Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "davacı tarafından davalı aleyhine açılan ortak velayetin kaldırılarak velayetin davacıya verilmesi davasının kabulüne, Çorlu 1. Aile Mahkemesi'nin 2018/132 esas 2019/559 karar sayılı ilamı ile verilen ortak velayetin kaldırılmasına, Çınar Ayaz Demirtaş'ın velayetinin davacı babaya verilmesine, çocuk ile davalı anne arasında 4721 sayılı TMK'nın geçici önlemler kenar başlıklı 169.Maddesi gereğince her ayın ikinci ve dördüncü haftası cuma saat 16:00 ile pazar günü 18:00 arasında, dini ve milli bayramların ilk günü saat 10:00'dan ikinci günü saat 18:00'a kadar,her yıl sömestr tatilinin ilk haftası pazartesi saat 10:00'dan Cumartesi 17:00 'a kadar, her yıl anneler günü saat 10:00 dan 17:00 a kadar, her yıl 1 Temmuz günü saat 10:00 ile 31 Temmuz saat 18:00 arası davalı annenin yanında kalarak görüşmesini sağlayacak şekilde şahsi ilişki kurulmasına, " karar verilmiştir....
olduğu için bunu yapamadığını, bunların sadece para ile karşılanmasının mümkün olmadığını, çocuğun huzurlu, disiplinli ve aidiyet duygusunun geliştiği güvenli bir ortama ihtiyacının bulunduğunu, bunu sağlayabilecek tek kişinin ise babası olduğunu belirterek, annede bulunan velayetin kaldırılıp müvekkili babaya verilmesini, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasını talep ve dava etmiştir....
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; ilk derece mahkemesince delillerin yeterince toplandığı, bunların değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, hukuki nitelendirmede hata yapılmadığı, dosyaya sunulan SİR raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde velayetin değiştirilmesi için TMK 348. m.sinde aranılan yasal şartların oluşmadığı, velayetin davalı annede kalmasının küçüğün yüksek yararına olacağı, bu yüzden ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre esastan reddine oy birliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin Kadirli 3....
Mahkemece, açıklanan özellikler yanında mümkün oldukça çocuğun alıştığı ortamın değiştirilmemesine, kardeşlerin ayrılmamasına özen gösterilmeli, velayetin verileceği taraf yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olup olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delil olup olmadığı veya hemen meydana gelecek tehlikenin varlığının ispat edilip edilemediği ve maddi durumun iyiliğinin tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmeyeceği hususu da mutlaka değerlendirilmelidir," ilkeleri benimsenmiştir....
Toplanan delillerden; küçük Ada’nın babasının vefat ettiği, velayetin annede olduğu anlaşılmıştır. Davacının, küçük Ada’yı görmek, onunla kişisel ilişki kurmayı istemek hakkıdır. Davacının bu hakkını amacına aykırı kullanacağına dair dosyada somut bir delil yoktur. Dinlenen tanık ifadeleri davalı ve çocuktan duyuma dayalı aktarılan beyanlardır. Yine uzman tarafından düzenlenen sosyal inceleme raporu da davalı ve çocuğun ifadeleri dikkate alınarak tanzim edilmiştir. Bu sebeple, davacı büyük baba ile küçük Ada arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmesi yerindedir. Ancak, kişisel ilişkinin çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimi üzerinde olumsuz etki yaratmaması, kurulacak kişisel ilişkinin davalı annenin velayet görevini yerine getirmesine engel olmaması ve çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde düzenlenmesi gerektiği gibi, kişisel ilişki kurma hakkına sahip diğer hısımların da menfaati gözetilerek kişisel ilişki düzenlenmesi gerekir....
Mahkemece; davanın kabulüne, ortak çocuğun annede bulunan velayetinin değiştirilerek babaya verilmesine karar verilmiştir....
Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Aynı Yasanın 27. maddesi hükmüne göre haklı nedenin varlığı halinde, soyadın değiştirilmesi mümkün olup hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusunda bir yasal düzenleme bulunmadığından ve esasen bu konuda bir kıstas belirlenmesi de sözkonusu olmadığından, haklı sebebin var olup olmadığı, her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Yargıtay uygulamalarında, kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir....
TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. ./... Somut olayda; velayet hakkı annede olan müşterek çocuklar Aycan'ın 1997 doğumlu, Tolgahan'ın ise 2002 doğumlu olduğu, davacının ev hanımı olup aylık 500TL kira ödediği, davalının ise, kazan operatörü olup, aylık 1.150TL net maaşı ve 3 ayda bir brüt maaş tutarında ikramiye aldığı, yalnız yaşadığı, 400,00 TL kira ödediği anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinin 2016/223 Esas, 2016/733 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, 2015 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiğini, mahkemenin verdiği şahsi münasebet tesis günleri hariç müvekkilinin müşterek çocuk ile görüştürülmediğini, oysa çocuğun babasına çok düşkün olduğunu, onunla vakit geçirmekten mutluluk duyduğunu, annenin müşterek çocuğu korku ve baskı altında büyüttüğünü, çocuğu babaya karşı kullandığını, müvekkilinin yeni eşi hakkında olumsuz tembihlerde bulunarak çocuğu yanlış yönlendirdiğini, davalının evlilik hazırlığı içerisinde olduğunu, çocuğun yalnız kalmaktan korktuğunu, annesinin evleneceği kişiyi sevmediğini, onunla yaşamak istemediğini söylediğini, babanın yanında kalmayı tercih ettiğini, tüm bu sebeplerle velayetin anneden alınıp babaya verilmesinin çocuğun üstün menfaatine olacağını belirterek, öncelikle yargılama sürecinde geçici velayetin, karar ile birlikte kalıcı velayetin anneden alınıp babaya verilmesine, müvekkili tarafından ödenmekte olan iştirak...
bulunan velayetin değiştirilerek babaya verilmesini talep ve dava etmiştir....