Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ye yönelik eylemleri nedeniyle mala zarar verme suçundan kurulan hükümler ile ilgili temyiz taleplerinin incelemesine gelince; Hırsızlık suçunun konusunu çalınmak istenen aracın kendisinin oluşturması durumunda, malın çalınması sırasında araca verilen zararlardan dolayı ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilemeyeceği, bu nedenle sanıkların aracı çalmak amacıyla araca zarar vermesi eylemlerinin suç oluşturmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hükümlülük kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ile ...'nın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Katılan sanık ...’ın yokluğunda verilen hükmün tebliğ tarihinde cezaevinde bulunması nedeniyle usulüne uygun tebliğ edilmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın temyiz isteminin süresinde olduğu, ve katılan sanık ...’ın, hakkında kasten yaralama, kamu malına zarar verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri ile kendisine yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle katılan sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmünü temyiz ettiği kabul edilerek yapılan incelemede; Katılan sanık ...’a yüklenen 5237 sayılı TCK'nın 152/1-a, 86/2-3-e maddelerinde düzenlenen kamu malına zarar verme, kasten yaralama suçlarının, katılan sanık ...’a yüklenen 5237 sayılı TCK'nın 86/2-3-e maddelerinde düzenlenen kasten yaralama suçunun, gerektirdiği cezanın alt ve üst sınırına göre aynı yasanın 66/1-e maddsesinde öngörülen 8 yıllık asli zamanaşımının karar tarihi olan 11.06.2013 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, bu süre içerisinde zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmamış bulunması...

      Ceza Dairesi tarafından mala zarar verme suçu açısından cezanın kesin nitelikli olması nedeniyle başvurunun reddine, nitelikli hırsızlık suçu açısından başvurunun esastan reddine, dolandırıcılık suçu açısından hükümden sonra uzlaşmanın sağlanması üzerine kamu davasının düşürülmesine dair kurulan hükümlerin sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık müdafiinin 16/11/2018 tarihli temyiz dilekçesinde dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik bir temyiz talebinin bulunmadığı, mala zarar verme suçu açısından temyiz talebinin itiraz olarak kabulü ile görevli ve yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilerek itiraz üzerine karar verildiği, nitelikli hırsızlık suçu açısından ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15....

        Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde; Mala zarar verme suçu nedeniyle hükmolunan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına dair karar verilmesine rağmen adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamış, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak; Mala zarar verme suçu nedeniyle sonuç olarak adli para cezasına hükmedilmesine rağmen, kasıtlı suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezalarının sonucuna bağlı olduğu gözetilmeden 5237 sayılı TCK.nun 53.maddesi gereğince uygulama yapılması, Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 Sayılı CMUK.nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı kanunun...

          gönderilmekle yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dairemizce 15.06.2020 günü yapılan temyiz incelemesi sonunda suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan düzeltilerek onanmasına ve bozulmasına karar verilirken, 2020/11070, 2020/5411 sayılı ilamın 2. bölümünde suça sürüklenen çocuk ... hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle sadece suça sürüklenen çocuk ...’in konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarıyla ilgili inceleme yapılması gerekirken sehven her iki suça sürüklenen çocuğun konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarıyla ilgili hüküm kurulduğu ve yine ilamın 2. bölümünün (1) numaralı bozma sebebinde suç adının konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme diye belirtilmesi gerekirken sehven hırsızlık olarak yazıldığı anlaşılmakla, 5560 sayılı Yasanın 29. maddesi...

            görülmeyip, hükmün onanmasına yönelik dairemiz kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, hırsızlık konusu eşyanın çalınması sırasında çalınan eşyaya zarar verilmesi halinde, ayrıca mala zarar verme fiilinden dolayı ceza verilemeyeceği, sanığın ... olarak çalınan eşyadan faydalanma kastı bulunup, mala zarar verme kastından sözedilemeyeceği gerekçesiyle itiraz edilmiş ise de; Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde mala zarar verme suçundan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayet aranmayacağını öngören 5237 sayılı TCK.'...

              Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir....

                , 5237 sayılı TCK'nın 143. maddesince artırım yapılıp yazılı şekilde hüküm kurularak sanıklar hakkında fazla ceza tayin edilmiş olması, 3)Sanık ... hakkında Akçamescit köyünde ve Göynükören köyünde telefon direklerine zarar verilmiş olması nedeniyle mala zarar vermeden kurulan mahkumiyet hükümlerinde suça konu telefon direklerinin kamu hizmetine tahsis edilmiş olması nedeniyle TCK'nın 152/1-a maddesinden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden 151/1. maddesinden hüküm kurulması, 4)06.08.2013 tarihli Eskiyüreğil köyünde meydana gelen kablo hırsızlığı olayında kabloların sanık ... tarafından çalındığına ilişkin sanığın hükümlülüğüne yeter, kesin, inandırıcı, her türlü şüpheden uzak somut ve hukuka uygun kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden, üzerine atılı hırsızlık suçundan beraati yerine, yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi, 5)Sanık ... hakkında iddianamede 01.08.2013 ve 05.08.2013 tarihli eylemler nedeniyle 2 kez mala zarar verme suçundan cezalandırılması talep edilmiş , mahkemece...

                  in Asayiş Şube Müdürlüğünde görevini yapmaktayken vazifesi gereği hırsızlık olaylarının yoğun olduğu Üçkuyular pazaryerini kontrol etmekte iken sanıktan kimliğini istediğini, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra sanığın olay yerinde kaldığı, yarım saat sonra sanığın yarı çıplak bıçakla kendisine zarar vermesi üzerine katılanın tekrar olay yerine gelip işlem yapmak istediğinde sanığın katılana sinkaflı küfür ettiği ve amcalarına söyleyip karakolu bastırmakla tehdit ettiği, olay nedeniyle gözaltına alındığında polis aracına tekme atarak zarar verdiği, bu şekilde sanığın görevli memura görevi nedeniyle hakaret, kamu malına zarar verme ve görevli memura direnme suçlarını işlediği iddia ve kabul edilen olayda; Katılan anlatımı, tanık beyanları, olay, görgü tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre sanığın eylemlerinin kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret, görevli memura direnme ve kamu malına zarar verme suçlarını oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....

                    Dava, sulama suyu onarım ve yenileme işi sırasında susuzluktan kaynaklanan ürün zararı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, kamu hizmeti sırasında zarar verilmesi nedeniyle idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir. 11.2.1959 gün ve 17/15 sayılı YİBK. kararında belirtildiği üzere, kamu kurumlarının verdikleri karar sonunda plan ve projelere uygun olarak tesisler yaptırmış olmaları yada bu tesisleri kullanmaları veya tesislere bakmaları nedeniyle idari eylem veya işlem sonucu kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesinde idari yargı yeri görevlidir. Somut olayda davacının istediği zarar, kamu hizmetinin plan veya projeye uygun yerine getirilmesinden dolayı ortaya çıkan bir zarar olmayıp, haksız eylemden kaynaklanmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu