Mahkemece kabul nedeniyle davanın KABULÜNE ve dava konusu 107 ada 2 sayılı parselin beyanlar hanesinde zilyet olarak adına tespit yapılan davalı ...'nin adına ilaveten davacı ...'nin adının da zilyet olarak yazılmasına, davalılar ..., ..., Kamil Çiftlik, Adil Çiftlik, ..., ..., ..., ... yönünden açılan davanın husumet nedeniyle REDDİNE karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen Istranca Vakfı Hususi ormanı olarak dış sınır tahdidi bulunmaktadır....
(Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve köy tüzel kişiliği aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine ve 295 ada 2 nolu parselin sadece (a) ile gösterilen bölümü hakkında hüküm kurulmuşsa da, kısmi ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açılabileceği, açılacak bu davada husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyet olanlara yöneltilebileceği dikkate alınarak mahkemece, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilemeyeceği, dava dilekçesinde niteliği bildirilen taşınmazların tespit tutanağının malik hanesi açık bırakılmak suretiyle düzenlenip gönderildiği ve kamu düzeni nedeniyle kadastro hakimi düzenli sicil oluşturmakla görevli bulunduğundan, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan bölümleri üzerinde kim ya da kimlerin ne zamandan beri zilyet ettiği, onlar yararına kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek...
(Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve köy tüzelkişiliği aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine ve 215 ada 1 nolu parselin sadece (a) ile gösterilen bölümü hakkında hüküm kurulmuşsa da, kısmi ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açılabileceği, açılacak bu davada husumet Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyet olanlara yöneltilebileceği dikkate alınarak mahkemece, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzelkişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilemeyeceği, dava dilekçesinde niteliği bildirilen taşınmazların tespit tutanağının malik hanesi açık bırakılmak suretiyle düzenlenip gönderildiği ve kamu düzeni nedeniyle kadastro hakimi düzenli sicil oluşturmakla görevli bulunduğundan, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan bölümleri üzerinde kim ya da kimlerin ne zamandan beri zilyet ettiği, onlar yararına kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek...
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritaları ile maki tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen harita mühendisi bilirkişi ve orman bilirkişi raporuyla bilirkişi krokisinde (A) ve (B) ile gösterilen toplam 312 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında bırakıldığı belirenmişse de, bu yer için davacı tarafın 1997 ila 2002 yılları arasındaki işgali nedeniyle tahakkuk ettirilen ecrimisili ödedikleri, başka deyişle işgal tazminatı ödediği, bu nedenle taşınmazı malik olarak zilyet ettiğinden söz edilemeyeceği gibi, Öz Topak Sanayi A.Ş. tarafından bir kısım hazine arazisinin satın alınmak istenmesi üzerine yapılan araştırmada ve Jeomorfolog ... tarafından 18.11.1987 tarihinde düzenlenen 2009/19894-2010/2322 raporda, yakın civardaki arazilerin, hiç zilyet edilmeyen taşlık ve çalılık olduğu belirlendiği, bu tarihten sonra dava tarihine kadar imar ihya 20 yıllık...
O halde; Mahkemece davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dava konusu taşınmazlar üzerinde yarı pay oranında davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kimin, ne zamandan beri, ne şekilde zilyet olduğu, davacı tarafın dava konusu taşınmazlarda zilyet olup olmadığı, davalı taraf zilyet ise zilyetliklerinin sadece kendi adlarına mı yoksa davalı adına da olup olmadığı hususları ayrıntılı, somut olaylara dayalı olarak araştırılarak, tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, davacı ...'...
ın zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, ...'un ölümü ile davacının babası ...'e kaldığı, ...'ın kendine düşen kısımları dava dışı...'e sattığı ve onun tarafından tavuk çiftliği yapıldığı ve o kısmın halen ....'in zilyet ve tasarrufu altında bulunduğu, dava konusu yer üzerine muris ...'in 1981 yılında narenciye fidanları dikerek zilyet ve tasarrufta bulunduğu, ölümü ile eşi ... ve oğulları ... ve ...'a kaldığı, halen bu üçünün kullanımında olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, 2/B uygulaması sonucu orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların tapu kaydına kullanıcı şerhi verilmesi için, taşınmazın kullanım kadastrosuna tabi tutulması gerekir....
Davada çekişmeli taşınmazın korunması istenen bölümü Hazine’ye ait olup, davacı bu taşınmaz bölümünde zilyet olduğundan, uyuşmazlığın MK.nın 894 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Bu halde; davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 22. ve 23. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davada çekişmeli taşınmazın korunması istenen bölüm davacıya ait değilse de, davacı bu taşınmaz bölümün üzerinde zilyet olduğunu ileri sürdüğüne göre, uyuşmazlığın MK.nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Bu halde; davanın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.02.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Ancak davacı .... tarafından yalnızca tutanağın beyanlar hanesinde davalının zilyet olduğuna ilişkin şerhin iptali istemi ile dava açılmıştır. Belediyenin, taşınmazın Belediyenin kullanımında olduğuna ilişkin iddiası ve kendi adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile açılmış bir davası bulunmadığına göre, davalı tarafın zilyet olmadığına ilişkin talebi yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Anılan davacı yönünden davanın bu nedenle reddi gerekirken esasa ilişkin ret kararı verilmiş olması sonucu itibari ile doğru olduğundan hükmün, davacı Belediyenin davası ile ilgili gerekçe açıklandığı şekilde DÜZELTİLMEK suretiyle ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak davacı.... tarafından yalnızca tutanağın beyanlar hanesinde davalının zilyet olduğuna ilişkin şerhin iptali istemi ile dava açılmıştır. Belediyenin, taşınmazın Belediyenin kullanımında olduğuna ilişkin iddiası ve kendi adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile açılmış bir davası bulunmadığına göre, davalı tarafın zilyet olmadığına ilişkin talebi yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Anılan davacı yönünden davanın bu nedenle reddi gerekirken esasa ilişkin ret kararı verilmiş olması sonucu itibari ile doğru olduğundan hükmün, davacı Belediyenin davası ile ilgili gerekçe açıklandığı şekilde DÜZELTİLMEK suretiyle ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....