Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Esasen bu istek gözetilerek terekeye temsilci atanmış, kendisine tebligat yapılan tereke temsilcisi ... oturumlara katılarak davayı takip etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasıyla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır. Kaldı ki, mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir. Somut olayda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmesine karşın, temsilci kararı temyiz etmemiş, ancak mirasçılardan ... ve arkadaşları vekili temyiz etmiştir. Bu durumda, mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da yoktur....

    terekeye mümessil tayin ettirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozmaya uyulduktan sonra davanın Fatmagül'ün terekeye mümessil tayin edildiği, bu aşamadan sonra davanın tereke mümessilinin vekili tarafından yürütüldüğü ve mahkemece 2/4 payın tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline karar verildiği, karar kesinleştikten sonra tapu idaresince 2/4 payın onalım davasının davacıları Ayşegül ve Fatmagül adına tescil edildiği anlaşılmaktadır....

      Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır." hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı birleştirilen dava dilekçesinde ve aşamalarda tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini istemiş olup, yargılama sırasında bir kısım mirasçıların davaya muvafakat ettiği, geriye kalan mirasçılardan ..., ... ve ...'nin davada yer almadığı anlaşılmaktadır....

        Davalı-karşı davacılar ... ve diğerleri tarafından açılan karşı dava, kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak 3. kişilere karşı açılan tapu iptali ve tescil davası olup, karşı davacılar vekili tereke adına dava açmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca tereke adına açılıp takip edilen davaları ya tüm mirasçıların birlikte açmaları ya da tüm mirasçıların, açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya terekeye mümessil tayin edilerek davanın sürdürülmesi zorunludur. Somut olayda, muris... mirasçılarından ... karşı davacılar ile birlikte dava açmadığı gibi sonradan davaya muvafakat da vermemiş ve duruşmalara da gelmemiştir. Dosya içinde terekeye mümessil tayinine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır....

          Mahkemece, 66.904,66TL’nin terekeye iadesine, 33.452,33TL bedelin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine hükmün, Dairemizin 28.11.2017 tarih, 2016/17701 E. 2017/8896 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler. TMK’nın 637. maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mirasçı sıfatını taşıyanlar murisin terekesini elinde bulunduran herkese karşı bu davayı yöneltebilirler....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/167 Esas sayılı dosyasının mirasçılar arasında görülmekte olan bir dava olduğunu, mirasçılar arasında görülen davalarda terekeye temsilci atanmasına gerek olmadığını, mirasçılar ile 3. kişiler arasında görülen davalarda terekeye temsilci atanması gerektiğini, kendilerine süre verilmiş olması nedeni ile terekeye temsilci atanmasını istemiş ise de terekeye temsilci tayinine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bu kararın ortadan kaldırılması gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 307. maddesinde feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir....

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...her ne kadar davacı taraf davacının murisin miras kalan mal varlığı üzerinde edinilmiş pay oranının ve değer artış payı oranının belirlenerek katılma alacağı-değer artış payı oranının tespitine yönelik mahkememizde tespit davası açmış ise de; davacının işbu tespit davasını açmakta kanun koyucunun aradığı '' bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki bir yararının bulunması'' şartının gerçekleşmediği, muris T1 ile davacı arasındaki evlilik birliğinin murisin ölüm tarihi olan 12/10/2017 tarihinde son bulduğu; mal rejimi tasfiyesinin olası bir alacak davası açılması durumunda ölüm tarihi baz alınarak yapılacağı, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda davacının değer artış payı ve/veya katılma alacağı çıkması durumunda, belirlenecek bu alacak kalemleri terekeye ait bir borç olduğundan miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği, terekeye ait borç ödendikten sonra zaten kalan miktarın mirasçılar arasında paylaştırılacağı...

              SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/07/2022 NUMARASI : 2021/15 TEREKE 2022/18 KARAR DAVA KONUSU : Terekeye Temsilci Tayini KARAR : Denizli 1....

              TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oy birliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, bu dava dinlenemeyecektir....

                Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş, terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

                  UYAP Entegrasyonu