Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 09/09/2020 NUMARASI: 2019/74 Esas - 2020/321 Karar DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021 Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü; DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucularından olup şirkette toplam 8.300-TL karşılığı paya sahip olduğunu, 27/07/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde davalı şirket tarafından yapılan “sermaye taahhüdünü ödemeye çağrı” başlıklı ilan ile müvekkilinin şirkette sahip olduğu paylara ilişkin sermaye borcunu ödemesi çağrısı yapıldığını ve bu çağrıda ödemenin gerçekleştirilmemesi halinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 482-483....

    Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır. (7)Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir. (8)Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir....

      Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır. (7)Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir. (8)Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir....

        şirketleri kitabının genel hükümler kısmındaki “sermaye koyma borcunun genel olarak hükmü” başlıklı 128. maddesi; “(1)Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur. (2)Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur....

          Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır. (7)Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir. (8)Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir....

            DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının bir adet pay karşılığı 2.000,00 TL sermaye koyma borcuna ilişkin taahhüdünün 1/4'ünü şirket kuruluşunun tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalan 3/4'nü ise üç yıl içinde ödemesi gerektiğine karar verildiğini, müvekkili şirketin ... siciline tescil tarihinden bu yana davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, davalıya sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmesi için ihtarname gönderildiğini, ... sicil gazetesinde ilan yapılmak suretiyle davalıya sermaye taahhüdünü ödemeye çağrıda bulunulduğunu, davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini belirterek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, hisselerinin şirkete devredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda"...Davacı dava dilekçesinde 04.11.2009 tarihinde davacı ve davalının ortak olduğu limited şirket hakkında sermaye arttırımı kararı alındığı, yine 22.12.2010 tarihinde tekrar sermaye arttırımı kararı alındığını, davacının şirkete ilişkin sermaye koyma borcunu yerine getirdiği, diğer ortak davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, belirtilen sebeplerle davacının davalının şirkete yatırmış oldukları paranın belirlenmesi, ortakların ayrı ayrı sermaye koyma borçlarının tespit edilmesi, ayrıca sermaye koyma borcunu aşacak şekilde şirkete yapılmış olan ödemeler kapsamında şirketten alacaklı olup olmadıklarının tespitini talep etmiştir. Davacı 22.02.2017 havale tarihli dilekçesinde davasının tespit davası olduğunu beyan etmiştir....

              Davalılar vekili, sermaye koyma borcunun kanunla düzenlenildiğini, bu kanun hükmünün sözleşme ile ortadan kaldırılamayacağını, müvekkillerinin kendilerine düşen sermaye koyma borçlarını ödediklerini, davalıya usulünce ihtarların yapıldığını, taraflar arasında sermaye koyma borcunu ortadan kaldıran bir anlaşmanın da bulunmadığını, davacının tüm yatırım ve masraflara rağmen işi terk edip gittiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                Davalı vekili, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, sermaye arttırımına ilişkin karar alınmadığını, toplantı gününün tüm ortaklara 1 ay öncesinden noter kanalı ile tebliğ edildiğini, davacının hisselerini devir aldığı ...’in şirkete olan şahsi borcunu ortadan kaldırmak sureti ile hisse devir bedelinin ödediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılamada mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 15/05/2011 tarihli davalı şirket ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verildiği, çıkarılma gerekçesinin sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi olarak belirtildiği, davalı şirket tarafından çekilen ihtarnameden, davacının dava dışı ...'...

                  dahi izin vermeksizin müvekkiline ait payları yargılama sorasında sattığını, davalı şirketin muavin defterinin ve şirket kayıtlarının incelenmesinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin sermaye taahhüdünün tamamını ödediğini, şirketin 31.12.2005 tarihinde sonra defalarca yapılan genel kurullara sunulan tasdik edilen onaylanan şirket bilançolarında hiçbir şekilde müvekkilinin sermaye koyma borcunun ödenmediğine ilişkin kayıt bulunmadığını, aksine tüm kayıtların sermaye koyma borcunu ödediğini gösterdiğini, davalı şirketin 31.12.2005 tarihinden sonra müvekkilinin de katıldığı iki defa genel kurul kararı ile sermaye artırımına gittiği gözetildiğinde TTK.m.391’in emredici hükmüne göre esas sermayesi tamamen ödenmemiş şirketin sermaye artırımına gidemeyeceğini, hissesine düşen sermaye artırım bedelini ödediğini, müvekkilinin sermaye yapı taahhüdüne ilişkin ödemenin usulsüz olduğunu ileri süren davalının bu durumu şirket kayıtları ile açıkça ortaya koyması, eğer usulsüz bir ödeme var ise bu...

                    UYAP Entegrasyonu