Davacı vekili dava, istinaf ve temyiz dilekçelerinde davalarının 4706 ve 4070 sayılı Yasalara aykırı olarak yapılan satış nedeniyle açıldığını, Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmazda davalının zilyet olmamasına rağmen satışının davalıya yapıldığını, taşınmazda davacının zilyet olduğunu belirtmiştir. Bu hali ile davanın kadastro öncesi nedene dayalı olmayıp, 4706 ve 4070 sayılı Yasalara aykırı olarak yapılan satış nedeniyle açıldığı açıktır. Mahkemece ilgili Kanunlara göre taşınmazın satışı için gerekli olan şartlar değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulması isabetsiz olup hükmün bozulmasını gerektirmektedir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2....
Davalı T1 vekili tarafından İlk Derece Mahkemesine sunulan 02.02.2021 havale tarihli İstinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçelerinde de belirtikleri üzere taşınmazın uzun yıllardır davalının zilyetliğinde ve mülkiyetinde bulunan bir taşınmaz olduğunu, davalının bu taşımazı yurt dışında olduğu dönemlerde davacının yarıcı usulü kullanmasına muvafakat ettiğini, ifade veren bilirkişiler ve tanıkların taşınmazın öncesini bilmediklerini, taşınmazın zilyetliği konusunda ihtilafta bulunduğunu, davalının zilyetliğinin tespit tarihinden öncesine dayandığını, mahkemece davacının taşınmaza ne şekilde zilyet olduğunun araştırılmadığını, dosyaya sundukları Kadastro Mahkemesi kararında davacının isminin geçmediğini, yani geçmişte davacının herhangi bir zilyetliğinin olmadığını, eski mahkeme kararında taşınmaza o tarihte zilyet olanların belirtildiğini, bu hususta mahkemece yeterli araştırma yapılmadığını, davalının taşınmaza geçmişinde ve halen zilyet olduğunun...
Türk Medeni Kanunu’nun 993. maddesi; “İyiniyetle zilyedi bulunduğu şeyi, karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan veya ondan yararlanan zilyet, o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir. İyi niyetli zilyet, şeyin kaybedilmesinden, yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu olmaz” şeklinde, Aynı Kanun’un 994. maddesi “İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir. İyiniyetli zilyet, diğer giderler için tazminat isteyemez. Ancak, şeyin geri verilmesinden önce kendisine bu giderler için bir tazminat önerilmezse, kendisi tarafından o şeyle birleştirilen ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri o şeyi geri vermeden önce ayırıp alabilir....
Dolayısıyla, kiralananın bu kısmı davacı olan kiracıya teslim edilmemiş, kiracı çekişmeli bölüme fer’i zilyet olmamıştır. Kiralanan, kiracıya teslim edilmiş ise (kiracı fer’i zilyet durumuna girmişse) kira sözleşmesine dayanarak kiralanana tecavüz eden üçüncü kişiye karşı elatmanın önlenmesini (TMK. m.974, 981, 984) isteyebilir ise de, fer’i zilyet olmadığı anlaşılan davacı sırf kira sözleşmesi sebebiyle tecavüz eden üçüncü kişiye karşı elatmanın önlenmesi davası açamaz. Mahkemece, yapılan bu saptama gözetilerek davanın reddi gerekirken, istemin hüküm altına alınması doğru değildir. Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır. Kabule göre de; davacı 845 ada 19, 25 ve 31 sayılı parsellerin kira sözleşmesine dayanmış ise de, bu sözleşmeler yerinde uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, (A) harfli bölümün kira sözleşmeleri kapsamında kalıp kalmadığı uygulamayla saptanmamıştır. Bu yönün inceleme dışı bırakılması da yerinde değildir....
Keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, zilyetliğin hangi tarihte ve nasıl başladığı, kimden kime ve ne suretle intikal ettiği, ne şekilde zilyet edildiği, tarafların ortak miras bırakanından kalıp kalmadığı, taraflar arasında miras ilişkisi bulunup bulunmadığı, taraflar arasında miras ilişkisi varsa paylaşma olup olmadığı, paylaşma varsa kime neresinin düştüğü, kimin ne zamandır ve ne sıfatla taşınmazlara zilyet olduğu hususlarında olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, fen bilirkişisinden, keşfi izlemeye olanak tanır şekilde rapor ve harita düzenlenmesi istenmelidir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taşınmaza hiç zilyet olmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın zamanaşımından reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davacının taşınmaza zilyet olmadığı, taşınmazın davacıya satılmasından 5 yıl sonra dava konusu taşınmazın yanındaki taşınmaza, dava dışı Tuncay'ın ev yaptığı, davaya konu taşınmazı fiilen Tuncay'ın kullandığı, satışın 1991 yılında yapıldığı, eldeki davanın 18.07.2014 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir. Dava; harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin, tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre (TBK m. 77-82; BK m.61-66 ) davalı satıcıdan istirdatı istemine ilişkin alacak davasıdır....
Ayrıca; kabule göre de, Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu savıyla dava açtığı halde, zilyet tanıkları dinlenmemiş, adına tescil kararı verilen ... yönünden 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlamalar araştırılmamıştır....
İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastrosunun uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı belirlenip, 1963 yılı genel arazi kadastrosunda çalılık ve taşlık olarak tapulama dışı bırakıldığı, her ne kader ziraat uzmanı bilirkişi tarafından çekişmeli taşınmazın çalılık ve taşlık araziden en az 20 yıl önce imar ihya edildiği ve ... alanı olarak zilyet edildiği bildirilmiş, yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın öncesinde tarla olarak, daha sonrada ev ve bahçesi olarak 20 yıldan fazla süreyle zilyet edildiğini bildirmişlerse de, ev yapmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun olmadığı gibi, gerek taşınmazın üzerindeki meyve ağaçlarının yaşları ve gerekse çekişmeli taşınmazın 270 metre kuzeyindeki dava dışı bir yer için, kiralama isteminde bulunulması üzerine, Hazine tarafından 1987 yılında...
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki 6292 sayılı Kanun uyarınca satışı yapılmış taşınmazda, davacıların zilyetliğinin tespiti ve zilyet olarak adlarının kaydedilmesi, davalı gerçek kişi adına oluşan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı ... ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili, çekişme konusu taşınmaza tarafların müşterek murisi ...’ın ölümü ile mirasçılarının elbirliği ile zilyet olduğu iddiasıyla, çekişme konusu taşınmaza müşterek muris ... mirasçılarının payları oranında zilyet olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule yönelik bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli parselin tespit gibi Hazine adına tesciline, beyanlar hanesinde herhangi bir değişiklik yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaza ortak miras bırakan ...'ın zilyet olduğu mahkemece yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir....