WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi ise 6100 sayılı Kanunun 4/c maddesinde "Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalar" olarak belirtilen nitelikte olmayan davanın mahkememiz görev alanında olmadığı, ayrıca tapunun beyanlar hanesine bir şerhin yazılması veya silinmesi hususununda asliye hukuk mahkemesinin görev alanı içinde yer aldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dosya kapsamından, davanın, tapunun beyanlar hanesindeki şerhin silinmesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/12/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....

    Somut olayda; davacı uyuşmazlık konusu taşınmazların ortak muristen kaldığını, davalıların yararlanmasına karşı koyduklarını ileri sürerek payına yönelik olarak davalıların el atmasını önlenmesi isteminde bulunmuştur. Görüldüğü üzere davacının istemi hakka dayalı (mülkiyet hakkından kaynaklanan) el atmanın önlenmesi istemine ilişkin bulunmaktadır. Davacının isteği MK 982 ve 893 maddelerinde ifadesi bulunan salt zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olmayıp, miras hakkından kaynaklanan el atmanın önlenilmesi istemine ilişkindir. Bu tür davalarda görevli mahkeme taşınmazın değerine göre belirlenir. Dava konusu taşınmazların niteliğine, miktarına ve dava tarihi itibariyle değerine göre davaya bakma Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında bulunduğundan uyuşmazlığın Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir....

      Mahkemece, davanın kabulü ile 06.05.2009 tarihli krokide kırmızı renkle gösterilen yerde davacının zilyetliğinin korunmasına karar verilmesi üzerine; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK'nın 981 vd. maddelerine göre açılmış zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Mülkiyet hakkına ve zilyetlik dışındaki başka hakka da-yanılmadığına göre, bu tür uyuşmazlıklar gerçek kişi taraflar arasındaki üstün zilyetlik hakkının belirlenmesi ile çözüme kavuşturulmalıdır. Taşınmazın kamu malı olması düşüncesiyle davacı gerçek kişinin üstün hakkının tanınmaması, yine gerçek kişi olan davalı yanın işgaline üstünlük tanımak olacağından hakkaniyete uygun görülmemiştir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırlan-dırılmasına göre orman sayılan yerlerden olduğu sabittir. Dava, gerçek kişiler arasında görülmekte olup, Orman Genel Müdürlüğü ve Hazine taraf durumunu almamıştır. Davacı yan zilyetlik hakkının korunmasını istemiştir....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15.12.2020 NUMARASI : 2020/386 ESAS - 2020/756 KARAR DAVA KONUSU : Elatmanın Önlenmesi (Zilyet KARAR : Taraflar arasında görülen "Elatmanın Önlenmesi (Zilyetliğin Korunmasına İlişkin)-Tazminat" davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....

        Buna göre "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları,görürler." Somut olayda; davacı, mirastan feragat nedeniyle feragat eden davalının muristen intikal eden taşınmazdaki miras payının iptali ile diğer mirasçılar adına eşit olarak intikali isteminde bulunmuştur. Bu durumda dava HMK'nın 2. Maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. Maddede sayılan işlerden değildir....

          Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh hukuk mahkemesi ise davanın zilyetliğin korunması davası değil üstün hakka dayanan zilyetlik tespitine itiraz davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuş, dosya Yargıtay 17. Hukuk Dairesine yargı yerinin belirlenmesi için gönderilmiş 27.06.2014 tarih, 2014/7993- 10137 sayılı karar ile ''Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan dava konusu taşınmazların beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4. maddesi gereğince, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır....

            Mahkemece; çekişmeli taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarılan ve Hazine adına tapuda kayıtlı olan 2329 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, davacının tapu tahsis belgesi ve tapu kaydı bulunmadığı, tapu kaydına tutunmadığı, orman tahdit haritası içinde iken orman rejimi dışına çıkarılan yerlerde ayni hak iddiasında bulunulamayacağı, davacının tazminat isteminin de olmadığı, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu, H.Y.U.Y. ‘nın 8. maddesi uyarınca davaya bakma görev ve yetkisini Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hükmün davacı ... tarafindan temyizi üzerine Dairece onanması üzerine Asliye Hukuk Mahkemesince dava dosyası görevsizlikle Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. ... 1....

              Gerek dava dilekçesindeki iddia, gerekse duruşma zabıtlarındaki açıklamalara göre; eldeki davanın TMK.nun 974 ve devamı maddelerinde açıklandığı üzere zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olduğu tartışmasızdır. Kaldı ki, davacı asılların ve davalıların bulunmadığı bir sırada teknik bilirkişiler yoluyla yapılan keşif sonucunda düzenlenen rapor ve kroki kapsamına göre davacıların yakını olan ve davada yer almayan Şükran Yıldırım adına kayıtlı 1203 parselle ilgili herhangi bir dava olmadığı halde bu parsele bir tecavüz varmış gibi kısa kararda açıklanmamakla birlikte, gerekçeli kararın hüküm kısmında yazılı olduğu üzere “1203 parsele vaki tecavüzün menine..” ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, gerek dava dilekçesinde iddia ve duruşmada dinlenen tanık anlatımları dikkate alındığında; TMK.nun 984. maddesinde yazılı olan iki ay ve bir yıllık süreler geçmiştir....

                Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın, 30 günlük askı süresi geçtikten sonra 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olduğu, çekişmesiz yargı işi olmadığı ve uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, dosya kapsamından, uyuşmazlık konusu sayılı taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır....

                  Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın, 30 günlük askı süresi geçtikten sonra 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazların 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazlarda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde davalıların kullanıcı olarak şerh verildiğini ileri sürerek taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu