Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/3 sayılı tereke dosyası üzerinden mirasbırakan Nihat Erencan’ın terekesine geçici olarak atanan temsilci ... huzurunda görülerek neticelendirilmiştir. Ne var ki, davalılar vekili tarafından dosyaya ibraz edilen İstanbul Anadolu 21. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 04.09.2014 tarih ve 2013/28 tereke 2014/55 sayılı kararda ( Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kapanması ile 2010/3 sayılı dosyanın devri ile açılan esas ) mirasbırakan Nihat Erencan’ın terekesine temsilci atanması isteğinin reddedildiği, ret kararının Yargıtay derecatından geçerek kesinleştiği görülmüştür. O halde, tereke temsilcisi ...’ın davayı takip etme yetkisinin ortadan kaldığı sabittir....

    Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş, terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

      İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda;davacılar murisleri tarafından yapılan adi sözleşmelere dayandıkları halde davanın sadece kendileri tarafından kendi adlarına terditli tapu iptal tescil ve alacak istemi ile açıldığı, davanın tüm mirasçılar tarafından veya tereke temsilcisi tarafından tereke adına tapu iptal tescil ve alacak istemi ile açılmadığı, bu suretle her ne kadar elbirliği mülkiyetinde bir mirasçının diğer mirasçıya karşı tek başına dava açabilmesi mümkün iken, mirasçılardan bir kısmının tereke konusu mal ile ilgili tek başına 3....

      SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/05/2020 NUMARASI : 2020/25 TEREKE 2020/34 KARAR DAVA KONUSU : Tereke KARAR : İstanbul 13....

      Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Somut olayda, mirasın hükmen reddine ilişkin davanın, mirasbırakanın alacaklılarına husumet yöneltilmeden sonuçlandırılmış olması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, bilindiği üzere; TMK’ nın 610/2. maddesinde “…Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan, ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez…” hükmü yer almaktadır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir....

        Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. TMK’nin 610/2. maddesinde “…Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan, ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez…” hükmü yer almaktadır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir....

          Murisin ölümü ile tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2 md). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez....

          Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/65 Tereke sayılı dosyasında olduğunu, yani mirasın borca batık olmadığını, mahkemece tereke dosyası celp edilmeden, tereke dosyasında ne kadar para bulunup bulunmadığı araştırılmadan hatalı karar verildiğini, murisin ölümüyle var olan parasının Darülaceze Müdürlüğünce 16/08/2011 tarihinde tereke mahkemesine bildirilip murisin parasının tereke mahkemesince açılan hesaba aktarıldığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya arasında mevcut nüfus kayıtlarına göre muris Kazım Adsan'ın 09/04/2010 tarihinde ölümüyle geriye mirasçıları olarak davacı ve dava dışı mirasçıların kaldığı anlaşılmıştır. Dava, TMK'nın 605/2. maddesinde yer alan ''ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır'' hükmüne dayanılarak açılan, mirasın hükmen reddi (terekenin borca batık olduğunun tespiti) istemine ilişkindir....

          T27 tarafından tereke işlemleri gerçekleştirildiğinden dolayı tereke defter memurunun görevine son verildiğini, tereke temsilcisi Av. T27 tarafından bu celse öncesinde dahi tereke üzerinde bir takım işlemler gerçekleştirildiğini, akabinde Mahkemenin 18.05.2022 tarihli ve 10 nolu celsesinin 12 numaralı ara kararında; " İstanbul Barosuna kayıtlı Av. T27'ın iş bu dava dosyasında tereke idare memuru olarak görevinin devamına, Mahkememiz 2020/39 Tereke sayılı dava dosyasının kesinleşmesi ve Av. T27'a temsilci sıfatını alması halinde işbu dava dosyası kapsamında tereke temsilcisi olarak da görev almasına" şeklinde hüküm kurulduğunu, istinafa konu, tereke temsilcisi atanmasına ilişkin Mahkeme kararının bir yıldan uzun bir süre boyunca kesinleşmediğini, ancak buna rağmen devam eden yargılama süreci içerisinde Mahkeme tarafından karar kesinleşmiş gibi hareket edilerek tereke temsilci Av....

          ve pasiflerin miras payı oranında paylaştırılması neticesinde gerçekleştirilmekte olduğunu, davanın konusu her ne kadar 2 adet taşınmazın paylaştırılması olsa da bu paylaşım yapılsa dahi ortaklığın giderilemeyeceğini, bu sebeple tereke tespit davasıyla tespit edilen 10.525,00 TL'lik pasifin de paylaşıma dahil edilmesi gerektiğini, TMK 640 ve devamı maddelerinin bunu gerektirdiğini, açıklanan sebeplerle müvekkillerinin terekedeki haklarını koruma, tereke borçlarının paylaşmadan önce ödenmesini isteme, tereke borçlarını ödemeleri halinde diğer mirasçılardan rücu etme haklarına sahip olduklarını, bu sebeple tereke tespit davası ile belirlenen 10.525,00 TL borcun işbu davaya dahil edilmesini ve davacı tarafta yer alan Emine SÖNMEZ ve Hasan SÖNMEZ'in miras payları oranında işbu borçtan sorumlu tutulmalarını ve ortaklığın bu şekilde giderilmesini istediklerini ancak mahkemenin bu taleplerini haksız ve gerekçesiz olarak reddetmiş olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını...

          UYAP Entegrasyonu