Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, karşı tevdi mahalli isteyenin temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 06.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tevdi mahalli tayini davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde.... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- 6100 sayılı HMK'nin 382/d maddesinde, tevdi mahalli belirlenmesi talebi çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmış, 387. maddede ise çekişmesiz yargı işlerine yönelik "iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği" belirtilmiş olup istinaf mahkemeleri henüz faaliyete geçmemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tevdi mahalli tayini davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm ... Ltd.Şti. ile ... Ltd.Şti. tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 6100 sayılı HMK'nun 382/d maddesine göre; tevdi mahalli belirlenmesi çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmış, 387.maddede ise "iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği " belirtilmiştir....

        CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin eki olarak herhangi bir belge, delil vs. müvekkili şirket'e tebliğ edilmediğini, davacının aynen ifa talebi haksız olup taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, huzurdaki davanın konusu aynen ifa olduğundan ve aynen ifayı hiçbir şekilde kabul etmediklerinden müvekkili şirket'in 17.964,42 TL'yi iade etmek istemesine karşın davacı'nın haksız kazanç elde etmek için banka hesap bilgilerini paylaşmamada ısrar etmesi üzerine taraflarınca tevdi mahalli tayini talep edilmiş olduğununu haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK m. 125 gereği aynen ifa talebine ilişkindir. 20/09/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir inşaat mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 21/11/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir....

          (TBK 347/1. fıkra) maddesi gereğince kiracı belirli süreli sözleşmenin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzar. Bu nedenle sözleşme sonunda kiracı tarafından sözleşmenin ne şekilde sona erdirileceğini düzenleyen maddenin, sözleşmenin tek taraflı olarak süresinden önce feshi halinde uygulanacak makul süre belirlemesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde, mahkemece; taleple bağlılık kuralına göre davacının makul süre tazminatı talep ettiği anlaşıldığından, ödenmeyen kira döneminin hesaplamaya katılmaması, tahliye bitiminde belirlenen 2 aylık sürenin makul süre olarak benimsenmemesi ve davacının aynı taşınmazı 16/03/2016 tarihinde dava dışı kişiye kiraladığının anlaşılması karşısında davacının makul süre tazminatı alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

            Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tanzim olunan Mahkemenin görevli olmadığından bahisle bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir. II. TEMYİZ SEBEPLERİ Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılması gerektiğine yöneliktir. III. OLAY VE OLGULAR Sanık hakkında mağdurenin olay günü sanığın aracında olduğu ve yol kenarında park halindeki aracın içinde sanığın üst eşofmanını çıkarmış olup atletli bir halde iken tespit edildiğinden bahisle çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılması amacı ile kamu davası açıldığı, sanığın aşamalardaki savunması, mağdurenin soruşturma aşamasındaki beyanı, keşif ile aldırılan bilirkişi raporuna göre olay mahallinin yol kenarı olması, etraftan aracın içinin rahatlıkla görünebiliyor olması karşısında sanığın atılı suçu işlediğini gösterir her türlü şüpheden uzak, net ve yeterli delil elde edilemediğinden, beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. IV....

              Bu suretle tanzim edilmiş olan vasiyetname açık veya kapalı olarak hıfzedilmek üzere sulh hakimine veya katibi adil veya memura tevdi olunur.” hükmünü içermekte olup, buna göre el yazılı vasiyetnamenin geçerliliği için vasiyetnamede tanzim yerinin belirtilmesi zorunludur. Sözü edilen maddede geçerlilik şartı olarak gösterilen tanzim yeri bulunma zorunluluğu, 27.2.1952 gün ve 1951/7 Esas ve 1952/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, “El yazısıyla tanzim edilen vasiyetnamelerde tanzim mahallinin zikredilmesi vasiyetnamenin muteberlik şartıdır.” denilmek suretiyle aynen benimsenmiştir. Dolayısıyla davacının dayandığı vasiyetnamede tanzim yeri bulunmadığına göre vasiyetname geçersiz olup, bu husus mahkemece de doğru olarak belirlenmiştir. Buna karşın, taşınmazların kök muristen kaldığı dosya kapsamı ile belirlendiğine ve davalı tarafça da açıkça taksim, satış, bağış vs. iddia ve ispat edilmediğine göre taşınmazda davacının miras payının bulunduğu kuşkusuzdur....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı,dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti Büyükşehir Belediyesine ait taşınmazın ihale sonucunda davalı şirkete 27/04/2011 tarihinde 8 yıl süreyle kiraya verildiğini, ancak davalının noter aracılığıyla gönderdiği ihtaname ile sözleşmenin feshedilmesini ihtaren talep ettiğini, yine aynı noterlik aracılığıyla 16/01/2014 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini bildirip anahtarın teslimi için tevdi mahallinin bildirilmesini talep ettiğini, 24/01/2014 tarih ve 518 sayılı yazı ile davalı şirkete sözleşme hükümlerine riayet edilmesi gerektiği, ancak anahtarların bir dilekçe ile Büyükşehir Belediyesine teslim edilebileceğinin...

                  Türk Borçlar Kanunun 107. maddesi ''Alacaklının temerrüte düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hakim belirler.'' hükmü düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanununun 111. Maddesinde ;"Borçlunun kusuru olmaksızın, alacağın kime ait olduğunda veya alacaklının kimliğinde duraksama sebebiyle ya da alacaklıdan kaynaklanan diğer kişisel bir sebeple borç, alacaklıya veya temsilcisine ifa edilemezse borçlu, alacaklının temerrüdünde olduğu gibi, tevdi ya da sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir." hükmü düzenlenmiştir. HMK'nın 382/1.d.3 bendi uyarınca, tevdi mahalli tayini talebi, çekişmesiz yargı işlerindendir....

                    nin icra mahkemesine başvurarak, takip konusu borcun icra takibinden önce takibe dayanak çek numarasına ve keşide tarihine atıfta bulunmak suretiyle alacaklı şirketin banka hesabına ödendiğini ileri sürerek icra takibinin iptalini istediği, mahkemece; borçlu şirket tarafından yapılan ödemelerin kabul edildiğinden bahisle, takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı tarafından yapılan temyiz istemi üzerine Dairemizin 2016/610 Esas, 2016/14997 Karar no ve 26/05/2016 tarihli kararında; başvurunun bu hali ile İİK.’nun 169. maddesine dayalı ödeme emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı olduğu, yapılan ödemelerden alacaklı şirketin haberdar edildiği ispatlanamadığından ödemelerin kısmi ödeme kabul edilerek, mahkemece TBK.’nun 100. maddesi ve İİK.’nun 169/a maddesi gözetilerek,Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak...

                      UYAP Entegrasyonu