WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kabulü ile hükmün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 08.03.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Davanın reddine ilişkin, yerel mahkeme hükmünün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yüksek Daire çoğunluğunca taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK.nun 979 ve devamı maddeleri gereğince “zilyetliğin korunması” davası olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemece, 547 sayılı parselin kayıt malikleri arasında tarafların yer almadığı ve mülkiyet sahibi olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

    Hukuk Dairesinin Dairemizce de benimsenen 18/09/2014 tarihli, 2013/22227 Esas-2014/16366 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 4721 sayılı TMK'nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nun 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır....

    Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

    TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması, uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir. Kaldı ki; bu tür davalarda, husumet yöneltilmeyen kayıt malikine davanın ihbarına gerek yoktur. Çünkü zilyetliğin korunması davaları ilgilisine herhangi bir şekilde mülkiyet hakkı bahşetmez ve kayıt malikinin açacağı davalara da engel teşkil etmez. Açılan dava niteliği gereği öncelikle çözüme kavuşturulması gereken husus davacının somut olayda davalıya karşı üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunup bulunmadığıdır....

    (HGK'nun 12.05.1982 gün, 1979/8-589 Esas, 1982/482 Karar) Somut olaya gelince; dava konusu yerde davacının zilyetliğin korunması talep edildiği ve mülkiyet hakkına ilişkin talepte bulunmadığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri çerçevesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerekir. Eş anlatımla bu tür davalarda taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerekir. Tüm bu hukuki ve yasal bilgilerin ışığında, görülmekte olan davadaki üstün zilyetlik hakkının belirlenmesine ilişkin iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2015 NUMARASI : 2015/151-2015/589 Dava, her ne kadar 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi uyarınca açılmış ise de; dava konusu taşınmazda bu yönde bir uygulama yapılmadığından mahkemece davanın TMK'nın 981 ve devamı maddesi kapsamında zilyetliğin korunması ve tespiti istemine ilişkin olarak nitelendirilmekle, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 2015/8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunması nedeniyle görevli Dairenin belirlenmesi bakımından dosyanın, 6644 sayılı Kanunla değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/2 maddesi uyarınca Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 02.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Mahkeme kararında yapılan nitelendirmeye göre istek; TMK. 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması talebine ilişkin olup mahkemece de aynı kanunun 984. maddesi gerekçe gösterilerek bu yönde hüküm kurulmuştur. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarihli ve 1 sayılı Kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, anılan Daire Başkanlığınca da görevsizlik kararı verildiğinden, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığına sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yargıtay Yüksek Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Ancak, zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır.” biçimindeki düzenleme karşısında, olayın meydana geldiği yerin mülkiyetinin ve zilyetliğinin kime ait olduğu araştırılarak, sanığa ait olduğunun belirlenmesi durumunda, eylemin Medeni Kanun’un 981 ve TCK’nın 25. maddeleri kapsamında kalacağı gözetilmeden, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık Y.. S..'ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Somut olayda davacı, mülkiyeti Hazineye ait olan taşınmazı ecrimisil ödemek suretiyle kullandığını, davalıların izinsiz olarak ekim yaptığını, kendisinin hazineye 845 TL ecrimisil ödemek zorunda kaldığını iddia ederek davalıların zilyetliğe vaki müdahalelerinin önlenmesine, zilyetliğinin iadesine ve 845 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık zilyetliğin korunması ve davacı tarafından taşınmazdaki zilyetliği nedeniyle hazineye ödenen 845,00 TL'nin tahsili istemine ilişkin olup davanın niteliği ve talep edilen alacak miktarı itibariyle davaya bakma görevi 1086 Sayılı HUMK 8.maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğundan uyuşmazlığın Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Gelibolu Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Davanın 11.10.2012, birleşen davanın 18.10.2012 tarihinde açılmasına vekadastro çalışmalarının yapılıp kesinleşmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 06.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu