Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı,davacının dilekçesinde belirttiği kadar ziynet eşyası bulunmadığını,dava konusu ziynet eşyalarının bir kısmının 08.08.2002 tarihinde müşterek haneye giren hırsızlar tarafından çalındığını,bu olay sonrasında geriye kalan ziynet eşyalarının kendisi adına açılan banka kasasına konulduğunu,bu ziynet eşyalarının bir kaç kez banka kasasından düğün vb. durumlar olduğunda alınıp tekrar kasaya konulduğunu,sonrasında ise banka kasası külfetli olduğundan kasadaki ziynet eşyalarının evin kapısı çelik kapı ile değiştirilmek suretiyle kasadan alınıp kendisi tarafından davacıya teslim edildiğini,dava konusu ziynet eşyalarının davacıda olduğunu,davacının kendisinden habersiz şekilde müşterek çocuklarını da alarak evden ayrıldığını savunarak,davanın reddini istemiştir. Mahkemece;davacı kadının kendi isteğiyle evden ayrıldığı ,altınlarını ortak konuta bırakmasının düşünülemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ./.....

    Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur." (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2019/597 Esas 2019/2876 Kararı) "Davalının bunları iade edilmemek üzere davacının rızası ile verdiğini kanıtlayamadığı, buna göre davacı tarafından varlığı ve bozdurularak harcandığı ispatlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur." (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2019/4538 Esas 2019/9313 Karar) "Davacı, dava dilekçesinde kendisine ait takıların boşanmadan sonra davalıda kaldığını, davalının ziynetlerini iade etmediğini ileri sürerek, ziynetlerinin iadesini de talep etmiştir....

    Somut olayda; davacı tarafça davalılardan Feride yönünden de ziynet eşyalarının uhdesinde kaldığı iddia edilmiş, mahkemece davalı ...'nin ziynet eşyalarının alınmasından bilgisi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dinlenen tanık beyanları uyarınca dava konusu ziynet eşyalarının alınmasına ilişkin davalı ... yönünden iddia ispatlanamamıştır. O halde; dava konusu ziynet eşyalarının alınmasında davalı ...'ın sorumluluğu bulunmadığından hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davalı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. C) Kabule göre de; HMK'nın 326....

      Davalı, davanın öncelikle zaman aşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davaya konu mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları dışındaki diğer eşyaların aynen muhafaza edildiğini ve bu eşyaları teslime hazır olduklarını, davacıya defalarca kez bu eşyaları almasını söyldeiğini ancak davacının teslim almadığını, tarafların yıllar önce (2007 yıılında) yurt dışında boşandıklarını, uzun yıllar sonra böyle bir dava açılmasının kötü niyet taşıdığını, 1989 yılında yapılan bir evlilikte alınan ziynet eşyalarının bugün hala var olduğunu iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını dava konusu ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacıya teslim edildiğini ve ayrıldıktan sonra davacının bu eşyaları ne yaptığını bilmediğini, ziynet eşyalarının kendisine ya da annesinde bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, çeyiz eşyaları yönünden yapılan değerlendirmede; çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyaları haricindeki ev eşyalarının tarafların ...'...

        Davalı, ziynet eşyalarının bu kadar olmadığını, davacı evden ayrıldıktan sonra 1 adet altın kelepçe, dört adet altın bilezik, bir adet altın künyeden oluşan ziynet eşyalarının davacıya verilmek istendiğini ancak davacının kabul etmediğini, çeyreklerin de 5-10 adet arasında olduğunu, bu altınlar ile 4 adet bileziğin de düğünden kalan borçların ödenmesi için kullanıldığını belirterek davacının ziynet eşyalarına ilişkin taleplerinin reddini dilemiştir....

          altın zincir, 4 adet cumhuriyet altını, 13 adet çeyrek altın ve 4.000,00TL para takıldığını, davalının ve ailesinin bu ziynet eşyalarının kendisinden zorla aldıklarını, bu nedenlerle ziynet eşyalarının ve çeyiz eşyalarının kendisine iade edilmesini talep ve dava etmiştir....

          Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Dava konusu edilen ziynet eşyalarının bir kısmının davalı tarafından evlilik birliği içerisinde bozdurulduğu kabul edilerek bunlara ilişkin talep kabul edilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden ziynet eşyalarının davalının çalışmadığı dönemde buzdurulduğu anlaşılmaktadır. Evlilik birliği içerisinde davalı tarafından müşterek gderler için bozdurulan ziynet eşyalarının davacının rızası ile bozdurulduğunun kabul edilmesi gerekir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle ddavacıdü bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır....

            Aile Mahemesinin 2014/104 Esas, 2014/938 Karar sayılı boşanma dosyasında tanık olarak dinlenen ... davalının annesinin '' ... bir ettiğimiz iyilik varmış da altını askısını bırakmış, altınımız askımız bir yaptığımız iyilik varmış helal malmış ki geri bizi buldu...'' dediğini beyan etmiş, yine tanık... davalının annesinin '' Allahtan yaptığımız bir iyilik varmış da altınlar bizde kaldı ...'' şeklinde beyanda bulunduğunu belirtmişlerdir.Bu durumda, davacının iddiası, tanık beyanları ve davalının savunması birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu edilen ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı sabit olmakla; mahkemece, ziynet eşyaları yönünden iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öyle ise, mahkemece; ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ziynet eşyalarına yönelik talebin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

              Mahkemece; "Açılan dava, Ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede; Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir. Davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve geri verilmek suretiyle davalı kocasına verdiğini ispat etmek zorundadır....

              Somut olayda; davacı ziynet eşyalarının düğün gecesi davalı ve ailesi tarafından güvenlik gerekçesiyle alındığını bir daha da iade edilmediğini iddia etmiş, iddiasını ispat için tanık dinletmiş, dinlenen tanıklar ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını beyan etmişlerdir. Davalı ise düğünde takılan ziynet eşyalarının davacıda kaldığını, evden ayrılırken davacının ziynet eşyalarını üzerinde götürdüğünü savunmuş, dinlettiği tanıklar da davalının ziynet eşyalarını evden ayrılırken yanında götürdüğünü beyan etmişlerdir. Her iki tarafın dinlettiği tanıklar da görgüye dayalı, somut beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda hayatın olağan akışına aykırı iddiada bulunan davacı ziynet eşyalarının düğün günü güvenlik gerekçesiyle davalı yanda kaldığını ispat yükü altında olup, davacı mevcut delil durumu itibariyle iddiasını ispat edememiştir....

                UYAP Entegrasyonu