İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. 3. Değerlendirme 1. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan araştırma sonrası, tarafların murisi tarafından tanzim edilen vasiyetname ile davacı saklı payının ihlal edildiğine ve tasarrufun tenkise tabi olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....
Somut olayda, davacı başlangıçta açtığı vasiyetnamenin iptali davasını tamamen değiştirerek (ıslah ederek) tenkise çevirmediği, önceki taleplerini muhafaza ederek bu taleplerine ilaveten şayet bu talepleri yerinde görülmezse terditli olarak tenkis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davada kamilen (tam) ıslah yoluna gidilmemiş, bu anlamda herhangi bir işlem yapılmamış olduğu gibi harcı yatırılarak açılmış ayrı bir tenkis davası da bulunmamaktadır. Bu durumda yöntemine uygun yapılmış kamilen ıslahtan da söz edilemez. O halde ilk derece mahkemesince tenkis isteğinin değerlendirilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Vasiyetnamenin iptali davasında ise murisin hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüş ise de Adli Tıp Kurumunun 29.07.2020 tarihli 3994 karar sayılı kararına göre murisin işlem tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca noterde bulunan vasiyetname suretinde vasiyetname tanıklarının da imzasının bulunduğu görülmüştür....
O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir....
Tenkis davasının reddine ve birleşen davanın ise kabulüne ilişkin olarak verilen kararın tenkis bakımından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince; “...davalıya bırakılan miras payı, mirastan çıkarılan alt soyunun Yasa ile belirlenen saklı payları oranında indirilerek tenkisin gerçekleştirilmesi gerekeceği, tereke üzerinde davacıların saklı paylarının ve davalının indirimden sonra kalan payının oran olarak belirlenmesi ile yetinilmesi gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda tenkis isteğinin kabulüne, satışı yapılan ev bakımından istenilen 5.000,00.-TL ile banka mevduat hesabından 4.000,00 TL'nin tahsiline ilişkin isteklerin feragat nedeniyle reddine, birleşen dava önceki hükümle kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN İPTALİ-TENKİS Taraflar arasındaki davadan dolayı ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi Hakimliğinden verilen 16.05.2019 gün ve 482-768 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü. -KARAR- Dava, vasiyetnamenin iptali ve tenkis isteğine ilişkin olup, tenkis yönünden hüküm temyiz edilmiştir. Mahkemece, vasiyetnemin iptali için gereken şartların oluşmadığı gerekçesi ile vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, vasiyetname ile davacının saklı payının zedelendiğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiği gerekçesi ile tenkis isteminin kabulü ile 20.425,37 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ......
Davacı temlik harici bırakılan araç, telefon ve şirket hissesini ortaklığın giderilmesi davasıyla tahsil etmiş, vasiyetname ile davalıya temlik edilen tarlalar, bina ve ev eşyalarına yönelik davasından ise feragat etmiştir. Muris tarafından satış yolu ile davalıya temlik edilen taşınmazı davalı 1966 tarihinde satış yolu ile temlik etmiştir. 9 nolu dairenin edinme tarihleri itibariyle saklı payı ihlal kastı ile temlik ettiği kanıtlanamadığından terekeye dahil edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, temliklerin tamamı bedele dönüşmüştür. Yani ortada sabit tenkis oranında bölünme durumunun araştırılacağı bir muayyen mal vasiyeti veya temliki bulunmamaktadır. Buna rağmen davalıya 07.05.1995 tarihinde kullandırılan tercih hakkının konusu bulunmadığından hukuki değeri olmadığı gibi, bu tarihten itibaren tenkis alacağına yasal faiz yürütülmesi de doğru bulunmamıştır....
En son olarakta seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, her bir davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet her bir davacı bakımından tenkis hesabı yapılır. Somut olayda, mahkemece ilk olarak tenkis konusunda uzman bilirkişi görüşüne başvurulmuş, bilirkişi 05.01.2010 hakim havale tarihli raporunda, tereke mevcudu üzerinden davacıların yasal miras payları ile saklı miras paylarına göre bir hesaplama yapmış, yukarıda açıklanan usullere uygun olarak SABİT TENKİS ORANI belirlememiştir. Mahkemece kendi belirlediği sabit tenkis oranına göre, tenkis talebi yönünden davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiştir....
konusu ... plakalı traktörün ise 26.09.1987 tarih ve 9993 yevmiye numaralı vasiyetname ile davalı ...’a vasiyet edildiği anlaşılmaktadır....
Noterliğinde düzenlediği 15 Temmuz 1992 tarihli vasiyetnamesinde, maliki bulunduğu ... ilçesi dahilindeki tüm gayrimenkullerini mirasçılarına vasiyet ettiğini; ancak, mal kaçırmak maksadıyla hareket ettiğini ve ileri yaşta olmasına rağmen doktor raporu olmadan vasiyetname düzenlediğini; murisin, vasiyetin düzenlendiği tarihte medeni haklarını kullanma ehliyetinin olmadığını ileri sürüp, vasiyetin iptalini istemiştir. Yargılama sırasında ise, taleplerinin tenkis talebini de içerdiğini ileri sürmüş, davalı taraf bu talebe karşı koymamışlardır. Davalılar, murisin vasiyetname düzenlerken fiil ehliyetine sahip bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemişler, bir kısım davalılarda tenkis hükümlerinin uygulanması halinde ise hisselerine düşen miktarın para olarak verilmesini talep etmişlerdir....
Mahkemece, murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane, kayıt, reçete, rapor, sağlık karnesi vs. deliller dosya içine alınmış, vasiyetname tanzimine esas alınan 18.02.2010 tarihli uzman psikiyatri hekim raporu da dosya içine alınmış ve bu rapor yeterli görülerek hükme esas alınmıştır. Ancak, Dairemizin yerleşik içtihatları da incelendiğinde görüleceği üzere mahkemece yapılacak iş, dosyadaki tüm bu deliller değerlendirilerek vasiyetname tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmesidir. Belirtilen bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....