Sanığın nüfusa kayıtlı olmadığı , yargılamanın sanığın haymatlos olduğu kabulü ve kendi beyan ettiği kimlik bilgileri doğrultusunda yürütülerek sonuçlandırıldığı, ancak sanığın aşamalardaki savunmasında “ Mersin ili 01.01.1985 doğumlu olduğunu ,annesinin adının..., babasının ise ... nüfusuna kayıtlı ,... doğumlu... ve ...’den olma ... olduğunu, babasının ... yılında öldüğünü, ,suçu birlikte işledikleri ve evrakı yaşlarının küçüklüğü nedeniyle tefrik edilen sanıklar... ve ...’in ise öz amca oğlu olduklarını ,doğumdan sonra nüfusa kaydettirilmediği için halen haymatlos olarak gözüktüğünü “ beyan ettiği,bu surette doğumla Türk vatandaşı olduğu açıkça anlaşılan sanığın nüfusa kaydettirilerek sonucuna göre hukuki durumunun taktir ve tayini gerektiğinin gözetilmeyerek , yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA ,17/06...
Amman Büyükelçiliği ile yaptığı görüşmelerde vefat eden eşi Turgut Yıldırım’ın kızı Nazıfe Yıldırım’ın doğumunu sağ iken Türk Konsolosluğuna bildirmediğini, Türkiye Cumhuriyeti mevzuatlarına göre de babanın kızını kendi üzerine almadığını öğrendiğini, müvekkilinin Türk Vatandaşı eşiyle olan evliliği, bu evlilik birliği içerisinde doğan müşterek kızları, Ürdün Haşimi Krallığı İç İşleri ve Dış İşleri Bakanlığı kayıtlarında bulunduğunu belirterek, Başkent/Amman doğumlu, 21/11/2006 doğum tarihli çocuk T5 adına yasal iş ve işlemleri yapmak üzere babası Turgut Yıldırım ile olan soy bağının tespiti için açılacak olan soy bağının tespiti davasında temsil etmek, dava açmak üzere Türk Medeni Kanunu md. 426 uyarınca küçüğe temsil kayyımı atanmasını talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nun 33. maddesinde hâkimin, Türk Hukukunu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir. Dava dilekçesindeki anlatıma göre dava, Suriye vatandaşı olan davacının, annesinin Türk vatandaşı olan davalı T2 olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay 8....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Türkiye nüfusuna kayıtlı .....nüfusuna kayıtlı ...'nun aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/230 Esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 31/03/2022 tarihli 2022/119 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan T5 12/06/1970 doğumlu olup annesinin T.C. kimlik numaralı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan davalı T3 olduğunu, Sabriye'nin davacının biyolojik annesi olduğuna ilişkin kesinleşen Gölcük 1....
Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/167 E 2019/l1 K. sayılı Kesinleşmiş İlamına göre; davacı, Suriye Uyruklu, T16 (Urfalı), Hatay/Kırıkhan/ Topboğazı, Türk Nüfusuna kayıtlı Ömer ve Hayriye oğlu, 01/07/1911 Şanlıurfa doğumlu Türk Vatandaşı T7’nin oğlu olduğunu, Kırıkhan 2....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nin 30.06.1938 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları eşi ... ve çocukları ..., ..., ..., ...’nin kaldığı, davacıların ...’nin mirasçıları oldukları, dava konusu ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların 1939 yılında ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki anlaşma, buna istinaden çıkarılan kanunlarla ...’ın Türk topraklarına ilhakı sebebiyle ..., ... ve ... vatandaşlarının sahip oldukları taşınmazlar ’ya ödenen frank karşılığı Türk Devletine geçtiği, Hazine’nin taşınmazları satış suretiyle davalı şirlete devrettiği, ... ve ... parselin halen davalı şirket adına kayıtlı olduğu, ... parselin ise ... parsele gittiği sonrasında ifraz ile ... ve ... olduğu, ... parselin yol olarak Devlet Demir Yolları adına tescil edildiği, ... parselin ise halen davalı şirket adına kayıtlı olduğu, dosya arasına alınan 3.3.2015 tarihli bilirkişi raporunda ... olan mirasbırakan ...’in dava konusu taşınmazlarda malik iken değişik tarihlerde yapılan devirlerle...
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 5271 sayılı CMK’nın 288.ve 294.maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile dikkate alınarak, Sanık müdafii temyiz dilekçesinde; “ cezanın yüksek olduğuna, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair delil olmadığına, şüpheden sanık yararlanması gerektiğini belirtmeleri karşısında, temyiz istemlerinin CMK’nın 294/2. maddesi kapsamında olduğu ve hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik olarak yapılan incelemede; 1-Sanığın yalandığında üzerinde kimliğini ispat edecek herhangi bir belge bulunmadığı kendi beyanına göre "1993 Suriye doğumlu, ... ve ... oğlu, İdlip Suriye nüfusuna kayıtlı ..." ismi ile hakkında kamu davası açıldığı sanığın, kimliğine ilişkin başkaca bir araştırma yapılmadığının anlaşılması karşısında; Göç İdaresi'nden geçici kimlik ve ikamet belgesinin bulunup bulunmadığının sorulması, geçici kimlik ve ikamet belgesinin bulunması halinde söz konusu kayıt...
Somut olayda; davacıların babaları olduğunu iddia ettikleri T4 ve Fatma Hasan oğlu, Kamışlı 03.01.1964 doğumlu T9 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiği, dava dilekçesi ekinde sunulan Suriye Vatandaşlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen aile nüfus kayıt örneğinin, onaylı Türkçe çevirisinden; davacıların, davalının çocukları olduğu ve ırsi bağın ispatlandığı anlaşılmıştır. Davacıların amacı; hem Suriye Arap Cumhuriyeti hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan davalının, Suriye nüfus kayıtlarında olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti nüfus kayıtlarında da çocukları olarak görünmektir. Taraflar arasında zaten Suriye Arap Cumhuriyeti nüfus kayıtlarında babalık bağı kurulmuş olup, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2017/8963 Esas ve 2019/3695 Karar sayılı ilamında belirtildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere davacıların talebi; Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı Nazır ve Fatma Hasan oğlu Kamışlı 03.01.1964 doğumlu T9 ile T.C....
Yine yabancı davacının mensup olduğu devlet ile Türkiye arasında teminattan muafiyet hakkında bir sözleşme varsa, yabancı davacı Türkiye'de dava açarken teminat göstermekle yükümlü değildir, yani teminattan muaftır (EHVK.m.3,II). Somut olayda Alman vatandaşı olan davacıların Türkiye'de taşınmaz mallarının bulunduğu anlaşıldığı gibi Türkiye üye devletlerin teminattan muafiyetine ilişkin 01.03.1954 günlü "Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi"ne 1972 yılında (1574 sayıl Kanunla) katılmıştır. Bu sözleşmeye Türkiye gibi Almanya da taraftır. Bundan başka Türkiye ile Almanya arasında teminattan muafiyete ilişin hükümler içeren ve Türkiye tarafından 15.05.1930 gün ve 1622 sayılı Kanunla onanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti Arasında Hukuki ve Ticari Mevaddı Adliyeye Müteallik Münasebatı Mütekabileye Dair Mukavelename"nin 2.maddesi uyarınca, Alman vatandaşı olan davacılar dava açarken teminat göstermekten muaftırlar....