Dairemizce verilmiş olan 24/11/2020 tarih ve 2020/1376 esas 2020/1838 karar sayılı kararımız "Davacı istinaf nedenleri ve dosya kapsamı incelendiğinde yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....
zilyetliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, davacının dava konusu yerin zilyetliğinin kendisine ait olduğunun tespiti talebinin reddine ve müdahale giderleri, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Öte yandan aynı Kanun'un 2. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi belirlenmiş olup, buna göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. “düzenlemesi yer almaktadır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacının T3, davalıların Maliye Hazinesi ve T1 olduğu, dava konusunun 6831 Sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi gereğince 2159 nolu kök parselden ifrazen Hazine adına tescil edilen Mersin İli, Mezitli İlçesi, Bozön Mahallesi( köyünde) bulunan 311 (3011) (1.238,50 m2) ve 2940 (725,35) nolu pareller üzerinde yapılan Kadastro tespitine itiraz, tespitin düzeltilmesi ve ihtiyati tedbir konulması ve davacının kullanımında olduğunun tespiti olduğu anlaşılmıştır. ".....TMK'nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nun 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacının T3, davalıların Maliye Hazinesi ve T1 olduğu, dava konusunun 6831 Sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi gereğince 2159 nolu kök parselden ifrazen Hazine adına tescil edilen Mersin İli, Mezitli İlçesi, Bozön Mahallesi( köyünde) bulunan 311 (3011) (1.238,50 m2) ve 2940 (725,35) nolu pareller üzerinde yapılan Kadastro tespitine itiraz, tespitin düzeltilmesi ve ihtiyati tedbir konulması ve davacının kullanımında olduğunun tespiti olduğu anlaşılmıştır. ".....TMK'nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nun 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Dosyadan, davaya konu taşınmazda davacının zilyet bulunduğu davalıların ise haksız yere taşınmaza el attıkları ve davalılar tarafından taşınmazda bulunan söğütlerin kesildiği iddiasıyla el atmaları nedeni ile taraflarına tazminat ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir. Bu durumda mülkiyet iddiasıyla zilyet olan davacının açtığı tazminat istemine ilişkin olan davanın, dava dilekçesinde belirtilen ve harç alınan değerine göre sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın ... ve .... maddeleri gereğince; ......
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu 503 sayılı parselin 1/3 payı tapuda davacı adına kayıtlı bulunmaktadır. Teknik bilirkişilerin 26.03.2012 tarihli raporuna göre, dava konusu olan ve krokide A harfi ile işaretlenen bölüm tapuya kayıtlı bulunmamaktadır. Bu durumda; eldeki dava, 503 sayılı parsel bakımından 4721 sayılı TMK'nun 683. maddesi uyarınca el atmanın önlenmesi, teknik bilirkişilerin rapor ve ekinde krokide A harfi ile gösterilen bölüm ise, aynı Yasa'nın 974 ve devamı maddeleri kapsamında açılan zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Dava dilekçesi kapsamı, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde: teknik bilirkişilerin krokisinde A harfi ile gösterilen tapusuz kısım hakkında zilyetliğin korunması isteği bakımından; davanın, 4721 sayılı TMK'nun 984. maddesinde öngörülen 2 ay ve 1 yıllık hak düşürücü süreler geçirildikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır....
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu, Devlet ormanına elatmanın önlenmesini isteme hakkının Hazine ile Orman İdaresine ait olduğu ve davada davacının aktif taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile dava dilekçesindeki açıklamalara göre, istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı kararında aynen "...MK.896 (TMK.983) madde uyarınca bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik sıfatını değiştirerek tecavüzü ispat etmesi yeter. Bu halde hakim, yalnız davacının gerçek ise, zilyetlik halini tespit ederek tecavüzün önlenmesine karar verir....
HUMK.nun 74, 75 ve 76. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde ve bu konudaki 04.06.1958 tarih ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına bakıldığında; bir davada Hakimin sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakalar ve netice talepleri ile bağlı olduğu onların tavsifleriyle bağlı olmadığı, olaya uygulanacak yasa hükmünü Hakimin bulup uygulaması gerektiği açıkça görülür. Gerçekten; Türk Medeni Kanununun zilyetliğin korunmasına ilişkin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliği saldırıya uğrayanın saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile ona karşı dava ederek saldırının sona erdirilmesini, sebebinin önlenmesini ve zararın giderilmesini istemesi mümkündür. Somut olayda dava ......
Bu durumda, uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamlı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerinle göre çözüme kavuşturulması gerektiğinden, HMK.'nun 4/1 c (HUMK.'nun 8/II-3 maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nin 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.'nın 25 ve 26.)maddeleri gereğinde Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....