Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

    Buna göre, öncelikle, ziynet eşyalarının varlığının, sonrasında da ziynet eşyalarının davalıya verildiği iddiasının ispatı davacı kadına, bu ziynet eşyalarının davalı kocaya iade edilmemek üzere verildiğinin, davacı kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususunun ispatı ise davalı kocaya aittir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tanık beyanları ve düğün görüntülerine göre ziynet eşyalarının varlığı sabit olup, öncelikle mahkemece ziynet eşyalarının davalı kocaya verilip verilmediğine yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, gerekçede de bu hususta bir değerlendirmede bulunulmamıştır....

      Bu durumda davalı, senette belirtilen çeyiz ve ziynet eşyalarının getirilmediğini ya da davacıya geri verildiğini yazılı belge ile kanıtlamakla yükümlü olup, davalı tarafından yazılı belge sunulamadığına göre delil listesinde "her türlü yasal delil" demekle yemin deliline de dayandığından davalıya davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabulüne karar verilen çeyiz eşyalarının davacının talebi doğrultusunda bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken, çeyiz eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin kararın kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi de doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur....

        Mahkemece, hüküm altına alınan ziynet eşyalarının kararın hüküm fıkrasında cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan bilirkişi raporuna atıfla ziynet eşyalarının değerleri toplu olarak gösterilmek suretiyle hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.06.2015 (Çrş.)...

          edilmemesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3- Davalı-davacı kadın karşı davasında, 7 bilezik, 2 adet set, 6 çeyrek, 3 bileklik, 2 kolye ve tek taş yüzüğe davacı-davalı erkek tarafından el konulduğunu beyan ederek ziynet eşyalarının iadesini talep etmiş, davacı-davalı erkek ise ziynet eşyalarının kadında olduğunu savunmuştur....

            Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dosya içerisinde mevcut delillerle ziynet eşyalarının varlığı davacı kadın tarafından kanıtlanmışır. Ancak yukarıda alıntılanan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere davacı kadının bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve iade edilmediğini ispat etmesi gerekir. Davacı kadın bu kapsamda tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarının ziynet eşyalarının bozdurulduğuna dair bilgileri, davacıdan duyuma dayalı olup, ziynet eşyalarının akıbeti hususunda görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Davalı tanıkları ise, davacı kadın tarafından talep edilen ziynet eşyalarının davacı kadının ailesinde olduğunu, davalı erkek tarafından borç ödenmek maksatlı olarak ziynet eşyalarının bozdurulmadığını beyan etmişlerdir....

            Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mehir senedinde yazılı olan ziynet eşyalarının düğünde davacıya takıldığını, ev eşyalarınında davacıya teslim edildiğini, düğünde takılan ziynet eşyalarının mehir senedinde yazılan ziynet eşyalarının aynısı olduğunu, bu nedenle davacının talebinin mükerrer olduğunu, ziynet eşyalarının halen davacıda bulunduğunu, mehir eşyalarının ise alınması için davacıya ihtar gönderildiğini ancak davacının eşyaları teslim almadığını belirterek ev eşyalarını teslime hazır olduklarından bahisle dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden eşyalarla ilgili masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını ve ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davalı-davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden de onanması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

              ) bedeli 6.900 TL, 1 adet 45 gr ağırlığındaki 18 ayar 2 metre altın zincir bedeli 6.975 TL, 3 adet çeyrek altın bedeli 300 TL, olmak üzere ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda bedelleri toplamı olan 35.475 TL ziynet bedelinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, her ne kadar tanıklar tefrik öncesi 2018/109 esas sayılı dosyada dinlenmiş ise de, ziynet eşyalarına ilişkin beyanlarının alındığı, söz konusu tanık beyanlarının hükme esas alınmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmış olup , davacı tarafça talep edilen ziynet eşyaları ile,bilirkişi tarafından tespit edilen ziynet eşyalarının ağırlıkları açısından farklılık olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin de yerinde olduğu, her ne kadar davacı vekili ziynetlerin fiili ödeme günündeki değerini talep etmişse de; Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2014/10778 E.- 2014/12256 K. sayılı ilamında...

              Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sahip olduğu ziynet eşyalarını sırf Eskişehir'e taşınabilmek ve ailesine yakın olabilmek adına kendi hür isteği ve iradesiyle geri ödenmemek kaydıyla müvekkiline verdiğini ve ortak konuta yeni eşyalar almak istediğini, tarafların ziynet eşyalarını beraber bozdurduklarını, bu süreçte davacıya müvekkili tarafından herhangi bir baskı olmadığını, satılan ziynet eşyalarının ilerleyen dönemde tekrar alınıp davacıya verileceğinin teklif dahi edilmediğini belirterek, talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu