Sayılı dosyasının 12.06.2019 tarihli duruşmasında davalı vekili; fotokopi vasiyetname üzerine orjinal ıslak imza olduğunu gördüklerinde hayrete düştüklerini söylediğini, muris Ali Arık için “hukuki bilgilere tam sahip olan birinin neden fotokopi üzerine imza attığını anlamayı mümkün görmediklerini” ifade ettiğini, aslında yanıt basit ve net olduğunu, Muris Ali Arık, özellikle eşinin vasiyetname beklentisini yerine getirmiş göründüğünü, aslında kendi arzusunu yerine getirdiğini, notere fotokopi vasiyetname teslim ettiğini, bölünmüş ailelerde vasiyetname hususunda baskı yapılmasına sık rastlanılmakta olduğunu, baskı altındaki muris Ali Arık'ın vasiyetname taslakları yazdığı ve geçersiz bir vasiyetname bırakmak arzusuyla hareket ettiğini, tasarrufa ehil olduğuna göre bilerek isteyerek zarfın içine fotokopi vasiyetnameyi koyduğu açıkça anlaşılmakta olduğunu, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/236 E....
Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, murisin vasiyetname yapmaya ehil olduğunun noter gözlemi ve aile hekimi raporu ile sabit olduğunu, imzaların noter önünde atıldığını savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; tüm dosya kapsamından miras bırakanın temyiz kudretine haiz olduğu, vasiyetnamenin tüm şekil şartlarına uygun olduğu gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, murisin vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında ehliyetsiz olduğu ve vasiyetnamenin şekil şartlarına da uygun olmadığı iddiasına dayalı olarak vasiyetnamenin iptali talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19/02/2019 tarih ve 2014/285 Esas 2019/63 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacılar vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Davacıların mirasçısı bulundukları Ayten Erkuyumcu'nun 08/02/2014 tarihinde çocuksuz olarak vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak davacıların kaldığını, murisin ölmeden önce vasiyetname düzenlediğini, düzenlenen bu vasiyatname ile davacıları mirastan mahrum bıraktığını, vasiyetnamenin Medeni Kanunun şartlarına uygun olmadığını, ayrıca vasiyetname düzenlenirken ki tanıkların tanıklığının kabul edilemeyeceğini, miras bırakanın vasiyetname düzenlenme tarihinde, öncesinde ve sonrasında fiili ehliyeti bulunmadığını, şizofreni ve çeşitli psikolojik hastalıkları olan bir kimse olduğunu, mirasa konu taşınmazların 1/2'sinin miras bırakanın ölmüş eşine ait olduğunu, miras bırakanın eşinin lehine vasiyet yapılan kuruma kendi hakkının sağlığında vasiyet etmediğini...
Somut olayda; vasiyetnameyi düzenleyen miras bırakan Fransız vatandaşı olup, yine iptali istenen el yazılı vasiyetname de Fransa’da düzenlenmiştir. Buna göre; iptali istenen vasiyetnamenin Fransız Hukukuna uygun düzenlenmesi halinde geçerli olacağı açıktır. Ancak, mahkemece; dava konusu vasiyetnamenin Fransız Hukukuna uygunluğu yönünden gerekli inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece; vasiyetçinin milli hukuku olan Fransa Hukukunun vasiyetname ile ilgili kısmının muhtevasının gerekirse bilirkişi aracılığı ile incelenmesi, bu hususta tarafların yardımının istenmesi (5718 s.K.m.2/1) ve Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi hükümlerinden de yararlanılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bu nedenle mahkemece davacı taraftan murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane kayıtları, reçete, rapor, sağlık karnesi v.s gibi deliller re’sen sorulup istenmeli, vasiyetname tanzimine esas alınan sağlık ocağı raporu da celp edildikten sonra vasiyetname tanıklarından da bu konuda ayrıntılı bilgileride sorulduktan sonra dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek vasiyetname tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Belirtilen bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde;kardeşi muris Nazife Bir'in 12.02.2010 tarihli vasiyetname düzenlediğini, murisin 15 yıldır karaciğer sirozu tedavisi gördüğünü, durumunun gün geçtikçe kötüye gittiğini, akıl ve ruh