Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenlerle denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tayin ve tespiti gerektiği gözetilmeden, infazı kısıtlar biçimde 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, 5- Sanığın savunması dikkate alınarak olay tarihinde geçerli sürücü belgesi olup olmadığı araştırılıp onaylı örneği getirtilmeden, fotokopi belgeye dayanılarak geri alınmasına karar verilmesi, 6- 5237 sayılı TCK'nın da cezaların toplanması müessesesi olmadığı halde, tayin edilen cezaların uygulama yeri bulunmayan TCK'nın 42. maddesi uyarınca toplanmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ve üst Cuhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 19.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    müştereken tahsiline karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Sanığa verilen hapis cezası ertelendiği halde TCK'nun 51/8. fıkrasında yer alan ihtarata yer verilmemesi ve TCK'nun 51/7. maddesi gereğince denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın "kısmen veya tamamen" infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi gerektiği halde infazı kısıtlayacak şekilde sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi, 5. Dava konusu kaçak sigaraların 5607 sayılı Kanunun 13/1. maddesi delaletiyle TCK'nun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde müsadere ve tasfiye kararı verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarlarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        reddine karar verilmesi, 5) Dava konusu taşınmazın 15.29 m²'lik yol ve 14.07 m²'lik kaldırım olarak el atılan kısımlarının tapudan terkinine, kalan kısımların idare adına tescili yerine, 10 m²'lik kısmın tapudan terkinine, kalan bölümlerin idare adına tesciline karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

          Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak nüfusa kayıtlı olmadığı, mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının Hazine olacağı gözönüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan davalarda davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı olmasının gerekmediği de kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; davacının tüm delilleri toplanarak tanık ismi bildirilmesi halinde tanıklar da dinlenerek bir karar verilmesi gerekirken duruşma açılmadan dosya kapsamı üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

            TMK'nın 598/1 maddesinde mirasçılık belgesinin sulh hukuk mahkemesince verilmesi öngörülmüştür. 6100 sayılı HMK'nın "Çekişmesiz yargı işleri" başlığını taşıyan 382/2-c maddesinin 6. bendine göre mirasçılık belgesi verilmesi sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girmekte ve çekişmesiz yargı kapsamında kalmaktadır. Dosya kapsamından, davacının, mirasbırakan ...'ya ait mirasçılık belgesi verilmesi isteminde bulunduğu ve dava dilekçesinde mirasçılık belgesinin iptaline dair bir talepte bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

              Ancak; Her ne kadar dava Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca açılmış ise de; mahkemece geniş çaplı araştırma yapılarak, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda karar verildiği gözetilerek, davanın 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayalı olarak açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası olarak nitelendirilmesi gerektiğinden; 1-Taşınmazın kamulaştırılan bölümündeki davalı payının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, acele el koyma kararı verilmesi, 2-Bedelin kamulaştırma yer bedeli olarak tespiti yerine, acele el koyma bedeli olarak gösterilmiş olması, 3-Mahkemece, bedel yönünden temyizi kabil, tescil yönünden kesin olarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, bedelin tahsili ve el koymaya ilişkin kararın kesin olarak verilmesi, Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, a) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin çıkartılmasına, yerine...

                "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlığını taşıyan 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesi: "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir. (2) Mahkum olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir....

                  S/2 "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlığını taşıyan 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesi: "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir. (2) Mahkum olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir....

                    bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-) Gerekçeli karar başlığında suç tarihlerinin ... açısından 20.11.2012 ve 21.11.2012 olarak gösterilmesi gerekirken 01.11.2012-12.12.2012 tarihlerinin yazılması, 3-) TCK’nın 188/3. maddesi gereğince belirlenen 8 yıl hapis cezasında, TCK’nın 43/1. maddesi gereğince 1/4 oranında artırım yapılırken hesap hatası sonucu 10 yıl hapis cezası yerine 12 yıl hapis cezası ve devam eden uygulama sırasında, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca indirim yapılırken “8 yıl 4 ay hapis cezası” yerine “10 yıl hapis cezası” na hükmedilerek sanık hakkında fazla hapis cezası verilmesi, 4-) Adana polis kriminal laboratuvarı müdürlüğünce suç konusu maddelerden alınan tanık numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 5-) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 54/4 maddesi uyarınca suça konu maddelerin müsaderesine karar verilmesi gerekirken uyuşturucu maddelerin 54/1 maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi, 6-) Hükümden sonra 24.11.2015...

                      UYAP Entegrasyonu