Dairemizce yapılan değerlendirmede; öncelikle davacı tarafın usulsüz tebligat şikayeti ve hacizlerin kaldırılması talebi bakımından yapılan incelemede; davacı vekili tarafından icra dosyasındaki icra emrinin farklı bir avukata tebliğ edildiği gerekçesiyle usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi talep edilmiş ise de, usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin düzeltilmesine ilişkin şikayetin İİK'nun 16. maddesi gereğince 7 günlük süreye tabi olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde iş bu takibi 15/12/2021 tarihinde öğrendiklerini belirttiği, yine icra dosyasına bakıldığında 21/12/2021 tarihinde davacı tarafça usulsüz tebligat şikayetine ilişkin dilekçe sunulduğu, bu durumda takipten 15/12/2021 tarihi itibariyle haberdar olunmasına rağmen, davanın 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 17/01/2022 tarihinde açıldığı görüldüğünden, mahkemece usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süreden reddine, yine davacı tarafından icra emri tebliğ edildikten sonra takibin...
Bu durumda şikayetçi borçlunun usulsüz tebliğ işlemine muttali olduğu 02.10.2014 tarihinden itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 26.05.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olması karşısında, mahkemece istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda borçlu, icra müdürlüğüne 23.10.2014 tarihli itiraz dilekçesi vermiştir. O halde 06.08.2014 tarihinde yapılan ödeme emri tebliğ işlemine en geç 23.10.2014 tarihinde muttali olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda 27.11.2014 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuru, ödeme emri tebliğ işlemini öğrenme tarihinden itibaren İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Satış ilanı, borçlu tarafa, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliğ edilmelidir. Dolayısıyla borçlunun ya da varsa vekilinin ihalede hazır bulunması, bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece; borçlu vekili Av. ...'a gönderilen satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olduğundan şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi 2020/515 E. sayılı dosyasında meskeniyet şikayeti ve kıymet takdiri raporunun tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin şikayette bulunduğunu, mahkemece, müvekkiline taşınmazın haczine dair 10.08.2020 tarihinde 103 davetiyesi gönderildiği ve süresinde meskeniyet şikayetinde bulunmadığı belirtilerek davanın reddedildiğini, 103 davetiyesinin tebliğ edildiğini mahkemenin gerekçeli kararı tebliğ etmesi ile öğrendiklerini, müvekkiline yapılan 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğunu, söz konusu tebligatı müvekkili ile aynı evde ikamet eden Mehmet Evgin'e tebliğ ediliğini, o tarihlerde müvekkili ve ailesinin evde bulunmayıp, Toros dağlarında çalıştıklarını, müvekkilinin, evinde eşi ve çocukları ile birlikte yaşaması ve evde 11 yaşındaki Mehmet Evgin dışında başka bir Mehmet Evgin bulunmaması ve oğlunun da müvekkilinin yanında olması sebebiyle yapılan tebligatın usulsüz olup iptali ile tebliğ tarihinin 26.10.2020 olarak kabulünü, bu usulsüz tebligata dayanarak yapılan icra işlemlerinin...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yazılı iddia ve beyanlarını tekrar etmekle birlikte dava dilekçesinde tebliğin usulsüz olduğu iddiasına yer verdiklerini, takipten 30.10.2019 tarihinde haberdar olduklarını beyan ettiklerini, kaldı ki aynı Mahkeme'nin 2019/1062 Esas sayılı dosyasıyla usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduklarını ve tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiklerini, yasal süresi içerisinde yaptıkları usulsüz tebliğ şikayeti dikkate alınmaksızın davanın süre yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. UYAP üzerinden yetki alınmak suretiyle İstanbul 24....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;t akip tarihi ve ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle (24.12.2021) davacının UETS hesabının aktif olmaması nedeniyle kurum sistemlerinde tespit edilemediği gibi e-tebligat almaya da kapalı olması nedeniyle elverişli olmadığı, davalı tarafın kendisinden kaynaklanmayan bu zorunlu sebep dolayısıyla davacı limited şirkete ödeme emri ve dayanak belgeyi e-tebligat olarak gönderememesinin tebligatı usulsüz hale getirmeyeceği, davacı adına çıkartılmış ödeme emri ve dayanak belgeyi bulunduran tebligatın; hükmi şahıslara çıkartılan tebligata ilişkin Tebligat Kanununun 12, 13 ve 35. maddelerine uygun şekilde tebliğ edildiği ve yapılan tebligata dair herhangi bir usulsüzlük olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Maddeye dayanılarak yapılan bu tebliğ işleminin de tümü ile usulsüz olduğunu, Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında da açıkça belirtiliği üzere, boş alana yapılan tebligatın usulsüz olduğundan iptali gerektiğini, bu halde, tebliğ yapılacak kişinin gerçek ya da tüzel kişi olmasının farklı bir sonuç doğurmayacağını, her halde boş alan olan adrese yapılan tebligatın geçersiz kabul edileceğini, PTT memurunun neye dayanarak 34 numaralı adresi tespit ettiğine veya tespit etti ise de bu adresin boş alan olduğunu neden belirtmediğine dair eksikliklerin açıkça ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu gösterdiğini, PTT memuru T.K. 35....
İcra Müdürlüğünün 2017/9203 E sayılı dosyası ile müvekkili hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin TK'nun 21.maddesine göre tebliğ edildiğini, ancak tebligat adresinin müvekkilinin mernis adresi olmadığını, tebliğ mazbatası üzerine tebligatın TK'nun 21.maddesine göre yapılmasının şerhi konulmadığını, takibi 23/05/2018 tarihinde öğrendiklerini, müvekkilinin borcunun olmaması nedeniyle takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, usulsüz tebligat nedeniyle hacizlerin hukuka aykırı olduğunu belirterek usulsüz tebligatın iptaline, gecikmiş itirazın kabulü ie takibin durdurulmasına/iptaline, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı şirkete Kuruma olan borçlarından dolayı davacıya ödeme emri gönderildiği, ödeme emirlerine konu borçların muhtelif 2005/9- 2007/5. aylar arası prim borcu olduğu, ödeme emirlerinin davacıya 21/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği ve iş bu davanın 02/11/2020 tarihinde açıldığı, davacının itirazi kayıtla ödeme emirlerine konu borcu 27/10/2020 tarihinde kuruma ödediği anlaşılmaktadır. Somut olayda, ödeme emrine konu borçlar 10 yıllık zamanaşımı süresine tabii olup, ödeme emirlerinin tebliğ tarihi itibariyle zamanaşımı süreleri dolmuştur. Dolayısıyla mahkeme kararı yerindedir. Bu nedenlerle dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....