Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nun “Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakiminin görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir....
Ü.. isteğin zilyetliğin korunmasına ilişkin bulunduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, ayrıca dava açma süresinin geçtiğini, istenilen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenilmesi ve miktarları belirtilen maddi tazminat isteğinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümleri davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Tapu kaydına göre dava konusu 131 parsel davada taraf durumunu almayan Hazine adına kayıtlı olup, tapu kaydının beyanlar hanesinde 11 adet zeytin ağacının S.. oğlu Z.. G..'e ait olduğu yazılıdır. Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre, Z.. G.. mirasçılarından davacı zeytin ağaçlarından yararlandırılmadığını belirterek elatmanın önlenilmesini istemiştir. Korumaya ilişkin bu davanın davacı tarafından tek başına açılıp yürütülmesi mümkündür....
korunmasına yönelik olan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olacağı düzenlendiğinden ve dava konusu olayın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu anlaşıldığından mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmiş, karar istinaf edilmeksizin kesinleşmekle mahkemenin yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur....
Bu tespit yapılırken üstünlük tanınan zilyetliğin ilgili zilyede mülkiyet hakkı kazandırıp kazandırmadığının herhangi bir önemi yoktur. Diğer bir yandan zilyetliğin korunması davalarında korunması istenilen zilyetlikle beraber herhangi bir ayni ya da şahsi bir hakkın bulunmasına gerek yoktur. Zilyetliğin korunması davaları sonucunda verilen kararlar TMK.nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri uyarınca açılan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı mülkiyetin aktarılması talepli davalarda kesin hüküm teşkil etmez. Yargıtay'ın ve Dairemizin de kökleşmiş içtihatları bu yöndedir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesi uyarınca iddianın niteliğine göre temyize konu dava az yukarıda da belirtildiği üzere mülkiyet hakkına dayalı olmayıp, salt zilyetlik hakkına dayalı olup, TMK’nın 981 vd. maddeleri uyarınca açılmış zilyetliğin korunmasına ilişkindir....
Dosya kapsamından, 28/08/2007 günlü bilirkişi raporunda davaya konu evin üzerinde bulunduğu taşınmazın 848 ada 1 parsel sayılı orman niteliği ile Hazine adına kayıtlı olduğunun belirtildiği anlaşılmakla, davacının mülkiyet hakkına dayanamıyacağı, T.M.Yasasının 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunmasına ilişkin hükümlere dayanabileceği gözetilerek, H.Y.U.Y.'nın 8/II-3. maddesi uyarınca değere bakılmaksızın, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Ümraniye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01/12/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
./6/1932 tarihli ve 2004 sayılı ... ve İflas Kanununa göre ilamsız ... yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları...)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları...)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları...)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları,görürler." Somut olayda; davacı...dava konusu traktör üzerinde mülkiyet iddia ederek taşınır malın kendi adına aidiyetinin tespitine...karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda dava HMK'nın 2. Maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. Maddede sayılan işlerden değildir. Bu nedenle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Bilindiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 4/c maddesi düzenlendiği üzere taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davaların sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kuşkusuzdur. Öte yandan; tapuda davacı adına kayıtlı olan 12 parsel sayılı taşınmaza davalıların elattıkları kanıtlanmış değildir. Şöyle ki; tanıklar davalıların taşınmazı kullandığını bizzat görmediklerini, davacının bu şekilde ifade ettiğini bildirmişlerdir. Bu durumda, 12 parsel sayılı taşınmaz bakımından kabul kararı verilmesi doğru değil ise de; temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, 11 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar bakımından, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir....
Gerçekten; Türk Medeni Kanununun zilyetliğin korunmasına ilişkin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliği saldırıya uğrayanın saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile ona karşı dava ederek saldırının sona erdirilmesini, sebebinin önlenmesini ve zararın giderilmesini istemesi mümkündür. Somut olayda dava ... Büyükşehir Belediye Tüzel Kişiliğine yöneltilmiş ve az önce sözü edilen 08.08.2002 başlangıç tarihli kira sözleşmelerine dayanılarak Büyükşehir Belediyesinin saldırısının sona erdirilmesi dava edilmiş ise de, bu saldırının nedeni ve varlığı Büyükşehir Belediyesine karşı ispat edilememiştir. Nitekim dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 3 ve 9 numaralı iş yerlerinin davanın devamı sırasında dava dışı ve davacının kiralayanı ... Belediye Tüzel Kişiliğinin yıkım kararını tebliğ etmesiyle ... Belediye Başkanlığı tarafından yıkıldığı, böylelikle davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı ......
Mahkemece uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi sonrasında dosyanın gönderildiği ... ... 11. Sulh Hukuk Mahkemesi ise davanın salt zilyetliğin korunması ile ilgili olmadığı gerekçesiyle karşı görevsizlik yönünde hüküm kurmuş, bu hükmün de temyiz edilmeksizin kesinleşmesi sonrasında olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın gönderildiği Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/12/2014 günlü 2014/21234-19213 sayılı kararı ile salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek ... ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 gün ve 2016/18089 E. ve 2020/3321 K. sayılı ilamı) Somut olayda gelince; davacı, menkullerin mülkiyet hakkında dayalı olarak kendisine iadesini, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tazminini istemiş olmasına göre dava, salt zilyetliğin korunmasına yönelik dava niteliğinde değildir....