Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, terekeye iade, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, mirasbırakan..........................’nin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 1745 ada 5 parsel sayılı taşınmazı hibe suretiyle oğlu davalıya temlik ettiğini, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek tenkis talebiyle dava açmış, yargılama sırasında ıslah suretiyle, hibeye konu taşınmazın 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 603. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 669.) maddesi gereğince terekeye iade edilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazı murisin mal paylaştırma amacıyla kendisine devrettiğini, davacıya da yer verdiğini, mal kaçırmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
ın sağlığında 21.11.1991 tarihinde tapuda yaptığı işlemle sahibi olduğu tek taşınmazın davalılara kayıtsız ve şartsız hibe ettiğini, kanuni miras hakkından yoksun bırakıldığını, murisin sağlığında miras hissesine mahsuben yaptığı ivazsız kazandırmaların Türk medeni Kanunu'nun 669. maddesi uyarınca terekeye iade edilmesine, iade edilmezse tenkise karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda mirasta iade şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle yargılamaya tenkis davası olarak devam edilmiş; davacı lehine kararda belirtilen tenkis edilecek miktarın davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmek suretiyle tenkis davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 565/4. maddesi miras bırakanın ölümünden bir yıl öncesi yapılan bağışların saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yapıldığının ispat edilmesi halinde tenkise tabi tutulacağını hükme bağlamıştır....
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır....
Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/467 Esas sayılı dosyasında muris muvazaası, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil davası ikame etmiş olup, bahsi geçen davada terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmesi aksi halde terekenin atanacak bir temsilci tarafından yürütülmesi gerekeceğinden, diğer mirasçılara tebligat çıkarılarak muvafakatlerinin olup olmadığının sorulduğunu, ancak muvafakat olmaması halinde terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini, mirasçı müvekkili tarafından açılan muvazaa, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve ehliyetsizlik sebebiyle tapu iptal tescil davasında terekeye ilişkin yapılacak işlemler için miras ortaklığına bir temsilci atanması gerektiğinden işbu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu bildirerek mirasçılar arasında görülen muvazaa, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve ehliyetsizlik sebebiyle tapu iptal tescil davasında terekeyi temsilen yapılacak işlemler...
nin mirasçılarından sadece ikisi tarafından açıldığı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sonucuna varılması halinde taşınmazın terekeye iade edilmesi gerektiği ve davacı tarafın terekeye iade istemi bulunmayıp pay oranında tescil isteğine göre de davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'nin 13.07.2012 tarih ve 18918 yevmiye sayılı vekaletname ile adına taşınmaz satın alma, taşınmazları için kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma ve adına kayıtlı taşınmazların satışı yetkilerini de içerir şekilde davalı kızı ...'ı vekil tayin ettiği, adı geçen vekilin muris adına kayıtlı dava konusu 11 nolu bağımsız bölümü 10.02.2014 tarihinde dava dışı eşi ...'e satış suretiyle devrettiği, 08.04.2014 tarihinde ise ...'...
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar, tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve tescil davası açabilirler (22.5.1987 tarih ve 4/5 sayılı İBK). Bu tür uyuşmazlıklarda miras bırakanın asıl irade ve amacının tespiti gereklidir. Bu doğrultuda delillerin tam olarak toplanılması ayrıca gelenekler, toplumsal eğilimler, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki ve benzeri olgulardan yararlanılması gerekmektedir. Bunlardan sadece birinin varlığı muvazaanın ispatına yeterli değildir....
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Kargı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/1395 E. sayılı dava dosyasında terekeye iade, mümkün olmazsa tenkis istemli açılan davanın 03.09.2014 tarihli duruşmasında mahkeme hâkimi ... tarafından taraf teşkili sağlanması bakımından dava dilekçesinde öncelikle terekeye iade talep edilmiş olduğundan muris ...’nın davacı ... davalılar dışındaki diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin veya terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacı vekiline yetki ve bir sonraki celseye kadar süre verilmesi yönünde ilk kez ve kesin olmayan süre verildiğini, 25.11.2014 tarihli duruşmada ise verilen süre içinde taraf teşkili sağlanamadığından bahisle davanın reddedildiğini, temyiz üzerine Yargıtay 14....
Asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade istekli açılmış, bilahare davacılar taleplerini daralatarak, isteklerini miras paylarına hasretmişlerdir. Birleşen dava mirasçı Ahmet tarafından yine terekeye iade istekli açılmış, dava dışı mirasçı ... davaya muvafakat etmediğini bildirmiştir. Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin terekeye dahil edilmesi istemine ilişkin olup, her ne kadar dava dilekçesinde davalı şirketin feshi istenmişse de, 12.11.2009 tarihli oturumda davacı vekilince davalarının şirketin feshi davası olmayıp, şirketin aktif ve pasifi ile terekeye dahil edilmesi istemi olduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 20.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/02/2014 NUMARASI : 2012/281-2014/37 Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve terekeye iade isteğine ilişkindir. Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....