Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Yatılı Kişisel İlişkinin Kaldırılması-Velayetin Değiştirilmesi- Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından birleşen karşı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davalı-davacının velayetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı anne asıl davada, baba ile ortak çocuklar arasında yatılı kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını, davalı-davacı baba ise birleşen davada, velayetin değiştirilmesini, velayetin değiştirilmesi talebi kabul görmemesi halinde, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişkinin kurban bayramı, çocukların doğum günü, karne ve mezuniyet günlerini...

    Davacılar vekilinin istinaf istemine gelince; Davacılar ile torunları olan çocuklar arasında dini bayramların belli günlerinde de şahsi ilişki kurulması gerektiğinin düşünülmemesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle çocuklarla dini bayramlarda kişisel ilişki kurulması yönünden davacıların talebinin kısmen kabulü ile çocuklarla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine, davalının istinaf talebinin esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....

    Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalının asıl davasının reddine, davalı karşı davacının ekonomik durumu dikkate alınarak davacı karşı davalı lehine bağlanan aylık 220,00 TL yardım nafakasının kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, yardım nafakasının aylık 230,00 TL arttırılarak aylık 450,00 TL ye çıkarılmasına, karşı davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı karşı davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE : Asıl dava; yardım nafakasının artırılması, karşı dava ise, yardım nafakasının kaldırılması veya azaltılması isteğine ilişkindir....

    TMK'nın 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu yasal hüküm gereğince iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 26/10/2011 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar, huzurdaki nafaka artırım davası 21/05/2015 tarihinde açılmıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davacının menfi tespit davasının kabulü ile, Düzce İcra Müdürlüğü'nün 2017/8877 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine başlatılan icra takibinde davacının 7 aylık toplam 4.900'TL'lik nafaka alacağının yarısı tutarında 2.450,00 TL'lik kısmı yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının iştirak nafakası azaltılması talebinin kısmen kabulü ile, müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı hükmedilen 350 TL iştirak nafakasının her bir çocuk yönünden ayrı ayrı aylık 250 TL'ye indirilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....

      Bu yasal hüküm gereğince iradın artırılması veya azıltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunun zorunlu kılması gerekmektedir. Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile, indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder....

      Uzlaşma Kurumu 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 73 ve 5271 sayılı CMK'nun 253, 254 maddelerinde düzenlenmiş, 06/12/2006 tarihli 5560 sayılı Yasa ile 5237 sayılı Yasa'nın 73 ve 5271 sayılı Yasa'nın 53 ve 54 yine 5395 sayılı Yasa'nın 24. maddelerinde değişiklikler yapılmış, çocuklar ile reşit sanıkların durumları arasında paralellik sağlamıştır. 26/06/2009 tarih ve 5918 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile 5271 sayılı yasanın 253. maddesinde değişiklik yapılarak uzlaşma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen başka bir suç ile birlikte işlenmesi halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı öngörülmüştür. 24/11/2016 tarihli 6763 sayılı Yasanın 34. maddesi ile CMK'nın 253. maddesinin (c) fıkrası değişikliğe uğramış ve yapılan düzenlemeyle "mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar" açısından da uzlaşma imkanı...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının azaltılması, yoksulluk nafakasının azaltılması veya kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 1,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 17.02.2016 günü oybirliğiyle karar verildi....

          Ağır Ceza Mahkemesinin 06.05.2016 tarihli, 2016/273 değişik iş sayılı kararı ile 5271 sayılı Yasanın 271/4. maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin itirazının kesin olarak reddedildiğinin anlaşılması karşısında; dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, II- Suça sürüklenen çocuklar ..., ..., ... hakkında 30.10.2014 tarihli nitelikli hırsızlık suçu ile suça sürüklenen çocuk ... hakkında 31.10.2014 tarihli nitelikli hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet; suça sürüklenen çocuklar ..., ... hakkında 31.10.2014 tarihli nitelikli hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümlerin incelemesine gelince; Suça sürüklenen çocuklar hakkında 30/10/2014 ve 31/10/2014 tarihlerinde işlenen iki fiil ile ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h ve 142/2-h, 35. maddelerinden cezalandırılmaları istemiyle dava açılmış ise de; İlk Derece Mahkemesi tarafından 30/10/2014 tarihli tamamlanmış hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında...

            Kaldı ki verilen tedbir kararı velayetin kaldırılması ile ilgili olmayıp çocukla annenin şahsi ilişkisinin engellenmesine yöneliktir. Elde velayetin kaldırılması için ne usulüne uygun açılmış bir dava ne de kamu tarafından yapılan bir talep vardır. Velayetin kaldırılması, çocukla şahsi ilişkinin engellenmesinden daha ağır ve ileriye yönelik sonuçları olan, yasada özel koşullara bağlanmış bir dava türüdür. Dava açılmaksızın, tedbir cümlesinden olmak üzere karara bağlanması olanaklı değildir. Velayet konusunun kamu düzenine ilişkin olduğu hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. Ne var ki bu durum hakimin olaya resen el koyabileceği anlamında değil usulüne uygun olarak açılmış davalardaki usuli işlemlerin yapılması anlamında kabul edilmelidir. O halde, ortada usulüne uygun olarak açılmış velayetin kaldırılması davası bulunmadığından, annenin velayet hakkının tamamen ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır....

              UYAP Entegrasyonu