Türk Medeni Yasasının 589. maddesinde "miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi, istem üzerine veya resen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.", aynı Yasanın 19. maddesinde de "Bir kimsenin ikametgahı, yerleşmek niyeti ile oturduğu yerdir" hükümleri yer almaktadır. Yerleşim yerinin tespit edilemediği hallerde, karine olarak nüfusa kayıtlı olunan yer de yerleşim yeri olarak kabul edilir. Dosya kapsamından, Almanyada yaşamakta iken 16/01/2004 tarihinde öldüğü anlaşılan ...'nın Türkiye de yerleşim yerinin bulunmadığı, Kahramanmaraş ... Mah. nüfusuna kayıtlı olduğu anlaşılmakla, yetkili mahkeme Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/04/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Eldeki davada da; davacının Irak vatandaşı olduğu, davanın yabancılık unsuru taşıdığı görülmekle yabancılık teminatı hususunun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 48. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 114 ve 115.maddeleri çerçevesinde irdelenmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi, 2- Dava dilekçesinde davalı olarak sadece nüfus müdürlüğünün gösterildiği, ancak eldeki talep miras hukukunu ilgilendirdiğinden tespit kararından miras hakları etkilenecek olan TC kimlik numaralı T3 sağ ise kendisinin vefat etmiş ise kaydi mirasçılarının davada yer alması gerektiği, Dosya kapsamına celbedilen nüfus kayıt örneğinden TC kimlik numaralı T3 nüfus kaydının Türk vatandaşlığını kaybetmesi nedeniyle bilinmeyen olarak kapatıldığı bununla birlikte davacı ve tanıkların beyanları ile davacının Irak nüfusuna göre babası olarak kayıtlı olan T3 ölü olduğu anlaşılmakla, TC kimlik numaralı T3 veraset ilamı ile belirlenecek mirasçılarının re'sen davalı sıfatı ile davaya...
Yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan, 09.06.1999 tarihi itibarıyla izinle çıkarak Türk Vatandaşlığını kaybeden, 08.08.1999 tarihinde yeniden Türk vatandaşlığını kazanan ancak, 03.06.2002 tarihinde yeniden Türk vatandaşlığını kaybeden 15.07.1965 doğumlu davacının 03.05.2013 günlü borçlanma başvurusu, talep tarihinde Türk Vatandaşı olmadığı gerekçesiyle reddi üzerine, eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 1- Mahkemece, davacının borçlanabileceği süre belirlenirken Türk vatandaşı olmadığı sürenin dışlanmaması yerinde değildir. 3201 sayılı Yasanın 1. maddesinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına...
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; İşbu dava mirasın hükmen reddi davası olup, yerel mahkeme; yargılama sırasında davacı müvekkillerinin Muris Ömer Ökkeş Onyığ'ın terekesini sahiplenip sahiplenmediğini araştırarak; Muris Ömer Ökkeş Onyığ'ın vefatı üzerine Osmaniye Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 25.10.2019 tarih ve 21119 yevmiye numaralı işlemi ile muris Ömer Ökkeş Onyığ'ın hisselerinin intikal yoluyla davacılar adına tescil edildiği gerekçesiyle davacıların murisin mirasını hükmen reddedilemeyeceğini belirterek davalarının reddine karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olayda davacılar terekenin olağan işlemleri dışında bir işlem yapmadıklarını, bu sebepten mirasçıların muris Ömer Ökkeş Onyığ'ın mirasını red hakkı düşmemiş olduğunu, Yargıtay kararında da belirtildiği üzere; davacıların işlemlerinin objektif olarak yeterli ve gerekli inceleme yapılmadan terekenin olağan işlerinin dışında olup olmadığının değerlendirilmediğini...
79. maddesi ile değiştirilerek, Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sü-relerinin değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır....
