DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine ilamsız icra takibine gidildiği, davacı tarafın ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve tebliğ tarihinin 24/03/2021 tarihi olarak düzeltilmesi için dava açtığı, icra dosyasının incelenmesinde davacıya çıkartılan ödeme emrine ilişkin tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine yerleşim yeri adresine TK 21/2.maddeye göre 10/07/2020 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, yapılan tebligatın TK 21/2.madde kapsamında usulüne uygun olarak tebliğ edildiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı her ne kadar dava dilekçesinde 24/03/2021 tarihinde takipten haberdar olduğunu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise de icra dosyasının incelenmesinde davacının UYAP Vatandaş Portal Uygulamasından ödeme emrine ilişkin tebliğ mazbatasını 18/02/2021 tarihinde okuduğu, takipten en geç bu tarih itibari ile haberdar olduğu, yasal 7 günlük süre içerisinde şikayette bulunmadığı...
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük süre içinde yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun takipten haberdar olması üzerine 02.11.2015 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak ödeme emrinin elden tebliğ edilmesini istediği, borçluya ödeme emrinin 02.11.2015 tarihinde elden tebliğ ediliği, borçlunun 02.11.2015 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda öğrenme tarihini 02.11.2015 tarihi olarak bildirdiği görülmektedir. Bu durumda borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini 02.11.2015 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden 11.03.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır....
in imzasına teslim edildi" açıklaması ile 11.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, vekile yapılan bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmediği, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükümlerine uygun olarak yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğu anlaşılmaktadır(HGK'nun 30.01.2013 Tarih, 2012/6-644 E.-2013/164 K. sayılı ilamı). İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu nedenlerle, davalı-alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, ilk derece mahkemesinin kararının gerekçede hata edilmesi nedeniyle HMK.nun 353- 1- b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2- Mersin 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/795 E. 2019/652 K. sayılı kararının HMK.nun 353- 1- b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, a-Usulsüz Tebligat Şikayetinin KABULÜNE, Mersin 5....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emrinin mavi zarf yerine beyaz zarfla tebliğ edilmesi, zarf üzerinde memurun, ad ,soyad ve imzasının bulunmaması, kapıya 2 nolu haber kağıdının yapıştırılmaması nedeniyle tebliğin usulsüz olduğunu, Mahkemece tebliğin usulsüz olduğunun kabul edilerek imzaya ve borca yönelik itirazlarının incelenmesi gerekirken usulsüz tebliğ şikayeti reddedilerek imzaya ve borca itirazları incelenmeden davanın süre yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu öne sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 7201 sayılı Kanunun 23. maddesinde, tebliğ mazbatasında yer alması gereken hususlar sayılmış olup, mazbatada tebliği çıkaran mercinin imzasının bulunması koşuluna yer verilmemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2019/32084 esas sayılı dosyası ile hiçbir ilgisi olmayan Adem Örenci denilen şahıs adına icra takibi başlattıklarını, tarafına 3.şahıs olarak 89/1 maddesini öne sürerek borçlu sıfatı adı altında tebligat gönderildiğini, yapılan tebligatların tebliğ tarihi tarafınca bilgi sahibi olduğu an itibarı ile kanuni süresinde 89/1, 89/2 ve 89/3 tebligatın hepsine tarafınca itiraz edildiğini, kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, icra dosyasında alacaklı ve borçlu kişileri tanımadığını belirterek usulsüz tebliğ nedeniyle öğrenme tarihin tebliğ tarihi sayılmasını, yaptığı itirazın süresinde kabul edilmesini, icra takibinin itirazları nedeniyle durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 11 Mart 2020 tarihinde Tayland ülkesine gittiğini ve pandemi nedeniyle bugüne kadar dönemediğini, bunu bilen alacaklının müvekkili aleyhine takip yaptığını ve usulsüz tebligatla takibi kesinleştirdiğini, müvekkilinin mernis adresine gönderilen ilk ödeme emrinin iade edildiğini, bu ilk tebligatın usulsüz olduğunu, tebliğ memurunun yasa ve yönetmelikte belirtilen işlemleri yapmadığını, bu tebligat usulsüz olduğundan ikinci tebligatı da geçersiz kılacağını belirterek, usulsüz tebligat şikayetinin kabul olunarak ödeme emri tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olan 19/10/2020 olarak düzeltilmesine, icra dosyasına sunulan itirazın süresinde olduğunun tespitine, takibin durdurulmasına, karşı taraf aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin icra memur işlemini şikayet, takibin durdurulması, haciz ve yakalamanın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı ve dava dışı borçlu hakkında başlatılan icra takibinde, 7 örnek ödeme emri T.K'nın 21/1 maddesi gereğince 27/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı ve diğer borçlu vekili Av. T2 tarafından 04/02/2020 tarihinde borca itiraz dilekçesi verilmiştir. Dava dilekçesinde usulsüz tebligattan, ev adresinde eşe yapılan tebliğ işlemi ile haberdar olunduğu belirtilmiş ve öğrenme tarihi açıkça belirtilmemiş ise de, davacının borca itiraz dilekçesinin verildiği 04/02/2020 tarihinde takipten haberdar olduğu ve bu tarih esas alınsa bile, usulsüz tebliğ işleminin 7 günlük yasal süre içinde şikayet konusu yapılmadığı anlaşıldığından, kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....
Dosyada borçlu adına çıkartılan kıymet takdiri raporu ve satış ilanı tebliğ işleminin incelenmesinde; Somut olayda, borçluya gönderilen kıymet takdiri raporu tebliğ işleminin 16.04.2015 tarihinde "gösterilen adresin muhatabın...' ndeki adresi olup tebliğ imkansızlığı nedeniyle TK'nun 21/2. maddesi gereğince ...muhtarlığına tebliğ edildiği, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı" şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapıldığı, ancak tebligatta Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde öngörülen; "Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair meşruhat bulunmadığı, bu haliyle kıymet takdiri raporu tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....
feshi sebebi olduğunu, müvekkil taşınmazda hissedar olmasına rağmen müvekkile uslüne uygun tebligat yapılmadığını, müvekkil ile aynı adreste ikamet eden mustafa coşan isimli kimse bulunmadığını, dolayısıyla usulsüz tebligatlar iş bu dosyadaki katılımı engellediğini, yukarıda sunulan nedenlerle ve diğer fesih nedenleri de göz önüne alınarak; müvekkilin ihaleyi 22.07.2022 tarihinde haricen öğrenmiş olması nedeniyle bu tarihin tebliğ tarihi sayılarak şikayetimizin kabulüyle, usul ve kanuna aykırı (usulsüz) ihalenin feshini talep etmiştir....