Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; düğünde takılan ziynet eşyalarından 6 adet bileziğin kuyumcu Erkan Emet'ten emanet alındığını, düğünden 5 gün sonra iade edildiğini, ayrıca davacının evlendikten 2 ay sonra düğünde takılan ziynet eşyaları ile birlikte evi terk ettiğini, babasının evine gittiğini, geri döndüğünde yanında ziynet eşyalarını getirmediğini, yanında götürdüğü ziynet eşyalarının içinde müvekkiline takılan 15 adet çeyrek altının da bulunduğunu, bu ziynet eşyalarının davacının babasının evinde olduğunu belirterek açılan davayı kabul etmediklerini, açılan davanın reddini istediklerini bildirmiştir....
Davalı taraf, davayı tümüyle inkâr etmekle ve ziynet eşyalarına hiç dokunmadığı savunmasında bulunmakla ispat külfetini üzerine almamıştır. Ancak, davalının iddia edilen ziynet eşyasını almasına rağmen geri verdiğini veya hiç geri vermemek üzere aldığını iddia etmesi hâlinde ispat yükü ters çevrilir ve davalı iddiasını ispat külfeti altına girer. 23. Buna göre, ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını ispat külfeti başından beri davacı tarafta olmakla, ispat yükünün yer değiştirdiğinden bahsedilemeyecektir. 24. Yargılama sırasında dinlenilen tanık ifadeleri ele alındığında, Özel Daire kararında da belirtildiği üzere, davalı tanıkları olan davalının babası ... ve davalının kardeşi ...’ın ifadelerinden davacının düğünde takılan ziynet eşyalarının davalıya verildiğine ilişkin iddialarının doğrulandığı anlaşılmaktadır. 25. Ne var ki, Özel Daire bozma kararında ispat yükünün ters çevrilerek davalıya yüklenmesi usul kurallarıyla çelişmektedir. 26....
Dolayısıyla davalı koca tarafından söz konusu ziynet eşyalarının geri verilmemek üzere alındığının ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak dinlenen tanık anlatımları ile bu husus ispat edilememiştir. Ayrıca davalı vekili tarafından 14/01/2021 tarihli celsede tanık dinletmekten vazgeçilmiş olup davacı vekilince bu duruma muvafakat verilmiştir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda tarafların düğününe ilişkin cd ve fotoğraflarda tespit edilen ziynet eşyalarının davacı kadın tarafından davalı kocaya geri alınmamak üzere verildiği davalı tarafça ispat edilememiştir. Ayrıca davacı vekili tarafından dava dilekçesinde 30 adet çeyrek altın talep edilmiştir. Akabinde sunulan 17/03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile çeyrek altın miktarı 13'e düşürülmüştür. Yerleşik yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere ıslah ile talep miktarını daraltmak mümkün olmayıp, bu durumun kısmi feragat olarak kabul edilmesi gerekmektedir....
Davacı-karşı davalı kadın, talep ettiği ziynet eşyalarının erkek tarafından bozdurularak erkek adına alınan evin peşinatında kullanıldığını ileri sürmüş, davalı-karşı davacı erkek ise ziynetlerin kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Somut olayda; davacı-karşı davalı kadın, dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından bozdurulduğunu ve bunların iade edilmediğini sunduğu delillerle ispat edememiştir. Davacı-karşı davalı kadın delil listesinde yemin deliline de dayanmıştır. İspat yükü kendisine düşen ve davasını diğer delillerle kanıtlayamayan davacı-karşı davalı kadına ziynet eşyalarına ilişkin talebi konusunda diğer tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 255. ve devamı maddelerindeki yeminle ilgili usul işlemleri yerine getirilip, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesis edilerek ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
Dava ziynet eşyalarının mevcutsa aynen, mevcut değilse bedelinin tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından yargılama sırasında iade edilen çeyiz eşyalarına yönelik vekalet ücreti ve iade edilmeyen kişisel eşya ve ziynetler yönünden temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkil tarafların birbirlerine boşanma davalarını açmadan kısa bir süre önce davalı eski eşi tarafından önce dövülmüş akabinde birkaç gün evde hapsedilmiş ve ardından evden gönderilmiş ve daha sonra müşterek evin anahtarının değiştirilmiş olması nedeniyle eve tekrar giremediğini, şahsi eşyaları ve çeyizlerinin evde kaldığını, ziynet eşyalarının ise emanet olarak kayınvalidede olduğu için geri alamadığını belirterek dava dilekçesinde belirtilen çeyiz ve ziynet eşyalarının mevcutsa aynen, değilse bedelinin tahsilini istemiştir....
DAVALI-DAVACI : DAVA TÜRÜ : Maddi Tazminat - Ziynet Eşyalarının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından; maddi tazminat, ziynet eşyalarının iadesi, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı kadın, dava dilekçesinde davacı-karşı davalının ev almak için ziynet eşyalarını aldığını, iade edilmediğini beyan ederek ziynetlerin bedeline hükmedilmesini talep etmiş, davacı-karşı davalı erkek ise ziynet eşyalarının davalı-karşı davacı kadında bulunduğunu savunmuştur....
Bu bağlamda davacı; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Dosya incelendiğinde; davacı kadın, ziynet eşyalarının geri verilmek üzere kendisinden alındığını iddia etmiş, davalılar ise kadının yanında götürdüğünü savunmuştur. İddianın ileri sürülüş şekline göre ispat külfeti davacı kadın üzerindedir. Davacı kadın talep konusu ziynetlerin varlığını; sunduğu fotoğraf ve CD üzerinde yapılan inceleme neticesinde alınan bilirkişi raporu ile ispatlamıştır....
Davalı vekili 6.6.2011 havale tarihli dilekçesinde, toplam 6 adet Adana burması bileziğin, 1 adet nişan yüzüğü ve 1 adet küpenin bozdurulduğunu kabul ettiğine, bu konuda davacı kadının rızası ile iade edilmemek üzere alındığını kanıtlayamadığına göre bu ziynetler hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu kabul edilmelidir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır....
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi veya bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili ... ile ...’un oğlu, ...'nun 2001 yılında evlendiklerini tarafların bir müddet ...da kaldıktan sonra ...'nun görev yaptığı ...'e giderken ...'nun siz orda altınları çaldırırsınız diyerek takıları aldığını, ...'nun ve davacının bu şekilde Mersin'e gittiklerini, ve daha sonrasında ise geri verilmediğinden bahisle kendisine düğünde takılan ziynetlerin aynen iadesini veya bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı vekili takıların davacının ailesinde kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Somut olaya bakıldığında; davacı dava dilekçesi ile cevaba cevap dilekçesinde davaya konu ettiği ziynet eşyalarının davalı tarafından satıldığını, düğünün ertesi günü borçları olduğu gerekçesiyle davalı tarafından davacıdan alınıp bozdurulduğunu iddia etmiş, davalı ise cevap dilekçesinde davacının annesinin evine giderken davaya konu edilen ziynet eşyalarını beraberinde götürdüğünü savunmuş, mahkemece de ziynet eşyalarının niteliği itibariyle kolayca davacının üzerinde taşınabilecek nitelikte olması,davacının müşterek eve gittiğinde davalının evde bulunmaması gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde görüleceği üzere davacı davasını, söz konusu ziynet eşyalarının müşterek hanede kaldığını iddia ederek açmamış, bu ziynet eşyalarının düğünün ertesi günü davalı tarafından borçları olduğu ve bunların ödeneceği gerekçesiyle kendisinden alınarak bozdurulduğuna dayandırmıştır....