Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Terekeye ait malların yönetiminde mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunması halinde Türk Medeni Kanununun 427. madde gereğince yönetim kayyımı gibi hareket etmek üzere tereke temsilcisi atanabilmesi de mümkündür. Davacının kendi mirasçılık payını talep yönünden aktif dava ehliyeti olmadığı durumda terekeye temsilci tayin edilmek suretiyle taraf şartının oluşturulması gerekirken diğer mirasçının davaya katılmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.03.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    Mahkemece 24/02/2015 günlü oturumda davacı vekiline sadece mirasçılardan vekaletname ibrazı için kesin süre verilmiş, 07/07/2015 günlü oturumdaki davacı vekilinin terekeye temsilci atanmasına ilişkin talep konusunda bir karar verilmemiştir Bu halde müteveffa davacı vekiline, terekeye mümessil tayini davası açması için yöntemine uygun süre verilmesi ve sonucuna göre karar ittihazı gerekirken bu konuda talebe rağmen olumlu-olumsuz bir karar verilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, müteveffa davacının bir kısım mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 01/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Türk Medeni Kanunu'nun 640.maddesi uyarınca ya tüm mirasçıların davaya muvafakatlarının sağlanması ya da terekeye temsilci tayini yoluna gidilmesi zorunludur. Hal böyle olunca, açıklanan şekilde tüm mirasçıların davaya muvafakatları sağlanmadan veya terekeye mümessil tayin ettirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır....

        Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/390 Esas, 2009/2726 Karar sayılı ilamı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini ancak kararda miras sebebiyle istihkak davası açma hakkının saklı olduğunun belirtildiğini beyan ederek ... 9 pafta, 84 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Bir kimse terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz edildiği hallerde Türk Medeni Kanununun 637. maddesi hükmüne uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olur. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu... İli ... İlçesi ... Mahallesinde bulunan 84 parsel sayılı taşınmazın 22.05.1956 tarihli kadastro tutanağında ......

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TENKİS Uyuşmazlık ve hüküm, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis istemine ilişkin olup, mahkemece muris tarafından yapılan temliklerin muvazaalı olduğu, bu nedenle davalılar ile karşı davalı ... lehine yapılan işlemlerin iptalinin gerektiği belirtilerek ve iptal edilip terekeye döndüğü varsayılarak tenkis yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar muris muvazaası yanında tenkise yönelik olarak da temyiz edilmiş olup, öncelikle muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil yönünden incelenmesi, ondan sonra tenkis davası yönünden değerlendirme yapmak üzere Dairemize gönderilmesi gerekmekte olup, muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali davasının inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesine ait olmakla; dosyanın görevli Yargıtay 1.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve el atmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde tüm mirasçılarının davaya muvafakatlarının sağlanması,aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği, (T.M.K 640 md.) tartışmasızdır. Somut olayda, davacılar tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı olarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunulmuştur. Öte yandan, tereke adına dava açılmadığı ve terekeye göre, davalının üçüncü kişi konumunda bulunulduğu durumlarda terekeye mümessil tayin edilerek, yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenilmesini olanaklı hale getirmez....

            Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar. Tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için HMK'nın 59. ve 60. madde hükümleri uyarınca birlikte dava açmaları, dava açmayan mirasçılar varsa davaya dahil edilmeleri, asıl olarak katılmaları ve davaya onaylarının alınması ya da davayı açan vekile usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri, bunlar sağlanamazsa TMK’nın 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması ve davanın onun katılımı ile sürdürülmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece, öncelikle ...'...

              Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi ) tartışmasızdır....

              Terekeye dahil olan, elbirliği ile mülkiyete tabi taşınmazlarda, mirasçılardan biri, kendi adına tescil talebiyle 3. kişiye karşı dava açamaz. Somut olayda, davalı T2 muris Ahmed'in terekesine karşı 3. kişi durumundadır. Bu halde mirasçılarından birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesi imkanı bulunmadığından mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığındandavacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              Hemen belirtilmelidir ki, ehliyetsizlik iddiasıyla üçüncü kişiler aleyhinde açılan tapu iptali ve tescil davalarında, terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekmektedir (TMK'nın 640. maddesi). Başka bir ifadeyle, bir mirasçı tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağı yoktur....

                UYAP Entegrasyonu