Tereke temsilcisi istinaf isteminde özetle; kararın esasına ilişkin bir itirazı bulunmadığını ancak tereke temsilcisine ücret takdir edilmemesinin doğru olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ücret yönünden düzeltilmesini talep etmiştir. C....
Mahkemece, terekenin tespitini isteyen davacı vekilinin terekeye temsilci atanmasına dair talebinden vazgeçtiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, müteveffa ereke mevcudunun tespit edildiği, tereke tespitini gerektirir mahkemece yapılacak başka bir işlem olmadığından terekeden el çekilmesine karar verilmiştir. ./.. 2015/2489- 10047 -2- Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, müteveffaya mal varlığı tespit edilip menkul taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin defter tutularak terekenin tespit edildiği anlaşıldığından terekenin kapatılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Talep; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 589-591. maddesine dayalı terekenin tedbir niteliğindeki tespiti ve defterinin tutulması isteğine ilişkindir. Sulh Hâkiminin terekenin tespiti ve tereke unsurlarının deftere geçirilmesine ilişkin kararları, terekenin korunması önlemleri kapsamında tedbir niteliğinde olup, temyizi kabil kararlardan değildir. Bu sebeple davalı vekilinin temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tereke dosyasının halen derdest olduğunu, buğday ürün bedelinin terekeye dahil edilip edilmemesi kararı verilmesi halinde bu tespit kararının belirli olacağını, buna göre hukuki işlem yapılabileceğini, davanın ancak tereke temsilcisi tarafından açılabileceğini, davalı müvekkilinin de çiftçilik yaptığını, davalının masraflarını kendisi karşılayarak buğday ekimi yaptığını, bu işlemlerin müteveffa ve tereke ile bir ilgisinin bulunmadığını, buğday ekiminin davalının şahsi eylemi olup terekeye dahil edilecek bir bedel de bulunmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....
Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. 3.3. Değerlendirme 3.3.1....
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda;davacılar murisleri tarafından yapılan adi sözleşmelere dayandıkları halde davanın sadece kendileri tarafından kendi adlarına terditli tapu iptal tescil ve alacak istemi ile açıldığı, davanın tüm mirasçılar tarafından veya tereke temsilcisi tarafından tereke adına tapu iptal tescil ve alacak istemi ile açılmadığı, bu suretle her ne kadar elbirliği mülkiyetinde bir mirasçının diğer mirasçıya karşı tek başına dava açabilmesi mümkün iken, mirasçılardan bir kısmının tereke konusu mal ile ilgili tek başına 3....
ün taşınmazı kullandığı, miras bırakanın ölümünden sonra taşınmaz fiilen davalı ... tarafından kullanılmış ise de, mirasçılar arasında usulünce bir paylaşım yapıldığının kanıtlanamadığı, bu hususların mahkemenin de kabulünde olduğu göz önüne alındığında, taşınmazın maliki olan Hazine'ye ödenen ecrimil bedelinin tereke adına ödendiği ve taşınmaz üzerinde fiilen sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Tereke adına zilyetliği sürdüren davalı ...'ün, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2004/8-252 Esas 2004/257 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi gerek cebri icra, gerekse, zilyetliğe son verilme tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi tereke aleyhine olarak yorumlanarak, taşınmazın zilyetliğinin terekeden çıktığı anlamına gelmeyecektir. Hal böyle olunca, davanın kabülüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı ... ...'...
Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş, terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....
Mahkemece; 1- Öncelikle iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, 2- İflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması, 3- Terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), 4- Bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekir. Somut olayda; davacı/alacaklı, Sakarya 2. Sulh Mahkemesinin 2021/6 Tereke Esasına kayıtlı dosyası ile ayrı bir dava açarak terekenin iflas yoluyla tasfiyesini talep etmiş ise de, Sakarya 3....