Dosyanın yapılan incelemesinde;davacının annesi olduğunu iddia ettiği ...’nın nüfus kayıtlarına göre 01.04.1943 doğum tarihli, ... ve ... kızı olarak kayıtlı olduğu, ..., ... ve ... isimli kardeşlerinin bulunduğu, 01.01.1995 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak ölüm kaydının bulunduğu, davacının gerçekte annesi olarak kayıtlı olan Suriye uyruklu ... ...’in ise 12.2.1944 doğum tarihli, ... ve ... kızı olarak kayıtlı olduğu, ayrıca dosyadaki beyanlara göre 2014 tarihinde öldüğü ve mezarının Türkiye’de olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan araştırmalara rağmen ...’nın mezarı ise tespit edilememiştir. Dahili davalılar ve tanıklar davacının iddiasını doğrulamakta iken ...’in kardeşi olarak nüfusa kayıtlı olan ... sonradan verdiği beyanında ve temyizinde davacının ...’in değil nüfusta kayıtlı olmayan Suriye’de evlenen ... adlı başka bir kardeşinin çocuğu olduğunu belirttiği görülmüştür....
/Köyü, Cilt No:44, Hane No:27, Birey Sıra No:1'de kayıtlı, Ökkeş ve Ayşe oğlu, 15/03/1938 d.lu, T.C. Kimlik nolu T1 TMK'nun 405. maddesi gereğince şifa buluncaya kadar kısıtlanmasına, Osmaniye İli, Düziçi İlçesi, Çamiçi Mah./Köyü, Cilt No:27, Hane No:45, Birey Sıra No: 255'de kayıtlı, Ali ve Fatma oğlu, 01/01/1969 d.lu. T.C. Kimlik nolu oğlu Hacı Ökkeş DORUK'un vasi olarak atanmasına, kararın kısıtlının nüfusa kayıtlı olduğu ve son ikametgahında usulüne uygun olarak ilan edilmesine, kısıtlının gelirinin ihtiyaçlarına ancak yetmesi nedeniyle vasinin defter tutma ve hesap verme yükümlülüğünden muaf tutulmasına, karanın vesayet ad defterine işlenilmesine" şeklinde karar verildiği görülmüştür....
Hukuk Dairesi'nin 20.11.2006 tarih ve 11422-14965, 20.06.2006 tarih ve 2251-9376, 23.03.2006 tarih ve 2215-3162, 16.10.2006 tarih ve 10610-12898 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere 3201 sayılı Kanun bir borçlanma yasası olup, Kanunun 1.maddesine ve Uygulama Yönetmeliğinin 2.maddesine göre, Türk vatandaşlarının, Türk vatandaşı olarak yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilmeleri öngörülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece; davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, tarafların her ikisinin de Türk vatandaşlığından ayrıldığı ve Avusturya'da ikamet ettikleri gerekçesiyle, Avusturya hukuku uygulanarak boşanmalarına karar verilmiştir.Toplanan delillerden tarafların Türk vatandaşı iken, 403 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince "çıkma izniyle” 2003 yılından itibaren Türk vatandaşlığını kaybettikleri, Avusturya uyruklu oldukları anlaşılmaktadır. 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28'nci maddesinin (1.) fıkrası uyarınca; “..doğumla Türk vatandaşı olup da, vatandaşlıktan çıkma izni alanların ve bunların vatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı ergin olmayan çocuklarının, Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliğine...
Hukuk Dairesi'nin 2015/8474- 2016/6835 E.K sayılı kararında ve mahkeme karar gerekçesinde de belirtildiği üzere, Davacının Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmamaktadır. Türk vatandaşı olarak Türkiye’de nüfusa kayıtlı değildir. Türk anadan ve Türk babadan doğduğunun ve bu sebeple Türk vatandaşı olduğunun tespitine karar verilmesini istemektedir. Davacının Türk vatandaşı olan ana ve babadan doğduğunun tespiti halinde, soybağı tesisine bağlı olarak doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış (5901 s. TVK. m. 5 ve 6) olacaktır. Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına ilişkin başvurular, yurt içinde ikamet edilen yer valiliğine, yurt dışında ise dış temsilciliklere bizzat veya bu hakkın kullanılmasına ilişkin vekaletname ile yapılır. (5901 s. TVK. m.37) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancıların gerekli şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, illerde oluşturulan "Vatandaşlık Başvuru İnceleme Komisyonu" tarafından yapılır....