nın 146.maddesiyle aynı mahiyette olduğu ve bu madde gereğince 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve bu sürenin geçtiği, davalının gerek icra dosyasındaki itiraz dilekçesinde, gerekse mahkememiz dosyasındaki cevap dilekçesinde açıkça zaman aşımı definde bulunduğu, zaman aşımı definin süresinde olduğu belirtilerek açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir....
Kooperatif ile üyesi arasında kural olarak zaman aşımı işlemez ise de bu kural ortağın bağımsız bölüm talebinin zamanaşımına uğramaması nedeniyle ödenmesi gereken aidata ilişkindir. Ancak dava konusu olayda üst birlik tarafından talep edilen aidatın bu kuralın dışında olduğu bu nedenle TBK'nın 147/4 maddesi uyarınca 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla takip tarihinden geriye doğru 5 yıl gidilerek muaccel ve zaman aşımına uğramamış aidatların hüküm altına alınması gerekirken, zaman aşımına uğramamış alacaklar için de zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İtirazı Kadastro Komisyonunda reddedilen davacı ..., çekişmeli taşınmazın başka parsele uygulanan taşınmazın kayıt miktar fazlası olup, zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediğine, ..., tapu kaydına, vergi kaydı ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine, ..., tapu kaydına, vergi kaydı ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine, M. ..., vergi kaydı ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine, ..., tapu kaydına, vergi kaydı ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış, yargılama sırasında ise ... ve arkadaşları miras yoluyla gelen hakka; ..., ..., ..., ..., M. ... ve ... ayrı ayrı kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine, ... ise, vergi kaydı ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; müdahil davacı ...'ın davasının kabulüne, 128 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişileri M. ... ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi SAYISI : 2017/696 Esas, 2023/470 Karar HÜKÜM : Zaman aşımı nedeniyle ret BİRLEŞEN 2014/517 E. HÜKÜM :Zaman aşımı nedeniyle ret BİRLEŞEN 2014/518 E. HÜKÜM : Zaman aşımı nedeniyle ret BİRLEŞEN 2014/519 E. HÜKÜM : 2, 4 ve 5 no.lu davalılar yönünden zaman aşımı nedeniyle ret; 1, 3, 6 ve 7 no.lu davalılar yönünden dava ret 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın eser sözleşmesine dayalı olarak iş sahibi tarafından yüklenicilere karşı açılan fazla ödenen bedelin iadesi talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 18.01.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 6....
Davacıya ödeme emri 14.02.2008 tarihinde tebliğ edilmiş dava 21.02.2008 tarihinde 7 günlük sürede açılmışsa da davacı dava dilekçesinde zaman aşımı def'inde bulunmamıştır. Süresi geçtikten sonra 29.04.2009 tarihinde ıslah yolu ile de olsa zaman aşımı definde bulunması da mümkün değildir. Kaldı ki davalı taraf zaman aşımı def’i süresi içinde ileri sürülmediğinden muvafakatının olmadığını belirtmiştir. Bu durumda ödeme emrine karşı süresi içinde zaman aşımı def'inde bulunmayan davacıya sonradan bu hakkın ıslah yolu ile tanınması yerinde değildir. -Mahkemece işin esasına girilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacıya ödeme emri 14.02.2008 tarihinde tebliğ edilmiş dava 21.02.2008 tarihinde 7 günlük sürede açılmışsa da davacı dava dilekçesinde zaman aşımı def'inde bulunmamıştır. Süresi geçtikten sonra 29.04.2009 tarihinde ıslah yolu ile de olsa zaman aşımı definde bulunması da mümkün değildir. Kaldı ki davalı taraf zaman aşımı def’i süresi içinde ileri sürülmediğinden muvafakatının olmadığını belirtmiştir. Bu durumda ödeme emrine karşı süresi içinde zaman aşımı def'inde bulunmayan davacıya sonradan bu hakkın ıslah yolu ile tanınması yerinde değildir. Mahkemece işin esasına girilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
itibariyle tabi olduğu; olay tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK.nun 102/3 ve 104/2.maddelerinde öngörülen dava zaman aşımının gerçekleşmediği nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı ise de; suç tarihi olan 23.10.1998 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar anılan zaman aşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK.nun 102/3, 104/2 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8.maddeleri uyarınca zaman aşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 14.01.2014 günü oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle yaralama Hüküm : TCK’nın 89/4, 31/3, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet Taksirle yaralama suçundan suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm, suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suça sürüklenen çocuğa isnat edilen eylem TCK'nın 89/4. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suçun 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e. maddesi uyarınca 8 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurmuş olup 18 yaşını doldurmadığı saptandığından TCK'nın 66/2. maddesi uyarınca 1/3 oranında azaltılarak hesaplanacak zaman aşımı süresinin 7 yıl 12 ay olduğu, zaman aşımın kesen nedenlerin varlığı halinde zaman aşımı süresi yeniden işlemeye devam edecekse de, zaman aşımının durma süresi de gözetildiğinde, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 66/2....
İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti gibi taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğu iddiasına dayalı haczin kaldırılması şikayeti de, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, haczin bildirimine ilişkin İİK.nın 103.maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdı borçluya 21.01.2016; kıymet takdiri raporu 20.03.2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve borçlu vekili icra mahkemesine kıymet takdirine itiraz etmiştir. Ayrıca, satış ilanı borçlu vekiline 08.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre, borçlunun 05.02.2018 tarihinde icra mahkemesine haczin kaldırılması istemiyle yapmış olduğu başvurusu, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonradır....
O halde, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun son hacze yönelik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olup, mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....