Esas 2014/697 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları; söz konusu karar ile davalı kadın lehine aylık 10.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği; kararın temyiz edilmeden 05.09.2014 tarihinde kesinleştiği, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebiyle açılan iş bu davanın 14.01.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kurulan Şahsi İlişkinin Kaldırılması Veya Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.29.09.2015(Salı)...

        İlk derece mahkemesince müşterek çocuklar ile davacı baba arasında TMK 169. maddesi uyarınca ara karar ile tedbiren şahsi ilişki tesisi kurulması yerinde ise de bu hususun gerekçe kısmında ve hükümde belirtilmemesi infazda karışıklığa sebebiyet verebileceğinden dairemizce müşterek çocuklar ile davacı baba arasında dava tarihinden itibaren hükmün kesinleştiği tarihe kadar şahsi ilişki tesisine karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 bendi uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.2 maddesi gereğince KABULÜ ile Kayseri 6....

        İlk derece mahkemesince müşterek çocuklar ile davacı baba arasında TMK 169. maddesi uyarınca ara karar ile tedbiren şahsi ilişki tesisi kurulması yerinde ise de bu hususun gerekçe kısmında ve hükümde belirtilmemesi infazda karışıklığa sebebiyet verebileceğinden dairemizce müşterek çocuklar ile davacı baba arasında dava tarihinden itibaren hükmün kesinleştiği tarihe kadar şahsi ilişki tesisine karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 bendi uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.2 maddesi gereğince KABULÜ ile Kayseri 6....

        Zira davacının sözleşme (protokol) ile elde ettiği "statü"ye beslediği güven, dayalı (borçlunun) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Ancak sözleşmeyle kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini de arzedebilir. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru (basiretsizliği vb.) ile mali imkanlarını zorlayan tarafın MK.nun 2. maddesinden yararlanması sözkonusu olamaz....

          Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nakafanın Kaldırılması-Velayetin Değiştirilmesi- Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı babanın nafakanın kaldırılması davasının reddi kararına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar’ temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m/341, 362) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür....

            Davalı vekili duruşmadaki beyanında müvekkilinin dava konusu taşınmaz ve otomobilini ailesinin desteği ve kredi ile aldığını, çalışmadığını, kirada oturduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; elde edilen taşınmaz ve alınan araba dikkate alındığında yoksulluğunun kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/4.maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin gerektirmesi gerekmektedir....

              Kararda, velayet kendisine verilmeyen baba ile ortak çocuklar arasında ayda bir kez Cumartesi kurulan kişisel ilişkinin, ayın hangi haftasında kurulduğu belli olmadığından, söz konusu düzenleme infazda tereddüt oluşturacak niteliktedir. Yine söz konusu kişisel ilişkinin, dosyadaki raporlarda, belirtilenin aksine uzman eşliğinde değil de, davanın tarafı olmayan ve görüşleri de alınmayan üçüncü kişilere yükümlülük yüklenerek, üçüncü kişilerin refakatinde olması koşuluna bağlanması da doğru değildir. Bu hali ile kişisel ilişki infazda tereddüt oluşturacak niteliktedir....

              Dosya içerisinde davalının gelir durumuna ilişkin sadece çalıştığı işyerinden alınan 2012 Şubat ayı ücret bordrosu bulunmaktadır.Buna göre davalının aylık geliri tam ve sağlıklı olarak saptanmamış, hükmedilen nafakayı ödeyecek ekonomik gücünün olup olmadığı denetime imkan verecek nitelikte araştırılmamıştır.Mahkemece yapılacak iş, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını tam ve sağlıklı olarak saptadıktan sonra, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde "hakkaniyete uygun" nafakaya hükmetmek olmalıdır.Ayrıca 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. O halde mahkemece, tedbir nafakasının hükmün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

                UYAP Entegrasyonu