sağlığı bakımından sıkıntılı olduğu bir dönemde sağlık ocağından alınan bir rapora dayanılarak murisin vasiyetname düzenlediğini, bu nedenle murisin tasarruf ehliyetinin bulunmaması sebebiyle yapılan vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece; vasiyetname tarihi olan 12.02.2010 tarihinde aile hekimi tarafından miras bırakan ...'in düzenleme şeklinde vasiyetname yapabilmesi için akli ve ruhi yönden sakıncasının olmadığının bildirildiği, aile hekimlerinin bu yönde rapor düzenleme yetkilerinin bulunduğu ve murisin vasiyetnamenin düzenlendiği sırada akıl ve ruh sağlığının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
ehliyetini haiz olduğunu, kanser hastası olması ile vasiyetname düzenlenmesi yönündeki hukuki işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığını, ölüm döşeğinde olan bir kişinin veya hastanın dahi her türlü konuda vasiyet ettiği bir gerçek olduğunu, kanser hastalığının insan hayatında ne denli olumsuz etkiler oluşturduğunun bilinen bir gerçek olduğunu ancak iradeyi engelleyici bir yönünün olmadığını, müvekkilinin muris ile ilgili dava dilekçesinde iddiayı ve maksadı aşan beyanlarla hiçbir ilgisinin olmadığını, murisi etkisi altına aldığı iddiasının maksadı aşan ve suçlayıcı ifadeler olduğunu, kabulü olmayan bu beyanların soyut ifadelerle davacı yanın kendisi adına hukuki zemin oluşturma çabasından başka bir şey olmadığını, kendi iradesi ile acılarının dineceği düşüncesi ile birçok malını ivazsız olarak bağışlayan bir kişinin vasiyetname düzenlenmesi yönünde iradesinin bulunması hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığını, murisin vasiyetname tanzim tarihinde tasarruf ehliyeti olmadığı yönündeki...
ın 20.12.2000 tarihinde hazırladığı el yazılı vasiyetname İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesince açılarak okunmuş vasiyetnamenin iptaline dair süresi içinde bir dava açılmamıştır. Davacının talebi 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesinde belirtilen atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren belge verilmesi istemine ilişkin olup, TMK 598/2. maddesi doğrultusunda atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı belgesi verilmesi gerekirken murise ait mirasçılık belgesinin düzenlenmesi ile yetinilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, katılan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 21.09.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Somut olayda; Mahkemece, davaya konu vasiyetnamede kayıtsız şartsız bir mal vasiyeti bulunduğu, Vasiyetnamenin düzenlenmesi esnasında hazır bulunan tanıklardan Bilgin Akıncı'nın Vasiyetname düzenleyen T9 lehine vasiyetname yapılan T8'nin kızının eşi olduğu diğer tanık Arif Çelik ise vasiyetname düzenleyen T9 kız kardeşinin damadı olduğu anlaşılmış olup, bu durumda TMK'nun 536. maddesinde yer alan düzenlemeye katılma yasağına aykırı şekilde yasaklı kişilerin vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katıldıkları anlaşıldığından davaya konu vasiyetnamenin iptaline aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçe ile "Davanın KABULÜ ile; 1- Muris T9 ait Muratlı Noterliğinin 23/05/2014 tarih, 08128 yevmiye nolu davalılar lehine düzenlediği vasiyetnamenin iptaline" karar verilmiştir....
ya vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında murisin akli melekelerinin yerinde olmadığını, düzenlenen vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ileri sürerek vasiyetnamenin iptaline, birleştirilen davada davacılar murisleri tarafından düzenlenen söz konusu vasiyetname ile saklı paylarının ihal edildiğini ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, yapılan vasiyetnamenin şekle ve esasa uygun olup herhangi bir eksikliğin olmadığını, murisin akli melekelerinin yerinde olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ispat edilemediği gerekçesi ile asıl davanın reddine, tenkis talebine ilişkin birleştirilen davanın sübut bulduğu gerekçesi ile kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....