Asliye Hukuk Mahkemesince;dava konusu 3402 sayılı ek 4 maddesi uyarınca hazine adına orman sınırlarının dışına çıkarılan dava konusu taşınmazın diğer davalının zilyetliğinde olduğuna ilişkin şerhin iptali ile taşınmazın bir kısmının davacıların kullanımında olduğuna ilişkin şerh verilmesi davası olup, dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olmayıp, zilyetlik konusu ihtilaflı olduğundan HMK4.1.Cuyarınca üstün zilyetliğin tesbiti ve zilyetliğin korunmasına ilişkin davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği görevin de kamu düzenini ilgilendirdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise; davacının talebi 6831 S.Y.'...
DEVLET İHALE KANUNU [ Madde 75 ] "İçtihat Metni" Dava dilekçesinde men'i müdahale ve zilyetliğin korunması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde, davalı belediyeye ait taşınmazı müvekkili olan davacının yazılı kira akdi ile kiraladığını ve akdin yıldan yıla yenilendiğini, davalının davacıya gönderdiği ihtarname İle taşınmazı tahliye etmesini istediğini, 6570 sayılı Kanun hükümleri gereğince mahkemeden bir tahliye kararı alınmadan tahliyenin mümkün olamayacağını beyan ederek davacının zilyetliğine yönelik sataşmanın önlenmesine ve zilyetliğin korunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise 6100 sayılı Kanunun 4/c maddesinde "Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" olarak belirtilen nitelikte olmayan davanın mahkemenin görev alanında olmadığı, ayrıca tapunun beyanlar hanesine bir şerhin yazılması veya silinmesi hususununda asliye hukuk mahkemesinin görev alanı içinde yer aldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Yörede 3402 sayılı Kanunun Ek-4 maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna ilişkin askı ilan tutanaklarının ve diğer tüm belgelerin dosya arasına konulması, ondan sonra merci tayini incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE 24/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, re'sen dikkate alınmalıdır. Somut olayda, davacı ... şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu açıktır....
HMK 'nun 4. maddesinde'' Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.'' şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda; Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....
HMK'nın 4/c maddesinde "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları görürler." düzenlemesi mevcuttur. TMK'nın 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri içermektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....
Davacı vekili sonraki aşamalarda sunduğu dilekçelerinde isteklerinin zilyetliğin korunmasına yönelik bulunduğunu, davalının bahçeye dikilen ağaçları keserek, ilaçlayarak zarar verip, depo kullanımını engellediğini açıklamıştır. Dava konusu taşınmazın paydaşlar ile gerçek şahıslar arasında kira sözleşmesi gibi şahsi hak doğuran bir sözleşme de bulunmamaktadır. Dava, kullanım hakkının engellenmesinden kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğine yönelik olup, uyuşmazlığın TMK'nun 981 ve devam maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekir....
Köylülerince ormandan ... yapıldığı, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin, ormana yönelik el atmanın önlenmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğundan Sulh Hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine yönelik verilen kararın davacı köy tüzel kişiliği tarafından temyiz edilmesi üzerine bozulmuştur. Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.12.1999 gün 1999/10739-10860 sayılı bozma kararında özetle "Anayasanın 169. maddesi ve 6831 Sayılı Yasa uyarınca ormanlar üzerinde zilyetlik iddiasının ileri sürülemeyeceği; ancak, Orman Yönetimi tarafından tanınmış ... ve yararlanma haklarının söz konusu olabileceğinden mahkemece taraflardan bu yöndeki kanıtları sorulup toplanacak kanıtlar birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre işin esası hakkında karar verilmesi” gereğine değinilmiştir....
A.Ş tarafından zilyetliğin korunmasına ilişkin verilen karar yönünden temyiz edildiği için, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olayda; davacı uyuşmazlık konusu taşınmazın bir kısmının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, bir kısmının ise 6292 sayılı yasa uyarınca üçüncü kişilere satılarak kaydedildiği ve tapu kaydında taşınmazın bir bölümünün Ahmet oğlu T4 kullanımda olduğuna dair dair şerh bulunmaktadır....