Kabule göre de; İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanma davasına yönelik olarak velayet ve nafaka yönünden asıl davada karar verildiğinden birleşen dava ve karşı davada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Davacı kadın tarafından 01/03/2018 tarihinde açılan dava tedbiren velayet ve TMK 197 maddesine dayalı olarak kadın ve çocuk için talep edilen nafakadan ibarettir. Boşanma davasının açılması halinde TMK 169 maddesi gereğince hakimin gerekli tedbirleri alacağı düzenlenmiş olup, bu kapsamda boşanma davasında kadın ve çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekmektedir. Bu nedenle asıl davada talep olmamasına rağmen yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi hatalı olduğu gibi boşanma davalarında da velayet ve nafaka yönünden asıl davada karar verildiğinden birleşen dava ve karşı davada karar verilmesine yer olmadığına şeklinde verilen karar da hatalı olmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacının tedbir talebinin kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, velayet talebinin reddine, müşterek çocuğun velayetinin tedbiren babaya bırakılmasına, anne ile kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karar davacı vekili tarafından lehe hükmedilen önlem nafakası miktarına, çocuğun geçici velayetinin davalıya verilmesine, çocuk için velayet ve nafaka taleplerinin reddine yönelik olarak istinaf edilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, tedbiren velayet, çocuk ve kadın için tedbir nafakası istemlerine ilişkindir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyalarından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır....
Bu durumda "her iki ebeveynin yaşam alanlarında inceleme yapılıp, davalı -k.davacı erkeğin, annenin çocuğa şiddet uyguladığı iddiaları da değerlendirilip anne yanında olduğu anlaşılan ortak çocuk da gözlemlenerek" 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan heyetten alınacak rapora göre velayet hususunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile rapor alınmadan karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden, davalı-davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, velayet ve ihtiyati tedbir kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu bulunmuş ve bu kusur belirlemesine göre davalı-davacı erkeğin tazminat talepleri reddedilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-davalı...
olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” amir hükmü dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca; sanık hakkındaki hükümde 7 numaralı bendde yer alan “ ve 5275 sayılı kanunun 106/3” ibaresi ile hükmün 10 numaralı bendinde bulunan “c fıkrasındaki velayet vesayet ve kayyımlık hizmetinde bulunmasının şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına,” cümlesinin hükümden çıkartılması ve hükümde 10 numaralı bende son cümle olarak “53/1-c maddesinde yazılı haklardan ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından...
olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” amir hükmü dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca; sanık hakkındaki hükümde 6 numaralı bendde yer alan “ ve 5275 sayılı kanunun 106/3” ibaresi ile hükmün 8 numaralı bendinde bulunan “c fıkrasındaki velayet vesayet ve kayyımlık hizmetinde bulunmasının şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına,” cümlesinin hükümden çıkartılması ve hükümde 8 numaralı bende son cümle olarak “53/1-c maddesinde yazılı haklardan ise anılan maddenin 3.fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri...
üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, davalı-karşı davacı kadının gerekçe, nafaka ve tazminat miktarları ile erkeğin kusur tespiti, velayet, tedbir ve iştirak nafakası ve manevi tazminata ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine, erkeğin yoksulluk nafakası ile maddi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddi tazminata ilişkin kısmının kaldırılmasına, kadın lehine 400,00 TL yoksulluk nafakası ile 120.000 TL maddi tazminata karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş ... Haklarına Dair Sözleşme m, 3: Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.1; TMK m. 339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....
Çocukların üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Mahkemece tarafların müşterek çocukları 2008 doğumlu ... ile 2010 doğumlu ... 'un velayetleri davalı babaya bırakılmıştır. Çocukların yaşı göz önüne alındığında, anne bakım, sevgi, şefkat ve ilgisine özellikle ihtiyaç duyacakları bir çağda oldukları kabul edilmelidir. Bu bakımdan annenin velayet görevini üstlenmesine yasal bir engel bulunmadığı da anlaşıldığından müşterek çocukların velayetlerinin davacı anneye bırakılması gerekirken yazılı şekilde velayetlerinin davalı babaya verilmesi doğru görülmemiştir....
A.., 28.10.2014 tarihli dilekçesiyle kadının açtığı boşanma davasına ve kusur tespitine yönelik temyiz talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden, temyiz dilekçesinin kadın eşin açtığı boşanma davası ve kusur tespiti yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 3-Davalı-davacı erkek, 28.10.2014 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirdiğinden bu hususta bir karar verilmek üzere hükmün erkeğin açtığı boşanma davası yönünden bozulması gerekmiştir. 4-Davacı-davalı Ayşegül Akıncı 28.10.2014 tarihli dilekçesiyle velayet müşterek çocuk için takdir edilen tedbir, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat taleplerinden feragat ettiğini bildirdiğinden, bu husus nazara alınarak bir karar verilmek üzere hükmün velayet müşterek çocuk yararına takdir edilen nafakalar, kadın yararına takdir edilen maddi-manevi tazminat yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....