WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın 11.10.2012, birleşen davanın 18.10.2012 tarihinde açılmasına vekadastro çalışmalarının yapılıp kesinleşmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 06.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava konusu 55 parsel, 2112095,00 m2 yüzölçümle ve orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıtlı bulunmaktadır. Dava; dava konusu ev açısından hakka dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir. TMK'nin 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğinin korunmasını isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nin 25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). TMK'nin 981. maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir. Aynı Kanun'un 973.maddesinde ise; bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir, biçiminde tanımlama getirilmiştir....

      Türk Medeni Kanunu 981,982 ve 983. maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.6.1983 gün ve 3351/679 sayılı; 25.11.1987 gün ve 394/876 sayılı; 06.10.1993 gün ve 1993/14-423-561 sayılı, 25.11.2009 gün ve 8-518/573 kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır....

        Dosya kapsamından, davaya konu taşınmazın 2/B niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine, uzun zamandır zilyetliği bulunmasına rağmen davacının adının değil, davalıların murisinin adının yazıldığı belirtilerek taşınmazda davacının zilyetliğinin tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Davanın 17.10.2012 tarihinde açılmasına ve salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ...7. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Şöyle ki; Suça konu taşınmaza sanığın tecavüzü üzerine 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca yapılan idari soruşturma sonucunda menine karar verilmesine karşın 26.11.2012 tarihinde yapılan keşif sonucu verilen bilirkişi raporunda halen köy yolunun 25,52 m2 lik kısmına tecavüzünün devam ettiğinin anlaşılması karşısında usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanması yerine, sanığın beraat etmesi gerektiğine ilişkin sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 28.11.2016...

            DELİLLER: İddia ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Somut olayda öncelikle çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

            Davalı vekili, uyuşmazlık konusu yeri vekil edeninin özel ağaçlandırma izniyle temizlediğini ve ihya ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu, Devlet ormanına elatmanın önlenmesini isteme hakkının Hazine ile Orman İdaresine ait olduğu ve davada davacının aktif taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsımı ile dava dilekçesindeki açıklamalara göre, istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir....

              Dosya kapsamına göre, yayla evi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmazda tarafların mülkiyet haklarının olmadığı, uyuşmazlığın TMK'nın 981. ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir." gerekçeleri ile; 1- Davanın HMK 114/1- c ve 115 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, 2- Dosyanın HMK 20 maddesi gereğince taraflardan birinin kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi üzerine dosyanın görevli ve yetkili Aybastı Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde bu mahkemece davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına, dair karar verilmiştir....

              Satış tarihi itibariyle taşınmazın tapusuz olduğu ve davacıya harici satış sözleşmesi ile zilyetliğinin devrinin yapıldığı anlaşıldığından, tapusuz taşınmazların haricen satışına ilişkin taraflar arasında yapılan sözleşme geçerlidir." (YARGITAY 13. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2016/17068, KARAR NO : 2019/7198 ) "...Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....

              Davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Daire'nin 2014/23467 Esas ve 2016/8646 karar sayılı ilamıyla dava konusu yerde davacının zilyetliğin korunması talep edildiği ve mülkiyet hakkına ilişkin talepte bulunmadığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri çerçevesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerektiği, bu tür davalarda taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması uyuşmazlığın buna göre çözümleneceği, tüm bu hukuki ve yasal bilgilerin ışığında, görülmekte olan davadaki üstün zilyetlik hakkının belirlenmesine ilişkin iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bozulmuştur....

                UYAP Entegrasyonu