WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, davalı tarafından teknisyenliğe verildiği iddia edilen senedin aslının ya da onaylı örneğinin dosyaya sunulması istenilmeli ve bu senedin ibraz edilmesi halinde, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından belirlenecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, varsa senet ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, murisin sağlığında çekişmeli taşınmazı davalıya bağışlayıp bağışlamadığı, bağışlamanın hangi tarihte ve ne şekilde gerçekleştiği, taşınmazın zilyetliğinin davalıya devredilip devredilmediği, bağışlama tarihinden itibaren taşınmazı kimin, ne şekilde ve hangi sıfatla kullandığı, taşınmaz üzerinde miras bırakanın bağışlama tarihinden sonra devam eden kullanımı varsa bu kullanımın niteliğinin ne olduğu, taşınmazı asli zilyet olarak mı yoksa feri zilyet olarak mı kullandığı hususlarında...

    Çil’in tarla olarak zilyet ettiği, ölümü ile mirasçılarına kaldığı, bu yerin 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu yer davalı gerçek kişilere satılmadığı halde, zilyet olarak da onların gösterildiği, oysa bu yerin ... Çil mirasçılarının zilyetliğinde olduğu iddiasıyla Resul ve ... ...’ın zilyet olarak gösterildiği işlemin iptalini, yerine ... Çim mirasçılarının zilyetliğind e olduğunun yazılmasını istemiş, davayı 14.02.2006 tarihinde ... ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne yaygınlaştırmıştır. Mahkemece, Mal Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten davalılar ... ve Resul ... aleşhine açılan davanın esastan, ... ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın ise hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından esasa, Orman Yönetimi tarafından ise vekalet ücretine ilişkin olarak temyiz edilmiştir....

      Zilyet kapı ve penceresi kırıldığı için evini koruyamayacak kıranlar hakkında ise kendisini evden çıkarmak isteyen ev sahibince "şikayet edilmediği için işlem yapılamayacaktır. Bunun gibi araç kiralamada malik aracı kiralayandır. Kiracı ise zilyettir. Araç kiracının elinde zarara uğrarsa o zarar giderilmeden araç sahibi aracı almamakta üstelik kirası da işlemektedir. Zilyet bu zararı bir an önce giderip ücretini ödemekten kurtulmak isteyecek ve zararı giderecektir. Eğer satıcı malik şikayetçi olur dersek haksızlık yapmış olacağız. Çünkü malikin hiçbir zararı kalmadı ki niye şikayetçi olup yargılamaları takip edeceğim diye zaman ve emek harcasın. Gerçek zarar gören zilyettir ve dolayısıyla mağdur olan odur. Şikayetçi hakkı onun olmalıdır. Kanunun sözüne ve ruhuna uygun olarak TCK'nın 151. maddesinde kullanılan "mağdurun, tabirinin zilyedi de kapsadığını kabul etmek gerekecektir....

        ın aralarında yaptığı taksimde hangi taşınmazın hangi bölümünün kime isabet ettiği, bu bölümlere ne zamandan beri kimin zilyet olduğu hususları netleştirilmemiş, özellikle davacı ... tarafından ...'ya satıldığı söylenen bölümler üzerinde ilk keşifte tanık .... tarafından ...'nın 15-20 yıllık zilyetliği olduğu bildirilmesine karşın, ikinci keşifte davacı ...'in davalı ...'yı tarlaya sokmadığı,...'nin zilyet olamadığı yolunda beyanlarda bulunulmuş, ancak beyanlar arasında doğan çelişkiler giderilmemiştir. Mahkemece, Kerem ve .... arasındaki taksim, ...'ya satış yapılıp yapılmadığı ve taşınmazlara hangi tarihten beri kimin zilyet olduğu hususlarında yapılan araştırma yetersiz olup, bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez....

          KARAR Davacı vekili, davaya konu taşınmazın tapu maliki ...’in 1930 yılında vefat ettiğini, mirasçılarının davaya konu taşınmaza hiç zilyet olmadıklarını, tapu kaydında muhdesat şerhi sahibi olan ... isimli kişinin zilyet ve tasarrufundayken 21.05.2010 tarihli sözleşmeyle davacıya devredildiğini, bu nedenle öncelikle TMK’nin 713/2 maddesi gereği tapu maliki öldüğünden, davacıya satış yapan ve tapu kaydında evin sahibi olarak görünen ...’un ve sonrasında da davacının zilyetliğine dayanarak davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı mirasçı ..., davanın reddini savunmuş, diğer mirasçılar davaya cevap vermemiştir....

            Mahkemece; 112 ada 33, 127 ada 18, 128 ada 22, 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazlar ile 233 ada 1 nolu parselin dahili davalılar adına tespit gören hisseleri dışındaki kısmının evveliyatında kök muris ...’e ait olup ölümüne kadar kök muris tarafından malik sıfatıyla zilyet edildiği, kök muris ...'...

              Mirasçıların miras paylarının birbirlerine devri mümkün olduğu gibi, 3402 Sayılı Yasanın 13/B-b maddesi gereğince "zilyet taşınmaz malı kayıt maliki veya mirasçılarından tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge veya bilirkişi tanık sözleri ile ispat ettiği ve ayrıca; en az 10 yıl müddetle çekişmesiz aralıksız ve ... sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit olunabilir" çekişmeli parsellerin tespit tutanağı edinme sütununda taşınmazların öncesinin davalının gayri resmi eşi ...'in evlatları ... ve Mülayım'a ceddinden intikal ve paylaşım sonucu intikal ettiği ve onlar tarafından 2003 yılında davalıya satıldığı belirtilerek ... adına tespit edildiği anlaşılmıştır. 12.11.2005 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi taşınmazın öncesinin 1966 yılında ölen ... ...'a ait iken paylaşım sonucu oğulları davacı ... ile davalının gayri resmi eşinin babası ...'a kaldığını, ...'in payını ...'...

                bu kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabınım eaiz olduğu düzenlendiğini, anılan hükümler karşısında, koşulları oluştuğu takdirde taşınmazın bir bölümünün olağanüstü zamanaşımı yolu ile kazanılabileceğini, müvekkilinin 30 yılla aşkın süredir malik ve zilyet olarak kullandığı kısımda zamanaşımı yolu ile kazanıldığından kendi adına tescili için dava açmak gerektiğini, davanın tarafları bakımından usülü talepler davanın mahiyeti gereği Maliye Hazinesi zorunlu olarak davalı gösterildiğini, tapu maliklerinin ölü olduğunu mirasçılarını tam olarak tespit edemediklerini, Sumbas İlçesi,Kalfa Mh. 186 Ada 1 parsel içerisinde kalıp müvekkili tarafından 30 yılı aşkındır zilyet ve tasarrufunda bulunan 3.000.00 m2 lik kısmına yönelik davamızın kabulü ile o kısmının tapusunun iptali ile ayrı bir parsel nosu verilerek yakut ta hisseye girmesi kaydıyla müvekkilin adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu parsellerin hisselerin 3.şahıslara devrinin önlenmesi bakımından davalılar hişseleri...

                Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK'nin 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar zilyet lehine mülkiyeti kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Az yukarıda da zikredildiği üzere, TMK'nin 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davaların başarıya ulaşması için bu fıkrada belirtilen koşullar yanında aynı zamanda 713/1. fıkrasındaki koşulların da gerçekleşmiş bulunması gerekir. Çünkü 2. fıkrada; “aynı koşullar altında…” denilmek suretiyle aynı maddenin 1. fıkrasına atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır....

                  Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK'nin 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar zilyet lehine mülkiyeti kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Az yukarıda da zikredildiği üzere, TMK'nin 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davaların başarıya ulaşması için bu fıkrada belirtilen koşullar yanında aynı zamanda 713/1. fıkrasındaki koşullarında gerçekleşmiş bulunması gerekir. Çünkü 2. fıkrada; “aynı koşullar altında…” denilmek suretiyle aynı maddenin 1. fıkrasına atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu